İstanbul’un ilk fotoğrafçıları. Viçhen, Hovsep ve Kevork Abdullah kardeşlerden oluşan Abdullah Biraderler, 1850’li yıllardaki İstanbul’u fotoğrafladılar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.’den çıkan “İstanbul’un 100 Ailesi” adlı kitap, Abdullah Biraderler’in hikayesiyle başlar…
Abdullah Biraderler
Abdullah Biraderler kimlerdir?
Abdullah Biraderler veya "Abdullah Frères" Türkiye'de fotoğrafçılık sanatının kurucuları olarak tanınan ve her üçü de Ermeni asıllı olan Viçen (1820–1902), Hovsep Abdullahyan (1830–1908) ve Kevork (1839–1918) kardeşlerin ticari adıdır.
İstanbul'da Tünel yakınlarında 1858'de bir fotoğrafçı dükkânı açtılar. Abdülaziz ve II. Abdülhamit tarafından ressam-ı hazreti şehriyari (padişah hazretlerinin ressamı) unvanıyla ödüllendirildiler. Viçen, 1898 veya 1899'da Müslüman olarak Abdullah Şükrü adını almıştır. 1880 Yılından önce Müslüman olmuştur, Küdüs mutasarıfı Reşat Paşa'nın Kızı Havva Nemize ile evlenmiş olup 3 cocugu vardır.Mezarı Maçka Şeyhler mezarlıgındadır.
Abdullah Viçen
Abdullah Biraderler’in tarihçesi nedir?
Fotoğrafçılık alanında İstanbul’da büyük bir üne kavuşan Viçhen, Hovsep ve Kevork Abdullah kardeşlerin 1850’li yıllardaki İstanbul serüvenleri iniş ve çıkışlarla dolu. Kayseri’den 1610’da İstanbul’a göç ederek Sultan Abdülmecid’in maiyetinde çalışan Astvazadur Hürmüzyan’ın soyundan gelen 3 kardeşin Beyazıt’ta açtıkları fotoğraf stüdyosu kısa sürede büyük bir üne kavuşmuş.
Bir kimyacının İstanbul'da Tünel semtinde açtığı fotoğraf stüdyosunda asistanlık yaparak fotoğrafçılığın inceliklerini öğrenen Kevork Abdullah, 1858'de stüdyoyu devralarak kardeşi Viçen ile birlikte çalışmaya başladı. Kardeşler fotoğrafçılık hakkında bilgilerini arttırmak için iki kere Paris'e gittiler. Önce Abdülaziz'in, sonra II. Abdülhamid'in saray fotoğrafçılığına atandılar. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Ruslarla ilişki kurdukları yolundaki bir jurnal üzerine bu görevlerinden alındılar ancak çok geçmeden suçlamalar geri alınarak fotoğrafhanelerine padişahın tuğrasını asmalarına izin verildi. Dokuz yıl Mısır hıpinin çağrısı üzerine Kahire'de kaldılar. İstanbul'a döndüklerinde işleri bozuldu ve saray fotoğrafçılığını da kaybettikten sonra stüdyolarını sattılar. Viçen Abdullah 1902'de, Kevork Abdullah 1918'de öldü.
Abdullah Biraderler 40 yıl boyunca İstanbul'daki insan tiplerini ve manzaraları saptayan fotoğraflar çektiler, çeşitli siyasal ve toplumsal olayları, tarihsel ve kültürel değerleri, yapıları gösteren albümler hazırladılar. Zamanın Britanya kralı, Alman ve Avusturya-Macaristan imparatorları gibi devlet adamları ile birçok tanınmış kişinin fotoğraflarını çekmişlerdir. (Kaynak: Vikipedi)
Abdullah Biraderler nasıl ünlü oldu?
Abdullah Biraderler’in soyu 1610’da Samatya’ya yerleşen Kayserili Aleksan’a dayanır. Dedeleri Asadur Hürmüzyan, Sultan I. Abdülhamid’in vekilharcı idi. 1854’te Kırım harbi esnasında Alman General Moltke, yanında getirdiği kimyager Rabach’a Bayezid’de bir fotoğraf atölyesi kurdurmuştu. Üç biraderden Viçen, burada rötuş ustası olarak çalıştı. Bu arada ihtidâ ederek, yani Müslüman olarak Abdullah adını aldı. Kardeşi Kevork, Venedik’te sanat tahsil etmişti. 1858’te diğer kardeş Hosep ile beraber bu stüdyoyu devraldılar. 1867’de bunu Nikola Andreomenos’a devredip Beyoğlu’nda bugünki Hachette Kitabevi karşısında Abdullah Birâderler veya Abdullah Frères adıyla meşhur dükkânlarını açtılar. Çektikleri fotoğraflar solmazlık ve dayanıklılıkları ile tanındı. Sultan Aziz zamanında Ressam-ı Hazret-i Padişahî, yani padişahın hususi fotoğrafçısı tayin edildiler. Saray halkının ve bendegânın resimlerini çektiler. Fotoğraf arkalarına Osmanlıca, Fransızca, Rumca ve Ermenice yazıları çok süslü idi. Padişahın çektirdiği fotoğraflar altın yaldız ile süslenirdi. Stüdyolarına astıkları tuğra ve nişan sayesinde çok tutuldular. Şöhretleri Avrupa’yı sardı. Ecnebi misafirler, krallar, prensler, zenginler, sanatkârlar burada resim çektirmeyi ihmal etmediler. Abdullah Kardeşler, sonraki nesillere yâdigâr kalmak üzere İstanbul ve çevresindeki tarihî eser ve manzaraların resimlerini çektiler. Halkın mahallî kıyafetlerini ihtiva eden albümler hazırladılar. 1867 Paris Sanat Sergisi’ne albümlerini gönderdiler. “İstanbul Manzaraları” ve “Tarihî Türk silahları” adlı albümler çok beğenildi. Times gazetesi bunlar övgüler yağdırdı. 1868’de İstanbul’a gelen istikbalin İngiltere Kralı Galler Prensi Edward bunların dükkânını ziyaret ettikten sonra kaldığı saraya çağırarak kendisi ve ailesi ile bendegânının fotoğraflarını çektirtti. Aynı tarihlerde İstanbul’a gelen Rus Prensi Grandük Nikola da atölyeyi ziyaret edip resim çektirmeyi ihmal etmedi.
Sultan Abdülaziz’in fotoğrafı nasıl çekildi?
Sultan Abdülaziz
Pera’da bir Fransız fotoğrafçıya çektirdiği portresinden memnun olmayan Sultan Abdülaziz de methini duyduğu Abdullah Biraderler’i, İzmit’teki av köşküne davet ederek portesinin çekilmesini istemiş. Sultan fotoğrafı o kadar beğennmiş ki, fotoğrafın “resmi fotoğraf” olarak tanınmasını emredip Abdullah Biraderler’i de “Ressam-ı hazreti şehriyarı” unvanıyla ödüllendirmiş.
1877-78’deki Osmanlı-Rus Savaşı’ndan galip ayrılan Rus Dükü Nikola’nın, daha önce atölyelerini ziyaret ettiği Kevork Abdullah’ı İstanbul’da yanına çağırıp fotoğraflarını çektirmesi, Abdullah Biraderler’in kısa süreli de olsa sarayla aralarının açılmasına neden olmuş. Sultan Abdülhamid, Kevork Abdullah’ı padişah tuğrasının müesseseden sökülmesiyle cezalandırmış. Sanatta ve sosyal hayatta da etkin bir rol üstlenen Abdullah Biraderler, İstanbul’un çok sayıda fotoğrafını çekip Avrupa’da sergiler açmış, imparatorluk başkentini dünyaya tanıtmışlar.
Yıllar sonra 1877 Osmanlı-Rus Harbi’nin galibi olarak geldiği zaman yine Abdullah Efendi’yi aratıp 107 kişilik subay kadrosunun resimlerini çektirtti. Bunun ardından Abdullah Efendi Rus grandük ve generallerine Beyoğlu’ndaki konağında ziyafet verdi. Bunu fırsat bilen rakibi Rum fotoğrafçı Kargopulo Abdullah Efendi’yi padişaha şikâyet etti. Vaziyete içerleyen Sultan Hamid, fotoğrafhanedeki tuğrasını geri çekti. Sadrazam Ahmed Vefik Paşa’nın aracı olmasıyla 1890’da kendilerini affetti. Hatta bunlara çektirttiği fotoğraflarla, memleketi dünyanın dört bir yanında tanıtma ve propaganda yapma imkânı buldu. Mısır Hıpi Tevfik Paşa’nın daveti üzerine Kevork ve Hosep 1886’ta Kahire’ye giderek burada bir şube açtılar.
Sultan Abdülmecid
Sultan Abdülmecid, fotoğraf çektiren ilk Osmanlı padişahı olarak bilinir. Resmi Abdullah Biraderler çekmiştir. Buraya resim çektiren meşhurlar arasında Fransa İmparatoriçesi Eugenie, Hıp İsmail Paşa, İtalya Kralı Vittorio Emanuele, Avusturya İmparatoru Franz Joseph, İngiltere Kralı Edward, İran Şahı Nâsıreddin, Sırbistan Kralı Milan, Bulgar Prensi Ferdinand da vardır. Abdullah Biraderler, ecnebi hükümdarlardan 8 nişan ve 3 madalyadan başka çok sayıda tebrik ve takdir almışlardır.
Prusya İmparatoriçesi Augusta, 1863’te Sultan Aziz’den bir resmini istedi. Sarayda tavan müzehhibi olan Masson, bunun için Beyoğlu’nda Dèrain adlı bir Fransız'ı tavsiye etti. Fakat padişah bunun çektiği resmi zevksiz bularak beğenmedi. Onun üzerine Sadrazam Fuad Paşa padişaha Abdullah Biraderler’in ismini verdi. Padişah kendilerini İzmit’teki av köşküne çağırttı. Onlara çeşitli pozlar verdi ve Berlin Sefiri vasıtasıyla gönderdi. Bu pozlardan en beğendiği profil üzerinden İmparatoriçe Augusta bir madalya yaptırdı. Bu madalya bugün Viyana Müzesi’ndedir. (Kaynak: Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Türkiye Gazetesi, 30.10.2013)
Abdullah Biraderler’in fotoğrafları ne zaman sergilendi?
Türkiye'nin ilk fotoğraf kuruluşlarından olan Abdullah Biraderler'in çektiği Ortadoğu manzaraları 1999'da İstanbul'da, Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde sergilendi.
Abdullah Biraderler’in fotoğraf sergisinin özellikleri nelerdi?
Murat Bardakçı, 4 Temmuz 1999 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde yayımlanan “Abdullah Biraderler 700. yıl için dönüyor” başlıklı köşesinde sergi hakkında şöyle yazıyordu;
“Türkiye'nin ilk fotoğraf kuruluşlarından olan Abdullah Biraderler'in ve bir asır öncesinin diğer fotoğrafçılarının çektiği Ortadoğu manzaraları Eylül ayında İstanbul'da, Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde sergilenecek. ‘‘Osmanlı İdaresi Altında’’ ismini taşıyacak olan serginin en ilginç tarafı ise resimlerin İstanbul'a 700. yıl kutlamaları programı çerçevesinde İsrail'den gelecek olmaları.
İstanbul'da önümüzdeki Eylül ayında bir fotoğraf sergisi açılacak. Sergi halen geçmişiyle kavgalı olan yahut tarihinin Türk yönetimiyle ilgili dört asırlık bölümünü silip yok farzeden birçok Ortadoğu ülkesine ders verir bir kimlik taşıyacak.
Geçmişte Osmanlı'nın ‘‘işgali’’ değil ‘‘idaresi’’ altında bulunduğunu kabul edip bunu resmen söyleyen tek Ortadoğu devleti olan İsrail'in açacağı serginin adı, ‘‘Osmanlı İdaresi Altında’’. Ortadoğu'nun değişik bölgelerinde geçen yüzyılda çekilen ve bugüne kadar yayınlanmayan çok sayıda fotoğraf bu sergi sayesinde ilk defa gün ışığına çıkacak. İstanbul'daki Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde sergilenecek olan fotoğraflar günümüzün insanını Kabataş'taki eski yelkenlilerden alıp Kudüs'teki Türk garnizonunun bayrak törenine götürecek, Sultan Abdülhamid'in Ömer Camii'nde yaptırdığı restorasyonu seyrettirecek ve sonra nargilesinin dumanını savuran bir Kahireli'nin keyfine ortak edecek.
Sergilenecek olan fotoğraflar Abdullah Biraderler, Bedford, Schranz, McDonald ve Frith gibi o dönemin meşhur fotoğrafçılarının objektifiyle tesbit edilmişler ve bugüne uzanmaları da hayli maceralı olmuş. Yüzyılın başında Amerika'ya götürülmüş, orada satılmış, yarım asır boyunca bir ailede kalmış ve bundan 50 sene kadar önce New York'ta bir sokak müzayedesinde yeniden satışa çıkartılmışlar. Resimlere gayet ucuz fiyata sahip olan bir Amerikan yahudisi sonra İsrail'e göçetmiş, fotoğraflar da onunla beraber çekildikleri yere dönmüş ve sahiplerinin ölmesi üzerine Kudüs müzesi tarafından satın alınmışlar. Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun 700. yıldönümünü kutlama programı çerçevesinde Türk ve İsrail Kültür Bakanlıkları arasında imzalanan bir protokol uyarınca iki ay sonra İstanbul'a getirilecekler.
İsrail'in İstanbul'daki kültür ataşesi olan Zali de Toledo'nun ‘‘Türkiye'den ayrılmadan önce bitirmem gereken son proje’’ deyip hazırlıklarını aylar öncesinden başlattığı sergiye müdürlüğünü Dr. Nazan Ölçer'in yaptığı Sultanahmet'teki Türk ve İslam Eserleri Müzesi evsahipliği edecek ve serginin adına uygun bir kuruluş da sponsor olacak: Osmanlı Bankası.”
Abdullah Biraderler, hangi kitapta anıldı?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, “İstanbul’un yüzleri projesi” kapsamında İstanbul’a katkı sağlayan 100 aileyi bir kitapta topladı. Kültür A.Ş.’nin hazırladığı “İstanbul’un 100 ailesi” isimli çalışma, İstanbul tarihinin ailelerle kesişimini ortaya koyuyor. Kimi aile İstanbul’daki semtlere ismini vermiş, kimi de kentin kültürel simgelerinin temelini atmış. Ailelerin tarihi ile İstanbul’un tarihinin iç içe geçtiği kitapta günümüze kadar ulaşan ünlü isimlerin tarihsel kökenlerinin öyküsü de var. Kitap, Ermeni kökenli Abdullah Biraderler’le başlıyor.
Önerilen Bağlantılar : TOKİ Kayseri kura