Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Balyan Ailesi

Osmanlı İmparatorluğu’nun 18 ve 19’uncu yüzyıl döneminde saray mimarı olan ailedir. İstanbul’da saraylar, köşkler, tarihi üniversiteler gibi sembol yapılar, Balyan Ailesi’nin elinden çıkmıştır. Kayseri kökenlidirler.



Balyan Ailesi
Balyan Ailesi


Balyan Ailesi kimdir?



Balyan Ailesi 18. ve 19. yüzyıllarda hassa mimarı olarak Osmanlı Devleti tarafından yaptırılan birçok önemli mimari esere imzasını atan Ermeni asıllı bir mimarlar ailesidir.



Son dönem Osmanlı eserlerinin birçoğunda bu soydan gelen mimarların imzası vardır. Bazı kaynaklar ailenin Osmanlı mimarisinin özünden kopuşuna yol açtığını söylerler.



Balyan Ailesi

Balyan Ailesinin Üsküdar Nuh Kuyusu Caddesi'nde bulunan Bağlarbaşı Ermeni Mezarlığı'ndaki aile mezarlığı.



Balyan Ailesi’nde kim kimdir?



Krikor Balyan (1764-1831):  Hassa mimarı. İlk kuşak Balyan ailesinin hassa mimarı olarak tanınan en önemli kişiliğidir. Hassa mimarı olan Meremetçi Bali Kalfa'nın oğludur. Babasının adından ötürü Baliyan veya Balyan olarak adlandırılmış ve Balyan soyadını ilk kez kullanan kişi olmuştur. Tanınmış hassa mimarı Minas Kalfa'nın damadı ve yine hassa mimarı Ohannes Amira Severyan'ın da kayınpederidir. 1800'de evlendigi Minas Kalfa'nın kızı Sogome'den doğan oğlu Garabet Balyan da hassa mimarı olmuştur. Ermenice kaynaklarda, Krikor Kalfa'nın II. Mahmud'la kişisel dostluğu olduğu, sarayda etkili bir kişilik sergilediği, cemaat işleriyle ilgilendiği, Katolik ve Gregoryen Ermeniler arasındaki anlaşmazlıkları çözmeye çalıştığı, yoksullara yardım etmekten hoşlandığı, işçilerine karşı tevazu ile davrandığı belirtilmektedir. Üsküdar'da Bülbülderesi üstündeki tepede oturduğu, bülbüle meraklı olduğu ve evine yakın bir yerde özel olarak bu kuşları yetiştirdiği ve semtin adının da bu nedenle Bülbülderesi olarak anıldığı çeşitli kaynaklarda yer almaktadır. 1831'de Üsküdar'da ölmüş ve Bağlarbaşı Ermeni Mezarlığı'na gömülmüştür.


Genç yaşta büyük yapıların sorumluluğunu üstlenen Krikor Kalfa'nın en etkin ve verimli çalışmaları, III. Selim dönemine rastlamaktadır. Bu dönemlerde inşa edilmiş başlıca kamu yapılarının mimarı olarak tanınmaktadır. Krikor Kalfa'nın yapı listesinde 6 saray, 4 kasır, 6 kışla, 1 cami, 2 kilise, 2 büyük bent ve 2 idare yapısı bulunmaktadır. 

Başlıca yapıtları: Sarayburnu'ndaki Saray (yandı), Beşiktaş Sarayı (yıktırıldı), Beylerbeyi Sarayı (yeniçeriler tarafından yakıldı), Valide Sultan Sarayı (Kasr-ı Cedid), Defterdar Sarayı (Haliç), Aynalıkavak Kasrı, Nusretiye Camii, Selimiye Kışlası ve çevre yapıları, Davutpaşa Kışlası, Beyoğlu Kışlası, Darphane-i Amire, Valide Bendi (Bahçeköy), Topuzlu Bendi (Bahçeköy), Yangın Köşkü (Beyazıt) olarak sıralanabilir. 


Cami, kilise ve bentlei ayaktadır ve özgün durumlarını korumaktadırlar. Sivil yapılarından ise yalnızca Aynalıkavak Kasrı ayakta kalmayı başarmıştır. Aynalıkavak Kasrı, Batılı süsleme ögeleri dışında özellikle panhaneli plan şemalarıyla Osmanlı geleneğine ters düşmeyen bir tasarım örneği olarak Krikor Kalfa'nın yapı listesinde dikkat çekmektedir.


Senekerim Balyan (1768-1833): Hassa mimarı. Meremetçi Bali Kalfa'nın oğlu ve Krikor Amira Balyan'ın kardeşidir. Birçok projesini kardeşi Krikor Balyan'la birlikte yapmış, kendisi daha ziyade arka planda kalmıştır. Kardeşi Krikor Balyan'ın ahşap olarak inşa ettiği Bayezid Kulesini, bir yangında büyük zarar görmesi üzerine 1826 yılında betondan yeniden inşa etmiştir. Ayrıca İstanbul'un Beşiktaş semtindeki Surp Asdvadzazdin Ermeni Kilisesi'ne de imzasını atmıştır (1824).


Senekerim Balyan'ın yaşamı hakkında çok az bilgiye sahibiz. Kudüs'te öldüğü ve oradaki Ermeni mezarlığına gömüldüğü bilinmektedir. Yapıları arasında bilinen, yalnızca eski ahşap kulenin yerine yapıIan kagir Beyazıt Yangın Kulesi yer almaktadır. K. Pamukciyan'ın okuduğu Viyana Mıkhitaristler Kitaplığı'ndaki elyazmasına göre Ortaköy'de (1824-1825) yeniden inşa edilen Surp Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi'nin de mimarı o dur.


Garabet Amira Balyan (1800-1866): I. Abdülmecit'in mimarlarındandır. En önemli eseri, oğlu Nigoğos Balyan'la birlikte yaptıkları Dolmabahçe Sarayı'dır.


Garabet Amira Balyan, Krikor Amira Balyan'ın oğludur. Gençlik yıllarına ve eğitimine dair bilgi bulunmaktadır. 1831 yılında babasının ölümü üzerine onun yerine geçmiştir. Yedikule'deki Ermeni Hastanesi yaptığı ilk yapıdır. Ermeni cemaatine yalnız mimar olarak değil, cemaat meclisinde üyelik yoluyla, büyük bağışlarıyla ve eğitim kurumları kurup destekleyerek hizmette bulunmuştur. Nazeni Babayan'la evliliğinden 10 çocuğu olmuştur. Bunlardan Nigoğos, Sarkis, Agop ve Simon Balyan da hassa mimarı olarak çalışmışlardır. Beşiktaş Ermeni Mezarlığı'na gömülmesine rağmen mezarı ve kitabesi kayıptır. 


Balyan Ailesi
Garabet Amira Balyan



Garabet Amira Balyan mimarlık tarihine, "Dolmabahçe Sarayı'nın mimarı'' olarak geçer. Ailenin profesyonel etkinliğinin ve sürekliliğinin sağlanmasında önemli rol oynamıştır. II. Mahmud, Abdülmecid ve Abdülaziz'in hükümdarlık yıllarında hassa mimarlığı yapmıştır. En verimli çalışma dönemi, Abdülmecid'in saltanat yıllarına rastlamaktadır. Yaklaşık otuz yıl süren meslek yaşamında 7 saray, 4 fabrika, 1 kışla, 1 cami, 2 hastane, 3 okul, 2 su bendi, 1 türbe-sebil, 7 kilise ve birçok konut tasarlayıp inşa etmiştir. 


Garabet Kalfa'nın yapı listesi gerçekten görkemlidir: Dolmabahçe Sarayı (Muayede Salonu ve iki Saltanat Kapısı Nigoğos tarafından yapıldı), Çifte Saraylar (Eyüp - mevcut degil), Cemile ve Münire Sultan Sarayları (Çifte Saraylar-Fındıklı. Bbugün Mimar Sinan Üniversitesi binaları), Çırağan Sarayı (eski, mevcut değil), Hünkar Kasrı (İzmit - bugün müze), Bayıldım Köşkü'nün yeniden yapımı (Dolmabahçe - mevcut değil), Yıldız Köşkü (mevcut değil), Gümüşsuyu Kışlası (bugün İstanbul Teknik Üniversitesi binası), Kuleli Süvari Kışlası (bugün Askeri Okul), Dolmabahçe Camii, II. Mahmud Türbesi (Çemberlitaş), Mekteb-i Harbiye (bugün Askeri Müze), Sipahi Ocağı (Harbiye - mevcut değil), Terkos tesisleri (Terkos), Kirazlı Bent (Bahçeköy), Bend-i Cedid veya II. Mahmud Bendi, İzmit Çuhahanesi, Hereke Fabrikası, Bakırköy Bez Fabrikası, Beykoz Deri Fabrikası, Zeytinburnu Demir Çelik Fabrikası, Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi ve Surp Agop Kilisesi, Surp Asdvadzadzin Kilisesi (Beşiktaş), Surp Yerevman Haç Kilisesi (Kuruçeşme), Surp Yerrortutyun Kilisesi (Üç Horan - Beyoğlu, Ohannes Serveryan'la birlikte), Cemaran Okulu (Üsküdar). 


Garabet Kalfa'nın yaptığı bu eşsiz yapıların çoğu bugün sağlam ve ayakta olup özgün durumlarını korumaktadır. Hemen tümü de birinci derecede korunması gereken kültür varlığı sayılıp koruma altına alınmıştır.


Nigoğos Balyan (1826-1858): I. Abdülmecit'in mimarlarındandır. En önemli eseri, babası Garabet Amira Balyan'la birlikte yaptıkları Dolmabahçe Sarayı'dır. Garabet Amira Balyan'ın oğludur. Balyan ailesinin örgün eğitimden geçen ilk bireyidir. Paris'te Sainte-Barbe Koleji'nde okuduğu ve kolejin müdürü tanınmış mimar H. Labrouste'un favori öğrencileri arasında olduğu bilinmektedir. 


Balyan Ailesi

Nigoğos Balyan


Meslek yaşamı kısa ama verimli geçmiştir. Ailenin mimar olan bütün bireyleri ile birlikte çalışmıştır. Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu ve iki Saltanat Kapısı, Ortaköy Camii, Mecidiye Kasrı, Ihlamur Kasrı, Göksu Kasrı, Tophane Saat Kulesi, Dolmabahçe Saat Kulesi ona atfedilen yapılar arasındadır. Nigoğos Balyan'ın yapılarının tümü sapasağlam ayakta durmaktadır ve özgünlüklerinden hiç birşey kaybetmeden koruma altına alınmıştır. 



Sarkis Balyan (1835-1899): Garabet Amira Balyan'ın oğludur. 1843 yılında ağabeyi Nigoğos Balyan'la birlikte Paris'e gitti. Collège Sainte-Barbe de Paris'i bitirdi. Ecole des Beaux Arts'dan mezun oldu. İstanbul 'a döndükten sonra babası ve ağabeyiyle birlikte çalıştı. Babası ve ağabeyi öldükten sonra kardeşi Hagop Balyan'la çalışmağa devam etti. Osmanlı padişahı II. Abdülhamit'in istibdat döneminde Avrupa'ya sürgüne gönderildi. Sürgünden ancak 15 yıl sonra gelebildi.


Balyan Ailesi
Sarkis Balyan


Önemli Eserleri: Beylerbeyi Sarayı, babası Garabet Amira Balyan'la birlikte (1861 - 1865), Beşiktaş Makruhyan Ermeni Okulu (1866) (eşi Makruhi'ye adanmıştır), Çırağan Sarayı (1863 - 1871), Valide Camii, kardeşi Hagop Balyan'la birlikte (1871), Zeytinburnu Barut Fabrikası (1874), Beşiktaş-Akaretler 138 daireli evler (1874), Harbiye Nezareti, bugünkü İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Taşkışla binası, Mekteb-i Tıbbiye, bugünkü Galatasaray Lisesi'nin binası, Maçka Silahhanesi, İstanbul Teknik Üniversitesi'nin Yabancı Diller Yüksekokulu, Gümüşsuyu Kışlası, Malta köşkü, Baltalimanı Yalısı, Galatasaray adasından eski köşk, Adile Sultan Sarayı (Kandilli), Yıldız Sarayı Büyük Mabeyin Binası, Çadır Köşkü, Malta Köşkü, Şale Köşkü (2. kısım), Çit Kasrı, Çağlayan Kasrı (Kağıthane), Ayazağa Köşkü (Maslak), Kalender Köşkü, Zincirlikuyu Kasrı, Tokat Köşkü (Beykoz), Alemdağ Av Köşkü, Abdülaziz Av köşkleri (Validebağ ve Ayazağa), Sultan Çiftliği Köşkü (İzmit), Kağıthane Camii, Bahariye Nezareti, Maçka Karakolhanesi ve Hamidiye Saat Kulesi, (Dikran Kalfa Cüberyan ile birlikte).


Hagop Balyan (1837-1875): Garabet Amira Balyan'ın oğlu ve Sarkis Balyan'ın kardeşidir. Paris'teki Sainte-Barbe Koleji'nin mimarlık bölümünden mezun oldu. Babasının ölümünden sonra kardeşi Sarkis Balyan'la birlikte çalıştı. Kardeşiyle aralarındaki işbölümü tam olarak bilinmediği için birlikte yaptıkları eserlerden hangilerinin Hagop Balyan'a atfedilebileceği kesin olarak bilinmemektedir. Birlikte yaptıkları projelerde Sarkis Balyan'ın daha ziyade muhasebe ve müşteri ilişkilerini yürüttüğü, Hagop Balyan'ın ise tasarım ve çizimle uğraştığı düşünülmektedir. Sarkis Balyan çok daha göze göründüğü için ismi daha iyi bilinmektedir.



Simon Balyan (1846-1894): Garabet Amira Balyan'ın oğludur. Kardeşleri Sarkis Balyan ve Hagop Balyan'la birlikte çalışmıştır. Mimarlık eğitimini Avrupa'da bir okulda tamamladığı bilinmektedir. Maçka Silahhanesi, Maçka Karakolu ve Yıldız Köşkü'nün tasarımlarına katılmıştır. Balyan ailesinin üstlendiği mimarlık projelerini suluboyayla resimlemiştir.


Levon Bey Balyan (1855-): Nigoğos Balyan'ın oğludur. Paris'teki Collège Sainte-Barbe de Paris (1869) ve Ecole des Beaux Art okullarında okuduğu bilinmektedir. 


Balyan Ailesi

Levon Balyan


Balyan ailesinin hassa mimarı olarak son kuşağındandır. Paris'te Ecole des Beaux Arts'ta yaptığı mimarlık eğitimi dışında hakkında yazılı bir belgeye rastlanmamaktadır. 



“Saray mimarı” olarak bildiğimiz Balyan Ailesi mimar değil müteahhit miydi?



Anadolu Ajansı’nın (A.A.) 16 Ocak 2012 tarihli haberine göre; Çırağan Sarayı tarih danışmanı Yrd. Doç. Can, İstanbul’daki birçok tarihi yapının mimarlarının sanıldığı gibi Balyan ailesi olmadığını iddia etti. Prof. Mülayim “Balyanlar yok değil var ancak müteahhitlik, kalfalık yapmışlar”; Prof. Gündoğdu da, “Müteahhitliğini yapmak ayrı, mimarı olmak ayrı” dedi


Çırağan Sarayı tarih danışmanı Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Balyan ailesinin, Ortaköy Camii’nin de aralarında bulunduğu son dönem Osmanlı eserlerinin mimarı değil, müteahhidi olduğunu söyledi. İnşa edilen yapıların kalfalarının mimarları olarak algılandığını ifade eden Can, “ Serkis Balyan’ın Osmanlı’da son baş mimarlık unvanını taşıdığı bilgisi de yanlıştır. Serkis Balyan’a Sultan II. Abdülhamid döneminde bir ferman ile baş mimarlık verildiği belirtilse de, 31 Mart 1878 tarihli bu belge ferman değil bir iradedir ve verilen sermimar-ı devlet unvanı bir kadro unvanı değil, kişisel bir imtiyazdır” dedi.


Yıldız Nikolaki’nin eseri


Can sözlerini şöyle sürdürdü: “Heybeliada’da inşa edilen ilk Bahriye Mektebi’nin mimarı Kirkor Balyan değil, dönemin başmimarı Kırımlı Mahmut Ağa’dır.  Dolmabahçe Sarayı Tiyatrosu Nikoğos Balyan’ın değil, İtalyan Gaspare Fossati’nindir. Baltalimanı Sahilsarayı (Büyük Reşit Paşa Sarayı) Serkis Balyan’ın değil, İtalyan Gaspare Fossati’nindir. Mecidiye Kışlası (Taşkışla) ve Harbiye Mektebi Serkis Balyan’ın değil, İngiliz mimar William James Smith’indir. Yıldız Hamidiye Camisi Serkis Balyan’ın değil, Ebniye-i Seniyye mimarlarından Rum Nikolaki Efendi’nindir. Sarayburnu Antrepoları Simon Balyan’ın değil, Alman August Jasmund’un eseridir. Malta Karakolu’na ait koğuşların mimarı Sarkis Balyan değil mühendis Seyyit Mehmet Tevfik’tir.”


Can, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayrıca Osmanlı’da son sermimaran-ı hassa unvanını taşıyan Seyyid Abdülhalim Efendi’nin eserlerin birçoğu Balyanlar’a mal edilmiştir. Senekerim Balyan’ın eseri olarak gösterilen Bayezit Yangın Kulesi, Kirkor Balyan’a ait olduğu belirtilen Rami Kışlası, Nikoğos Balyan’a mal edilen Ortaköy Camisi yine Garabet Balyan’ın ismi ile anılan Eski Çırağan Sarayı, Sultan II. Mahmud Türbesi ve Hırka-i Şerif Camisi Abdülhalim Efendi’nin eserleridir.”


Rumlar da var


Marmara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Selçuk Mülayim “Balyanlar yok değil var. Son dönemde müteahhitlik, kalfalık yapmışlar ama son döneme damgasını vurmuşlar demek doğru değil. Bu dönemde Rum ve Müslüman mimarlar da var. Yüzlerce önemli eserin sadece Balyanlar’ın elinden çıkmış olması mümkün değil” şeklinde konuştu.


Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hamza Gündoğdu da şunları belirtti:  “Balyan’lar işin taşeronluğunu yapıyorlar. Bütünüyle onlar yapmadılar diyerek inkar etmiyoruz, müteahhitliğini yapmak ayrı, mimarı olarak çizimler yapmak, binaya vücut vermek ayrı konulardır.”



Balyan Ailesi



Balyan Ailesi’nin tarihi ve mimarisi hakkında detaylı bilgiler neler? 



Alaylı Mimarlar / Balyan Ailesi (Arkitera.com, Ocak 2010)


Yıl 1831 Tanzimat'ın ışıkları ufukta görünmüş ve modernleşme süreci başlatıldığı için olsa gerek İmparatorluğun köklü kurumlarından Hassa Mimarlar Ocağı kapatılmıştı. Bosna'da inşa edilecek köprüden Amasya Gümüşhacıköy'deki Köprülü Külliyesine, Hayfa'da Cezzar Ahmet Paşa'nın vakıf eserlerine kadar sayısız yapının planlandığı Ocak yenileceğine, nedense lağv edilmişti. Hassa imparatorluk anlamındaydı ve bu Ocak İmparatorluğun resmi mimarisini belirlemekteydi. Ocakla beraber değişik etkiler almış fakat kendisine mahsus doğmayı bilmiş "Bin Kubbeli Mimari" devri de resmen bitmişti.


Halbuki, Hassa Mimarlar Ocağı, Batı'dan gelen Barok ve Rokoko üsluplarını yeniden yoğurup şaheserler yaratmıştı. Mimari de artık taşçı geleneğinden gelen Kayserili Balyan kalfalar devri başlayacak ve daha ileriki yıllarda Tanzimat Üslubu belirecekti.


1831'de ölen baba Kirkor Balyan'ın Garabet adlı bir oğlu ve ondan dört torunu vardı. Bunların adları Nikoğos, Agop, Sarkis ve Simon'dı. Hassa Mimarlar Ocağı kapatılınca devlet mimar unvanını siyaseten bir berat ile vermeye başlamış Bu bir kadro unvanı değilmiş ve zata mahsus bir paye idi. Araştırmacı elindeki arşiv belgelerinden örnekler verdi. Bu belgelerden biri Malta Karakolu'na ek koğuşlar yapılmasına dair projeyi, müteahhit taahhüdünü, üslubu ve fiyatı belirtmekteydi. Projede imza Türk mühendis Mehmet Tevfik Bey'e ait, mimar olduğu iddia edilen Serkis Balyan'ın da Osmanlı ve Ermeni harfleriyle kazınmış mührü vardı. Ayrıca bildiride Serkis Balyan'a atfedilen binalardan ünlü Taşkışla'nın mimarının İngiliz Smith, Yıldız'daki Hamidiye Camii'nin mimarının da Rum Nikolaki olduğu belirtildi. Bu inşaatlar yapılırken Serkis Efendi İstanbul'da bile değildi. Fransa'da tedavideydi. Balyan'ların şirketinin adı Şirket-i Nafia-yı Osmani idi. Tarsus, Adana, Balıkesir, Bandırma demiryollarının işletme hakkını 99 yıllığına aldıkları gibi Galatasaray Adası da mülkiyetlerindeydi. Bir süre bu suistimal dedikoduları yayılmaya başlayınca Serkis Balyan mahkemeye çıkarılmış ve 1888'de 115 yapıya ait 113 defter incelenmişti. Sonuçta işçilikte yüzde 20, malzemede yüzde 10 fahiş fiyat tespit edilince Baylanların mallarının müsadere edilmesine karar verilmişti, ama Sultan Abdülhamit'in doktoru Mavroyani'nin araya girmesiyle devleti iki yüz yirmi bin altın zarara sokan Balyan'lar affı-şahaneye mahzar olmuştu. Bu arada Fransa'da okulda olduğu söylendiği zamanlarda Serkis Balyan'ın yaptığı inşaatlardan bazıları çöktüğü için mahpus olduğu da anlaşılmıştı ve Paris'teki Güzel Sanatlar Okulu'ndan Balya'ların öğrencileri olmadığına dair belge getirtilmişti.


Simon Balyan'a ait olduğu iddia edilen Sirkeci Gümrüğü projesi de Prusyalı Alman mimar Jasmund'undu. 

Sanat tarihçi bir Türk akademisyen çıktı, arşivin kapısını araladı ve Balyan mumu da sönüp gitti. Bildiride Bursa'nın Tophane Semtindeki Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerinin ismi geçiyordu. 1885 depreminde yıkıldıktan sonra Tanzimat üslubu ile yeniden yapılan bu türbelerin kalem işi süslemelerinde Türk üslup özelliklerinden en ufak bir iz yoktu. Barok özentisi bu süslemelerin gayrimüslim ustaların elinden çıktığı belliydi. 


Batılılaşmada mimarinin rolü


Balyan Ailesi'nin ilk olarak mimarlıkta Batı'ya açılma denemelerinden ve özellikle değişimin hız kazandığı yıllarda duyulmaya başlandığı görülmektedir. III. Selim'in padişahlığı ve Nizam-ı Cedid döneminin ilk yıllarından başlayarak 19. yy boyunca hassa mimarı olarak çalışan Balyanların toplu yapı listesi incelendiğinde adeta dönemin resmi yapım programı karşımıza çıkmaktadır. Birkaç kilise ve konut dışında, Balyan tasarımlarının tümü saray veya devlet kuruluşlarına aittir. Kuşkusuz yüz yıllık bir dönem ve bir başkentin yapısal degişimi birkaç mimarın etkinliği ile açıklanamaz fakat değişmin mimarlığa ilişkin yönü, program veya konsepti en azından mimari uygulamalar yoluyla Balyanlar tarafından gerçekleştirilmiştir.


İkinci olarak bu yapılar, genellikle hem kentsel gelişmeyi hem de yeni program ve tasarım ilkelerini belirleyen büyük organizasyonlardır. Kentsel dokuyu değişime zorlayan büyüklükte kararlardır. Dolmabahçe Sarayı ve yan kuruluşları; Selimiye Kışlası ve çevresi; Maçka Silahhanesi binaları tek yapı ölçeğinde kalmayan, çevresini etkileyen ve ölçekleri değiştiren yapılardır.


Balyan Ailesi'nin mimarlığı Osmanlı Devleti'nin Batılılaşma içeriğini ve programını kavramak, Batılılaşmanın nasıl algılandığını öğrenmek, eğilimleri anlamak konusunda önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Bu bakımdan Balyanların toplu yapı listesi, Batı'ya açılma olgusunu anlamlandırmada göz ardı edilmemesi gereken bir birikimdir. Fakat bu yapı listesinin kesin bir örneğine rastlanmaktadır. Tüm önemli yapılar günümüzde hâlâ Balyanlara atfedilmektedir. Bu da dönemin diğer önemli sanatçılarına haksızlık edildiği kanaatini doğurmaktadır.


Batılı ama özgün ve yerel


Dönemin bu mimarları büyük ve özgün bir mimarlık geleneği ve kültürü olan büyük bir Devletin yeni bir kültür ve mimari gelenekle karşılaşmasında yumuşak bir geçiş olasında önemli rol oynamışlardır. 19. yüzyıl sonunda yabancı mimarlar dönemiyle karşılaştırıldığında Balyanların pek çok yapısında kendini hemen ele vermeyen ama dikkatle incelendiğinde fark edilen bir yerellik ve özgünlük olduğu görülür. Çevre düzeninden dekorasyona kadar farklı alanlarda görülen bu özgünlük, ülkede son yüzyılda sıradan bir kolonyal üslup evresinin yaşanmasını önlemiştir. Örneğin bir Sa'dabad veya Çırağan Sarayı veya Dolmabahçe Camii ile Mecidiye Camii kesinlikle kolonyal modeller değildir. Batı uslübuyla karşılaşan birçok ülkede görülen kolonyal tad ancak birkaç örnekten öteye geçmemiştir. Ekonomik çöküşe ve Batı'ya özentiliğine karşın İstanbul, mimarlık alanında metropol özelliklerini ve düzeyini koruyabilmiştir. Bu düzeyin tutturulmasında da Balyan yapılarının büyük payı vardır.


İlk kuşak Balyan ailesi Osmanlı kültürü ve geleneği içinde yetişmişlerdir. Düşünce dünyalarını Doğulu ve İstanbullu renkler süslemektedir. Hemen hemen bütün tasarımlarınıda Anadolu ve İstanbul'un binlerce yıllık özgün ve büyük mimarlık geleneginin ve kültürünün izlerine rastlanmaktadır. Balyan Ailesi'nin büyüklüğü sadece Batı mimarisini taklit eden, bu topraklara aktaran bir uygulayıcılıktan çok, tasarımın doğasından kaynaklanan mimari sorunsalları da eklemeyi bilmişlerdir yaptıkları yapılara. Çağdaşları gibi Balyanlar da tasarımlarında Batı mimarlığından alınmış elemanlar ve biçimler kullanmışlardır. Ama dikkatli bir bakışla, günün modası ve gereği olarak kullanılan bu alıntıların farklı bir konsept içinde yenilendiği ve yorumlandığı gözlenmektedir. Dolmabahçe ve Beylerbeyi Sarayları, Yıldız Büyük Mabeyin binası, Selimiye Kışlası bu duruma örnek olarak verilebilir.


Balyan atölyesi geleneği Krikor Amira Balyan'la başlayıp Sarkis Balyan'la kapanır ve yaklaşık yüz yıllık bir süreyi kapsar. Balyanlar birbirlerinden devraldıkları birikimler ve eğiIimlerle belirli ortak özellikler geliştirmişlerdir. Tüm bu ortak özelliklere rağmen zaman içinde ve farklılaşan eğitim koşulları, kişisel özellikler her yapıya bireysel bir kimlik kazandırmıştır. 


Önerilen Bağlantılar : TOKİ Kayseri kura, Anneler günü konut kampanyaları