Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Beyoğlu pasajları

Beyoğlu, İstiklal Caddesi üzerinde bulunan ve yüz yılın başında yapılan pasajlardır. Hiç şüphe yok ki Beyoğlu'nu Beyoğlu yapan ögelerin başında birbirinden renkli pasajlar gelir.


Bu pasajlarda, orjinal kıyafetler, takılar ve aklınıza gelebilecek her şeyi bulabilir; yemek yeyip çay içebilirsiniz.


Fransızca “passer: geçmek” kelimesinden türemiş olan pasaj kelimesi ansiklopedilerde; iki yanında dükkanlar bulunan, üzeri kapalı veya açık geçit olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde İstiklal Caddesi üzerinde ve yakınında yer alan çok az sayıdaki pasaj ticari işlevini sürdürmektedir. Bazıları ise, işyeri, imalathane, depo haline gelmiş veya terk edilerek kullanılmaz hale gelmiştir. Günümüze kadar gelebilmiş pasajlardan bazılarına değinmek gerekirse:


Şunlardır:


Afrika Pasajı (1905)

Anadolu Pasajı (1910)

Atlas Pasajı

Avrupa Pasajı

Aznavur Pasajı

Çiçek Pasajı (Cite de Pera)

Rumeli Pasajı

Emek Pasajı

Beyoğlu Pasajı

Halep Pasajı

Hacopulo (Hazzopulo) Pasajı

El-Hamra Pasajı

Suriye Pasajı



Avrupa Pasajı



Meşrutiyet Caddesi ve Sahne Sokağı’nı birbirine bağlayan yapı, aynalı pasaj olarak da anılmaktadır.

Pasaj yapılanmadan önce yerinde Naum Tiyatrosu’ndan İngiliz Sarayı’na kadar uzanan alanın bulunduğu yerde, Jardin des Fleurs adında 1856 yılında Louis Soullier tarafından sirk gösterileri yapılmaya başlanmıştır. Bunun üzerine mekanın ismi Palais des Fleurs olarak değişmiştir.


1861 yılındaysa, arazinin sahibi Mr. Scribe, cafe concert olarak çalışan Palais des Fleurs’ün yerine Jardin des adını verdiği tiyatroyu açmıştır. 5 Haziran 1870 yılındaki büyük Beyoğlu yangınında, burası NaumTiyatrosu’yla birlikte tamamen yanınca, Mr. Scribe buraya bugünkü ünlü Avrupa Pasajı’nı yaptırmıştır.


Pasajın zemini mermer malzeme ile yapılmıştır. İçinde yirmi iki dükkan bulunmaktaydı. Her dükkanın üstünde ayrıca iki kat vardı. Dükkanların pasaja bakan üst cephelerinde değişik ve büyük boy heykeller yer alıyordu. Pasajın çatısı ise, tamamen camla örtülüydü. Dükkanların aralarına aynalar konmuş olduğundan buraya Aynalı Pasaj da deniyordu.


19. Yüzyıl pasaj mimarisinin tipik bir örneği olan Avrupa Pasajı Beyoğlu’nun heykel yönünden en zengin binası ve mimarisinden çok heykelleri ile de dikkati çekiyor. Yapının birinci katında karşılıklı kadın heykelleri sıralanmış durumda. Pasajı yaptıranlar mekanda tamamen Avrupa havası yaratmayı amaçlamış olmalılar. Pasajın en eski sakinleri arasında Batı müziğinin en tipik enstrümanı olan piyanonu yapımcı ve satıcılarının bulunması, burada Avrupai bir havanın ticaret malları konusunda da hissettirildiğinin işaretidir.



Aznavur

Beyoğlu pasajları


Galatasaray'dan aşağı ilerlerken hemen sağda bulunan Aznavur'un girişinde atkı ve bere, peluş ve oyuncaklarla dolu bir tezgah karşılar sizi. Daha sonra sağlı sollu takı mağazaları yer alır. 


Aznavur Pasajı yapılanmadan önce, Grand’Rue Pera yönünde ve 1875’li yıllarda Emnuel Kuzuris’in Cafe’siyle Andrea’nın Cafe Commerce’i vardı. 1887 yılında ise, Kuzuris’in yerine Pandeli Kastranakis’in Cafe de Pera’sı vardı. 1900’lü yılların başında bunlar yıkılarak yerine Aznavur Sitesi yapıldı (pasaj değil). Bu site o dönemler yarım pasaj şeklindeydi. Çünkü Tepebaşı’na çıkışı yoktu. Bu yönde Aznavur’ın oturduğu kendi evleri vardı. 1924 yılında bu evin altından bir geçitle pasaj birleştirildi. O dönemler, yani pasaj henüz tam açılmamışken müzik yapımcısı ve notaların satıcısı, Konstantin Nomismatidis burada idiç Yoakim Soyakas’ın Stad Lokantası da ona bitişikti.


1924 yılında, pasaj haline dönen bu yere Grand’Rue de Pera’dan girildiğinde, çok dar bir girişle karşılaşılırdı. Biraz büyüdükten sonra bu ölüm biraz genişler ve karşıdaki merpenlere ulaşılırdı. Tepebaşı yönündeki geçit açılmadan önce, on-on iki basamaklı bu merpen çıkıldığında ufak bir sahanlıkla karşılaşılır ve hemen yanındaki apartmana girilirdi. Zemin katta 1940’lı yıllara kadar burada kalan, Alexander Vasiliyadis’in kimyahanesi ve laboratuarı vardı. 



Terkos - D’Andria Pasajı da denir



Tünel'e doğru biraz daha ilerlediğimizde Paşabahçe ile Cafe Pizzeria arasında bulunur.


Pasaj haftanın yedi günü sabah 8.30, 09.00 arasında açılıyor, akşamları ise 19.30 gibi kapanıyor. 


Bu pasaj, D’Andria ailesi tarafından 1880’li yıllar içinde yaptırılmıştı. D’Andria ailesi, Cenova kökenli değildir; doğrudan Sardunya Adası kökenlidir. Ancak bunlar 1560 yılında önce Sakız Adası’na gelmiş ve bir süre kaldıktan sonra, 1634 yılında yalnız iki aile olarak İstanbul’a gelerek yerleşmişlerdi.


Bu pasaj yapıldığında, Jorj Ruggieri’nin lokantası pasaj bölümündeydi. Daha sonra ve 1924 yılında buraya Georges Dassira gelmiş ve yine aynı işi sürdürecektir. Zaman içinde Laszlo Boronkay lokantayı devralarak uzun süre hizmet veren Çardaş Lokantası’nı buraya yerleştirmiştir. Pasaj yapılandığında, iki apartman da birlikte yapılmıştı. 1880’li yıllar içinde bu apartmanın birinde, sahiplerinden Giraud D’Andria ile Michel D’Andria oturuyorlardı. Pasaja, Mezarlık Sokağı (Meşrutiyet Caddesi) yönünden girdikten sonra doğru karşıya, lokantanın yere kadar inen camlarına doğru gidip bitiminde önce sağa ve sonra sola dönerek Terkos Çıkmazı kanalıyla, Grand’Rue de Pera’ya ulaşılıyordu. 1950 yılında, Lale Sineması’nın ilerisindeki yerden taşınan Turing ve Otomobil Kurumu 1955 yılına kadar burada Çardaş’la birlikte kalmışlardı.



Elhamra Pasajı



Elhamra Pasajı’nın bulunduğu binaya, 1827’de Galata’da tiyatrosu olan, Barthelemy Giustiniani adlı bir Cenevizli, buraya bir tiyatro yaptırmıştır. 1831 yılındaki Beyoğlu yangınında yeni yapılmış olan Fransız Tiyatrosu, olarak bilinen bu yer yandı. Bir süre kapalı kaldıktan sonra, Giustiniani buraya İtalyan üslubunda, balkonu ve galerisi olmayan tiyatroyu yeniden yapılandırmıştır.


1868’de tiyatro ve salonlar yeni bir onarım geçirmiştir. Bu onarım planlarını, Edouard Cociffi, Celestine Ortega ve Mahoney üçlüsü yapmıştır. Bu dönemde Glavany (Kallavi) Sokağı’na ayrıca bir çıkış yapılmıştır. Bu dönemden sonra, 1904 yılında, Concordia Gazinosu kapanınca, burası da bekliyormuş gibi, hem cafe-concert, hem de tiyatro kendiliğinden kapandı.

1920 yılında bina Arap Zade Sait Bey’e satıldı. Bazı kaynaklarda binanın yıktırılarak, yeniden Mimar Vedat Tek’e yaptırıldığı ileri sürülmektedir.


Pasajın en önemli bölümü, önce sinema ve sonra tiyatro olarak çalışan kısmıdır. Kaldı ki genellikle pasajda bulunan dükkanlarda, çeyizlik giysi ve aksesuar satılmaktadır.



Atlas


İstiklal Caddesinde Tünel istikametine doğru yürüdüğünüzde soldaki 207 no.lu bina Atlas Pasajı'dır. Atlas Sineması nedeniyle Beyoğlu'ndaki pasajlar içinde en çok sirkülasyona sahip olanı. 


Osmanlı mimarisinin hakim olduğu Atlas Pasajı, 1877’de inşa edildi. 1870 Galata yangınında zarar gördükten sonra, 1900’lü yıllarda onarıldı. Pasajın ön tarafı dört katlı, arka blokta ise 3 kat bulunuyor. A Blok hala tarihi özelliğini koruyor. 1985’te bugünkü halini alan pasajda 44 mağaza var. Pasajla aynı adı taşıyan sinemanın yanısıra iki dernek (Film Yönetmenleri Derneği, Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği-ÇAYOD), tiyatro ve bar yer alıyor. Kültür Bakanlığı’na ait Saray Bölümü hala onarım aşamasında. Giysi, hediyelik eşya, ev eşyaları, orjinal giysiler satılmakta. Sefahathane ile tiyatro oyuncularını buluşturan Kulis adlı barlar pasajın girişinde. İki kapılı, ön kapı İstiklal Caddesi’ne, arka kapı Aşağı Çeşme Sokak’a açılıyor.



Halep

Beyoğlu pasajları


Kapıdaki 'Halep Pasajı' tabelasına inat, içindeki Beyoğlu Sineması'ndan dolayı, herkesin 'Beyoğlu Pasajı' olarak bildiği mekânın girişinde sizi kitap, CD ve gümüşçü dükkanı karşılar. Girişteki mönü, Beyoğlu turlarında kahve molası verebileceğini Kafe Krepen'e ait. Baskılı tişörtler arıyorsanız ya da bir tişörete özel bir baskı yaptırmak istiyorsanız Crazy ve Mozaik isimli mağazalara uğrayın. Bu mağazaların tam karşısında 'Yarım elma piercing' yer alıyor. Burası da kaşı, gözü ya da dudağı küpeli gençlerin uğrak noktalarından. Ahşap, metal ve seramikten yapılmış hediyelik eşyaları bulabileceğiniz Armadilho ve takı, eşarp, şal gibi Nepal ve Safranbolu'dan getirilmiş kıyafetleri satan Karma isimli mağazayı görmeden çıkmayın.


Eğer, arkası mıknatıslı ve genellikle dikdörtgen rozetler olarak tanımlayabileceğimiz 'magnet'lerden arıyorsanız pasajın sonuna doğru ilerledikçe göreceğiniz 'Liman' isimli mağazada bulabilirsiniz. Pasajın sonundaki Köstebek Müzik'te rock ve metal ağırlıklı sıfır ya da ikinci el CD, yine hem sıfır hem de ikinci el olmak üzere konser DVD'leri, İngiltere'den getirilen orjinal posterler ve el yapımı tişörtler bulabilirsiniz.



Hacopulo (Hazzopulo) Pasajı


1871 yılında tüccar Hacopulo tarafından inşa edildi. O yıllarda pasajda düğmeci, şapkacı, iplikçi gibi dükkanlar vardı. Üst katları ev olarak kullanılan pasajda, Ahmet Mithat Efendi’nin matbaası da bulunuyordu. Bu nedenle Jön Türkler’in buluşma yeriydi. Hazzopulo Pasajı’nın en önemli özelliği, şu an kapalı olan dükkanlar dışında görünümün aynen korunmuş olması. Pasajda parfümeriden takıya, kitabevinden çantaya 40 çeşit mağaza var. Bir dönemin ünlü şapkacısı M. Katya’nın dükkanı da hálá burada. 5 katlı pasajın üç kapısı var. İstiklal ve Meşrutiyet caddelerine açılıyorlar. İki yangın atlatan pasaj, iki önemli restorasyon geçirdi. Hazzo Pulo Restoran ve Şarap Evi de burada bulunuyor.