Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Dünya Konut Günü – Birleşmiş Milletler

Birleşmiş Milletler tarafından ‘her Ekim ayının ilk Pazartesi günü’ (7 Ekim) olarak ilan edilen tarihtir. Dünya Konut Günü ile barınma hakkı bilincinin geliştirilmesi; herkes için yeterli konut ve sürdürülebilir, sağlıklı kentleşme faaliyetlerini desteklemek amaçlanmaktadır.



Dünya Konut Günü – Birleşmiş Milletler
Dünya Konut Günü



Dünya Konut Günü’nün tarihçesi nedir?



Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 1985 yılında aldığı bir kararla oluşturulan Dünya Konut Günü, her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü kutlanmaktadır. 


Bir Dünya Konut Günü ilan etmenin ardındaki temel düşünce ve amaç, hükümetlere, yerel yönetimlere ve genel olarak kamuoyuna insan yerleşimlerini daha iyi bir hale getirmenin ne kadar acil bir sorun olduğunu hatırlatmaktır. 

Türkçe'ye yıllardır resmî olarak, ancak biraz da yanıltıcı bir şekilde, "Dünya Konut Günü" olarak giren "World Habitat Day", aslında salt konut değil, yerleşimlerle ilgili konuların tümünü içermekte ve her yıl bu konu veya sorunlardan birini ana tema seçerek, vurgulamaktadır. 


Birleşmiş Milletler'in insan yerleşimi konularından sorumlu birimi UN-HABİTAT'ın Dünya Kentlerinde Su ve Kanalizasyon başlıklı yeni bir raporuna göre, örneğin sadece Afrika'da, bu kıta nüfusunun yüzde ellisini oluşturan 150 milyon kentli, yeterli sudan yoksun olarak yaşamakta, yaklaşık 180 milyon kişiye ise kanalizasyon hizmeti ulaşmamaktadır ve gerçek durum, resmî istatistiklerin ortaya koyduğu manzaradan çok daha kötü ve vahimdir. 


Birleşmiş Milletler, kentlerin temiz su, gerekli kanalizasyon altyapısı ve diğer temel hizmetlerden yoksun çöküntü bölgelerinin dünyada yaşam için en büyük tehdidi oluşturan çevreler olduğunu ifade etmektedir. 


Dünya Konut Günü için planlanan diğer etkinlikler arasında uluslararası bir su konferansı, Latin Amerika ve Karaib Kentleri için Su Programı'nın başlatılması ve çöküntü bölgelerindeki koşulları iyileştirmeyi ve en fakir kesimlere yardım etmeyi amaçlayan, yenilikçi projeler bulunmaktadır. 



Türk konut profesyonellerinin Dünya Konut Günü dolayısıyla yaptığı açıklamalar nelerdir?



Türkiye’nin 1 numaralı emlak ve konut sitesi Emlakkulisi.com’da yer alan açıklamalar şöyle; 


Nazım Yavuz: Türkiye'de 4 yıl içinde 4,1 milyon konut açığı olacak! (4 Ekim 2013)


Dünya Konut Günü kapsamında yaptığı açıklamada Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER) Yönetim Kurulu Başkanı M. Nazım Yavuz ' Türkiye'de 4 yıl içinde 4,1 milyon konut açığı olacak' dedi...

      

Nüfusunun yüzde 95’i deprem tehdidi altında yaşayan, plansız gelişen kentleri nedeniyle hayatın her gün daha da zorlaştığı ülkemizde, konut açığı da önemli bir sorun. Onuncu Kalkınma Planı'na göre, 2014-2018 yıllarında şehirleşme, nüfus artışı, yenileme ve afetten kaynaklanan konut ihtiyacının 4,1 milyon olacağını hatırlatan ÇATIDER, atıl vaziyetteki çatıların kullanıma açılmasıyla çok büyük metrekarelerde konut ihtiyacının karşılanacağına dikkat çekti.


Dünya Konut Günü kapsamında yaptığı açıklamada, kentsel dönüşüm sürecinde hayata geçirilecek yeni projelerde çatı aralarının mutlaka kullanılması gerektiğini vurgulayan Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER) Yönetim Kurulu Başkanı M. Nazım Yavuz, “Ülkemizde çatılar maalesef kullanılmayan, atıl alanlar olarak duruyor. Bunun en büyük nedeni de mevzuat gereği çatılarda kullanıma uygun eğimin sağlanamıyor olması. Şu an Türkiye’deki çatılarda genelde yüzde 33 eğim var. İstanbul, Kocaeli, Konya, Afyon, Bursa gibi illerde eğim yüzde 45'e, Aksaray, Ankara, Denizli, Isparta gibi illerde ise yüzde 40'a çıkmış durumda. Diğer bazı büyükşehir belediyeleri bu eğimin yüzde 45 olması yolunda çalışmalara başladı. Ancak bu konunun acilen kamunun ve yerel yönetimlerin gündemine alınması ve çatı aralarının kullanıma açılması gerekiyor.” dedi.



Avrupa’da çatı katlarına devlet teşviki verilerek konut ihtiyacı karşılanıyor



Avrupa’da otopark, havuz, bahçe, sosyal tesis gibi pek çok farklı şekilde değerlendirilen çatılara ülkemizde de rastlanmaya başlandığını ancak henüz Avrupa’nın çok gerisinde olduğumuzu belirten ÇATIDER Başkanı Yavuz, “Avrupa’da çatı katları ayrı bir kat, ayrı bir daire olarak satılıyor, bizde ise çatı katı yasal olarak ancak en üst kat ile bağlantılı olarak kullanılabiliyor. Yani ayrı bir yaşam alanı olarak görülmüyor. Almanya’da bir konuta, çatısından veya bodrumundan ayrı giriş yaptığınız zaman, ileride bu ayrı bir konut olarak değerlendirilebilir düşüncesiyle devlet bu projelere faiz indirimi uyguluyor, destek oluyor, teşvik sağlıyor. Bu durum artan konut ihtiyacının karşılanmasında büyük fayda sağlıyor. Türkiye’de ise birçok ilde, coğrafyanın özellikleri düşünülmeden çatı aralarının derecesi saptanmış durumda. Oysa ülkemizde nüfus genç ve konut ihtiyacı her geçen gün artıyor. Çatılar kullanıma açıldığında metrekare bazındaki konut ihtiyacı eksilecek.” dedi.


Yeni yönetmelik Avrupa’daki örneklere göre revize edilmeli


ÇATIDER Başkanı Yavuz, çatıların atıl olmaktan çıktığında daha özenli yapılacağına, mutlaka ısı ve su yalıtımı uygulanacağına ve bu sayede enerji tasarrufu sağlanacağına da dikkat çekti. Türkiye’nin çatı aralarını göz ardı edebilecek kadar zengin bir ülke olmadığına vurgu yapan Yavuz, “Yakın zamanda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yayınlanan Yeni Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nde bir yenilik yapılarak “Çatı eğimleri, kullanılacak çatı malzemesi ile yörenin mimari özelliği ve iklim şartları dikkate alınarak ilgili idarenin tasvibi ile tayin edilir.” maddesi ilave edildi. Ancak çatının eğiminin tek başına artırılması, çatı aralarının bağımsız bölüm olarak kullanılamamasına neden oluyor. Ve kullanılmak istendiği takdirde altındaki kat ile bağlantılı olması şartı çatı aralarının verimli olarak kullanılmasının önünü kapıyor. Bu maddenin Avrupa'daki örneklere bakılarak yeniden ele alınması ve bundan sonra yapılacak binalarda çatı aralarının kullanıma açılması ülkemiz ve şehirlerimiz için çok faydalı olabilir.” diye konuştu.



Mehmet Yalçıntepe: Binayı yıkıp yenisini yapmak kentsel dönüşüm değildir! (4 Ekim 2013)


Dünya Konut Günü kapsamında açıklama yapan Yalçıntepe Group Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçıntepe, dikkatleri kentsel dönüşüm ve deprem üzerine çekerek, 'Bir binayı yıkıp yenisini yapmak kentsel dönüşüm değil' dedi...


Yeterli ve sağlıklı barınma hakkının karşılanması düşüncesinden hareketle ortaya çıkan Dünya Konut Günü, tüm dünyada Ekim ayının ilk Pazartesi günü kutlanıyor. Peki, ülkemizdeki konutların durumuna bakıldığında bu günü kutlamak mı yoksa kutlayabilir hale gelmek mi gerekiyor? Konut seçerken nelere dikkat etmemiz gerektiğini biliyor muyuz? Dünya Konut Günü kapsamında açıklama yapan Yalçıntepe Group Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçıntepe, dikkatleri kentsel dönüşüm ve deprem üzerine çekti. Yalçıntepe’ye göre; kentsel dönüşüm doğru algılanıp uygulanmadığı, deprem ülkesi olduğumuz gerçeğiyle yüzleşip tedbir alınmadığı ve deprem konusunda bilinçlenilmediği sürece konutta hüsrana uğramak kaçınılmaz.


Can güvenliğimiz için kentsel dönüşüm hayati önem taşıyor!


Nüfusunun yüzde 95'i deprem tehdidi altında yaşayan Türkiye’de 18 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 67’sinin ruhsatsız ve kaçak olduğunu belirten Yalçıntepe Group Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yalçıntepe, yapılaşmanın yüzde 60’ının da 20 yaş üzeri konutlardan oluştuğunu söyledi. Konutların yüzde 45’inin oturulamaz durumda olduğunu ve depreme karşı acilen güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Mehmet Yalçıntepe, kentsel dönüşümün depremden korunmak için hayati önem taşıdığını ifade etti.



Bir binayı yıkıp yenisini yapmak kentsel dönüşüm değildir


Yalçıntepe, “Kentsel dönüşümün bir binayı yıkıp yerine tekrar bir bina yapmak olarak düşülmemesi çok önemli. Yolundan, alt yapısına, yeşil alanından sosyal donatılarına kadar her türlü ihtiyaç ve detayın düşünülmesi ve projelerde yer alması gerekiyor. Konut tercih ederken de hem yatırım değeri hem de şehrin dönüşümüne olan katkısı nedeniyle böyle niteliklere sahip projelere öncelik vermek gerekiyor.” dedi.



Deprem için bugüne kadar yapılanlar çok yetersiz!



Yapı Denetim Yasası’nın 2011 yılına kadar sadece 19 ili kapsadığını belirten Mehmet Yalçıntepe, “Türkiye’deki 81 ilin 55’i Birinci Derece Deprem Bölgesi’nde yer alıyor. Sadece bu bilgi bile alarm durumuna geçmemiz için yeterli. Depremin oluşturacağı hasarları en aza indirmek için inşaat firmaları, mühendis ve mimarlardan halkımıza kadar herkese bir rol düşüyor. Dayanıklı yapılar inşaat etmek ve halkımızı depreme karşı bilinçlendirmek gerekiyor. Ülkemizdeki ortalama bina yaşı 50. Tabi bu rakam inşaatların kalitesine ve güvenilirliğine göre değişiyor. Bu nedenle güvenilir firmalardan, mümkün olduğu kadar yeni projeleri tercih etmekte fayda var.” şeklinde konuştu. 


Deprem konusunda ciddi bir bilinçsizlik söz konusu


1999 depreminde resmi kayıtlara göre 18 bin kişinin hayatını kaybettiğini söyleyen Mehmet Yalçıntepe, “Maalesef yaşanan tüm bu acılara rağmen Türkiye’de konut alan kişilerin yaklaşık yüzde 80’i ev satın alırken veya kiralarken binanın deprem güvenliğini araştırmıyor. Oysa deprem gerçeği şakaya gelmeyecek bir konu. Bu yüzden konut satın alırken projenin ve dairenin özellikleri, dış görünüşü ve sosyal donatılarından önce depreme karşı dayanıklı olup olmadığı sorgulanmalı. Zeminin sağlamlığı ve binanın Deprem Yönetmeliği’ne uygun olması hayati önem taşıyor. 17 Ağustos depremindeki ölümlerin tamamına yakını göçükler altında gerçekleşti. 2011 yılında Japonya’da yaşanan 9 şiddetindeki depremde ise binalar sapasağlam ayakta kaldı. Sadece deprem sonrasında oluşan tsunamiden zarar gördüler. İnsanları depremin değil binaların öldürdüğünü unutmamak gerekiyor.” dedi.



Cafer Kara: Kentsel dönüşüm ile birçok kişinin hayatı kurtulabilir! (4 Ekim 2013)


Çukurova Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Cafer Kara, Dünya Konut Günü kapsamında verdiği tüyolarla doğru konut seçimine giden yolun rotasını çizdi. Kara, 'Kentsel dönüşüm ile birçok kişinin hayatı kurtulabilir' dedi...

Dünya genelinde Ekim ayının ilk Pazartesi günü Dünya Konut Günü olarak anılıyor. Bu günde akıllara gelen ilk soru ise doğru bir konut nasıl olmalı? Yüzölçümünün yüzde 92'si deprem kuşağında bulunan, 1999 Marmara depreminde 18 bin kişinin hayatını kaybettiği Türkiye’de konut seçerken öncelikle deprem güvenliğe dikkat etmek gerekiyor. İkinci adımda ise konutun yatırım değeri öne çıkıyor. Çukurova Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Cafer Kara, Dünya Konut Günü kapsamında verdiği tüyolarla doğru konut seçimine giden yolun rotasını çizdi.


Depremlerden ders çıkarmamız gerekiyor!


Deprem gerçeğini 17 Ağustos Marmara Depremi ve 2011 Van depremi ile bir kez daha hatırlamış olan Türkiye’de mevcut binalara bakıldığında durumun pek de iç açıcı olmadığını belirten Çukurova Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Cafer Kara, “Ülkemizdeki konutların yüzde 45’i oturulamaz durumda, 6,5 milyon konutun acilen yenilenmesi gerekiyor. Tüm bu rakamlara rağmen Türkiye’deki her 100 kişiden 70’i depreme hazırlıksız. Depremi ciddiye almamız ve konut seçerken estetik değerlerden çok statik değerleri sorgulamamız gerekiyor. Bir binanın ortalama bina ömrünün 50 yıl olduğunu düşünürsek yeni binaları tercih etmek her açıdan daha avantajlı.” dedi.


Kentsel dönüşüm ile birçok kişinin hayatı kurtulabilir!


İstanbul’da bulunan yaklaşık 2 milyon konutun ciddi bir bölümünün risk altında olduğuna dikkat çeken Cafer Kara, “Sadece İstanbul’da acilen dönüştürülmesi gereken 300 bine yakın konut var. Bu nedenle kentsel dönüşüm ülkemiz için olmazsa olmaz. Ancak kentsel dönüşüm, dar kapsamlı ve parselinde bina bazında dönüşüm olarak algılanmamalı. Ayrıca devlet ve yerel yönetimler daha etkili ve yönlendirici rol oynamalı.” diye konuştu.


Konutta iyi bir yatırım değeri için merkezi lokasyon şart!


Kara, “Gayrimenkul, Türkiye’de her zaman için en önemli yatırım aracı oldu ve öyle olmaya da devam edecek. Bu nedenle gerek satıp kiralayacağınız gerek oturacağınız daireyi seçerken yatırım değerini iyi hesaplamak gerekiyor. Burada dikkat edilmesi gereken öncelikli nokta ise projenin lokasyonu… Bir proje eğer değerli bir lokasyonda konumlanıyor ve bu lokasyondaki hedef kitlesine uygun özelliklerde, fiyatta ve ödeme koşullarındaysa ve aidatları da yine hedeflenen kitleye uygun aralıklarda ise o zaman bu proje mutlaka değer kazanacak demektir. Yüksek prim potansiyeli, uygun ödeme planı ve zengin sosyal donatılar konut seçerken göz ardı edilmemesi gereken diğer başlıklar. Tabi tüm bu özelliklerin doğru kurgulanmış olması gerekiyor. Projeyi hayata geçiren firmanın güvenilir olması, daha önceki projelerinde sağladığı avantajlar ve prim potansiyeli de doğru konut için önemli bir gösterge.” şeklinde konuştu.


Önerilen Bağlantılar : TOKİ Aksaray kura