Erden Timur, Timur Holding ve Timur Gayrimenkul Geliştirme Yapı ve Yatırım A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve NEF marka kurucusudur. Foldhome konseptinin yaratıcısıdır. Hukuk formasyonu almıştır.
Erden Timur
Erden Timur kimdir?
1982’de Mersin’de doğdu. İlkokulu Toros Koleji’nde okuduktan sonra, ortaokul ve liseyi Tarsus Amerikan Koleji’nde tamamladı. Marmara Üniversitesi’nde aldığı hukuk eğitimi sonrasında kısa bir süre London School of Economics’de ekonomi eğitimi almış ve Timur Gayrimenkul Geliştirme Yapı ve Yatırım A.Ş. bünyesinde kariyerine başlamıştır.
Erden Timur’un Foldhome konseptinin özellikleri nelerdir?
Türkiye’de ve dünyada bir ilk olan, gayrimenkul sektöründe devrim yaratacak FOLDHOME konseptinin yaratıcısıdır. Erden Timur’un yarattığı ve yönettiği yeni projelerin çatı markası olan NEF, Foldhome ve Foldoffice‘i de içinde barındıran projeler bütününü oluşturmaktadır.
Erden Timur hangi ödüllerin sahibi olmuştur?
2010 yılında MESİAD (Mersin Sanayicileri ve İşadamları Derneği) tarafından “Yılın Girişimcisi” ödülüne layık görülmüştür. 2011 yılında Fortune Dergisi tarafından “Türkiye İş Dünyasının Yıldızları: 40 Yaş Altı 40″ araştırmasında Erden Timur 6. sırada yer almıştır. 2011 yılı içerisinde 17-18 Mayıs 2011 tarihlerinde düzenlenen Gayrimenkul Zirvesi’ne, 13 Haziran 2011 tarihinde Gülümse İstanbul Platformu tarafından Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen “Girişimcilikte Fark Yaratanlar Konferansı’na, Tarsus Amerikan Koleji Kariyer Günleri’ne ve Okan Üniversitesi “İnşaat sektörü ve yeni iş alanlarını tanıma” derslerine, konuşmacı olarak davet edilmiştir.
Markalaştırdığı Nef, 2011 yılında dünyanın en önemli tasarım fuarlarından %100 Design London’a katılan dünyadaki ilk gayrimenkul firması olmuştur. Yurtiçi ve dışından birçok katılımcı ve basının yoğun ilgisini çeken Nef, aralarında Wired’ın da bulunduğu dünyaca ünlü birçok dergi ve gazetelerde haber olarak yerini almıştır.
Erden Timur, NEF ve yönettiği diğer markalarıyla kendi içinde birçok farklı konseptte, Türkiye’nin dört farklı köşesinde ve diğer ülkelerde farklı hedef kitlelere hitap eden projelerini sürdürmektedir.
Erden Timur hangi konularda haber oldu?
Erden Timur: Projelerimizde tasarıma odaklanıyoruz! (Emlakkulisi.com, Nisan 2013)
Haliç'te hayata geçirdikleri Nef 02 projesiyle adından söz ettiren Timur Gayrimenkul Yönetim Kurulu Üyesi Erden Timur, projelerde tasarıma odaklandıklarını söyledi...
Nef serisiyle projeler geliştiren Timur Gayrimenkul Yönetim Kurulu Üyesi Erden Timur, öncelikle hedef kitlenin beklentilerini belirlediklerini, daha sonra projelerde tasarıma odaklandıklarını söyledi. Sektöre yeni bir soluk kazandırmak istediklerimi belirten Timur, satıştan pazarlamaya kadar tüm zinciri yeniden tasarladıklarını belirtti.
Kağıthane’yi geleceğe taşıyan yatırımda Nef imzası! (Emlakkulisi.com, Nisan 2013)
Kağıthane Telsiz Mahallesi’nde Kağıthane Belediyesi ve NEF işbirliğinde gerçekleşen kültürel tesis, kapalı pazar ve aile sağlık merkezi 13 Nisan 2013’te Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun da katıldığı törenle hizmete girdi...
Kağıthane’nin Telsiz Mahallesi’nde 400 kişilik çok amaçlı salon, kapalı pazar yeri, aile sağlık merkezi, muhtarlık ve seçim kurulu alanları ile 200 araçlık otoparktan oluşan Kağıthane Kültürel Tesisi, 13 Nisan 2013’de Sağlık Bakanı Sayın Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun da katıldığı görkemli bir törenle hizmete girdi. Bakan Müezzinoğlu;
Kağıthane’nin yeni yatırımlarla İstanbul’da farklı noktaya geldiğini ve markalaştığını söyledi. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, tesisin Dünya Mimarlık Festivali’nde finale kalan NEF 163 binasında hayata geçtiğine dikkat çekerek NEF Yönetim Kurulu Üyesi Erden Timur’a teşekkür etti.
10 Ayrı Fonksiyonu Barındırıyor
Toplam 56 milyon 145 bin lira yatırım değerine sahip olan ve ilçenin geleceğine yapılan en önemli yatırımlardan biri olarak gösterilen tesis, aralarında 6 boyutlu sinemanın da bulunduğu 10 ayrı fonksiyonu bünyesinde barındırıyor.
Timur Gayrimenkul iştiraki NEF’in Dünya Mimarlık Festivalinde finale kalan projesi NEF 163 projesinin alt katlarında hizmete giren 15 bin 400 metrekarelik inşaat alanına sahip kültürel tesis; Kağıthane Belediyesi ile NEF’in işbirliğinde hayata geçti. NEF Yönetim Kurulu Üyesi Erden Timur’un da iştirak ettiği tesisin açılış törenine ayrıca Kağıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç, Milletvekilleri, Kağıthane Kaymakamı, İstanbul İl Sağlık Müdürü, İlçe Emniyet Müdürü, Ak Parti İlçe başkanları ile sivil toplum örgütlerinin yöneticileri katıldı.
Programı nedeniyle törene katılamayan Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın telgrafının okunması ile başlayan törende konuşan Kağıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç, tesis bünyesinde hizmete girecek aile sağlık merkezinde çalışacak 5 hekim için başvuruların alındığını belirterek, ilçenin geleceğini yükselten tesisin hayırlı olmasını diledi.
NEF’e özel teşekkür
Kaymakam Ahmet Akın Varıcıer de marka değeri yükselen ilçenin her geçen gün yeni yatırımları çekmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirirken, kültürel tesisin yüklenici firması NEF’e de hem bu tesis hem de Milli Eğitim konusunda ilçeye verdiği desteklerden dolayı teşekkürlerini sundu.
Törenin sonunda NEF Yönetim Kurulu Üyesi Erden Timur programa katılan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile Kağıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç ve ekibine tesisi gezdirerek bilgiler verdi. Törenin en renkli anları ise Bakan Müezzinoğlu ve beraberindeki ekibin 6 boyutlu sinema salonunu deneyimlemesi sırasında yaşandı.
Erden Timur: Ev değil yaşam tarzı satıyoruz! (Yeni Şafak, Mayıs 2012)
Genç işadamı Erden Timur, Nef markası adı altında yaptığı evlerle alışılmışın dışında ama bir o kadar da kullanışlı bir 'yaşam tarzı' sunuyor.
Erden Timur Türkiye'nin genç patronlarından birisi. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Erden Timur babası sağlığı nedeniyle zorlanmaya başlayınca işleri devralmak zorunda kalır.
Bunun geçici bir süre olacağını düşünmüş olsa da kendini Timur Gayrimenkul'un fiili patronu olarak buluverir. Fiili diyorum çünkü babası halen yönetim kurulu başkanı. Henüz 29 yaşında ama ürettiği projeler ile dünyanın yakından takip ettiği birisi...
Dünyada patentinin sadece Nef İnşaat'ta olduğu 'Fold-Home'un yani katlanabilir evlerin fikir babası. Alışık olmadığımız bir konseptte olan bu evler farklı ama bir o kadar da kullanışlı bir yaşam tarzını size sunuyor. Mekan verimliliğine odaklanarak geliştirilen bu evlerde, diyelim ki 1+1 ev satın aldınız ama 24 odanız oluyor. Nasıl oluyor derseniz, buyrun söyleşiye...
Hukuk fakültesini bitirip, 22 yaşında gayrimenkul sektörüne girip patronluk koltuğuna oturmuşsunuz. Nasıl oldu?
Hukuk fakültesinden mezun olup, avukatlık diplomamı aldım. Aslında amacım sosyal işler yapmaktı, o yüzden hukuk okudum. Zaten o zaman bu işler yoktu kafamda. London School of Economics'de ekonomi eğitimi alıyordum, fakat babam kalp rahatsızlığı geçirince üçüncü ayda Mersin'e döndüm. Zaten inşaat sektörüne girmem de tesadüfi oldu. Çünkü babam 1977'den beri arazi geliştirme üzerine çalışıyordu. Hukuku bitirmiştim ama ben girişim sermayesi kurmak istiyordum; iş geliştirme alanında çalışmak istiyordum. Başta altı ay Mersin'deki projenin vizyon kısmıyla ilgileneyim dedim. Benim için geçici olduğunu sanıyordum ama olmadı.
Zor olmadı mı farklı bir sektöre girmek?
İnşaat sektörüne girmeden önce altı tane ülke gezdim. New York, Londra, Milano, Amsterdam, Paris ve Şanghay'ı ziyaret edip konutlarda tasarım konusunda ne gibi değişiklikler yapılabileceğini araştırdım. Dünyada bu işin bir markası olmadığını gördüm. Tüm dünyada konut anlayışını değiştirecek Fold-Home konseptini, memleketim Mersin'de iki konut projesinde denedim.
BİR EV ALIYORSUNUZ 24 ODANIZ OLUYOR
"Fold Home" yani katlanabilir ev projesi nedir?
Nef, nadiren kullanılan misafir yatak odası, sinema odası, davet odası gibi alanları fold-home (katlanır ev) konseptiyle evin dışına çıkarıyor. Temel bir eve, dönemsel kullanılan unsurları katlanmış olarak ekliyorsunuz. Sadece misafir gelince kullanılan misafir yatak odasını ısıtıyor, soğutuyor, temizliyorsunuz. Boşu boşuna gider oluşuyor. Fold-home bu misafir odasını evinizin dışında projenin içinde sunuyor. Gerekli olduğunda bir bedel karşılığında kullanıyorsunuz. Binanızın en üst ve en alt katında katlanabilir ev odaları var. Sinema, Playstation, sanat, müzik, misafir, fitness odaları... Bu 24 odayı uluslararası tasarımcılar yapıyor. Bu projeye başlamadan önce kamuoyu yoklaması yaptık ve şöyle sorduk: 'Sizin kocaman bir eviniz olsaydı içinde ne olsun isterdiniz?' Cevap olarak sinema salonu, oyun odası, basketbol alanı, yüzme havuzu yanıtlarını aldık. Ona göre tasarladık herşeyi... Bizim katlanabilir evlerimizde, kocaman bir evin tüm olanaklarına sahip oluyorsunuz. Diyelim ki 1+1 ev satın aldınız ama 24 odanız oluyor. Misafirleriniz gelecek; hemen o 24 odadan misafir odasını rezerve ediyorsunuz. Ve misafirlerinizi orada ağırlıyorsunuz. Ya da müzik odasını rezerve ediyor, çocuğunuzun piyano derslerini burada almasını sağlıyorsunuz. Kişiye özel kullanılıyor tüm bu odalar. Odaları kullandığınızda para ödüyorsunuz sadece.
Oda kiralamak daha mu uyguna geliyor? Nasıl ücretlendirme yapıyorsunuz?
Evin içindeki odanın gideri neyse, oda kiralarken de aynı parayı ödüyorsun. Mesela sinemayı kullanmak 3 saat 10 TL. Toplanan paralar bu odaların bakımı için kullanılıyor; artanı da aidata ekleniyor. Dolayısıyla aidat masrafları da azalıyor. Sosyal tesisler işlemiyor bence; çünkü toplu kullanmak ve toplu ödemek zorundasınız. Ahlaki olan da budur zaten. Burada ise kullanmadığınız hiçbir şey için bir para ödemiyorsunuz.
FAZLA TALEP MEMNUNİYETSİZLİK OLUŞTURUYOR
Kiralanan odalarda ev hizmeti veriyor musunuz?
Misafir odaları için nevresim takımından banyoda kullanılan havlulara kadar hizmet veriyoruz ama diğer fasilitelere karışmıyoruz. Çünkü talep arzı doğurur, çok fazla talep de memnuniyetsizliğe sebep olabilir. Ben size su verirsem, sonra çay istersiniz. Sonra çay demli dersiniz. Bu hizmet teknik olarak mümkün değil. Sonuçta evinizin odası burası, evinizde herhangi bir görevliden bunları isteyemezsiniz.
Bu tarz evler bizim kültürümüzde çok yerleşik değildir, pek sıcak bakılmaz bu konseptlere... Size gelen müşteriyi nasıl ikna ediyorsunuz?
Bence dünyadaki herşeyden maksimum yararlanma arzusu doğru birşey değil. Sinema izlemek isteriz ama evimizde bir sinema odası olsa ve çok nadir kullanılsa hoş mu olur? Bence israf olur. Düşünsenize 3 odalı evinize çok nadir yatılı misafir geliyor. Siz o bir odanın normal süreçte temizlik masrafını, doğalgaz ve elektirik giderlerini ödemek zorunda kalıyorsunuz! Bu yerden bakınca aslında ikna etmeye gerek kalmıyor. Malesef insanımız bu güne kadar onlara ne sunulmuşsa, onlara razı gelmişler.
SUNUM YAPMAYA GİDİP EV SATIYORUZ
Müşteri portföyünüz nasıl? Kimler sizden ev alıyor?
En uzun projemizi Nef 163'ü 3 ay 10 günde sattık, son projemiz ise daha reklamını yapmadan 18 günde bitti. Ağızdan ağıza yayıldı. Daha önceden bizden ev satın alanlar, aslında yeni müşteriler için referans oluyor. Bankalara sunum yapmaya gittiğimizde istatiklerle konuşuyoruz. Hatta evlerin büyük bir kısmını bu sunum sonrasında bankada çalışanlara satıyoruz denebilir. Bu yüzden bankacıların da kafasına yattığı için konut kredisinde de sıkıntı çıkarmıyorlar.
Yani reklama ihtiyacımız yok mu diyorsunuz?
Hiç 'Bu ev çok güzel, satın almalısınız' demiyoruz. Yatırım hayallerle konuşulmaz, müşteriyi analitik hesaplarla ikna etmeniz gerekir. Dolasıyla yaptığımız işler müşterinin kafasına zaten yatıyor, reklam için artı bir çaba sarfetmiyoruz.
NEF'İN TASARIM ANLAYIŞI İHTİYAÇTIR
Evlerde aynı zamanda tasarım da ön planda. Size göre tasarım bir gereklilik mi?
Bana soracak olursanız başka cevap veririm ama genel algı farklı... En çok para harcadığımız, en çok vakit
geçirdiğimiz, en uzun süre kullandığımız ürün evimiz. 1-2 sene sonra satmak istemeyiz. Dolayısıyla evinizin konforlu olması, huzurlu ve mutlu olmanızla doğru orantılı. Çay bardağınızı ya da üstünüzde giydiğiniz kıyafetin tasarımına kalitesine ne kadar dikkat ediyorsanız, evinizde kalite aramanız da çok absürd değil. Zaten tasarımı ihtiyacı karşılayacak ve eşyanın kullanım ömrünü uzatacak kadar evin içine sokuyoruz. Birilerine hava atın diye değil! Herşey ihtiyaçlarınızla alakalı...
Tasarım artı bir maliyet getirmiyor mu?
Çok şükür yüzde 30 kar ediyoruz. Daha ne olsun! Nef'in mantığı şu; sizin ihtiyacınız olan bir şeyi üretmesi gerekiyor. Farkında olmadığınız ama ihtiyacınız olan bir şeyi ortaya çıkarması lazım. Tasarım derken biz bunu kastediyoruz. Biz en iyi kalitedeki ürünleri makul fiyata, uzun süre kullanabilecekleri şekilde müşterilerimize sunuyoruz.
AHLAKLI ÇALIŞMAK TEMEL PRENSİBİM
Çalışanlarınızı nasıl motive edersiniz? Kafanızda bir ideal çalışan profili var mı?
İlk önce kalben şirkete ortak olmasını beklerim. Yani kendinden bir parça gibi hissetmesini... Ahlaklı çalışmak temel zorunluluktur. Adil ve düsürt çalışmak iş refahını artırıyor. Nef çalışanının patronuna sevimli gözükme arzusu yoktur. Fikirler uyuşmayabilir, herkes işini iyi yapsın yeter. Dedikoduya sıfır tolerans! Şikayetçiysen ve mutlu değilsen çalışma derim olur biter.
Çalışanlarınız sizden memnun mudur?
İçeriye girdiğinizde ortamdaki pozitif enerjiyi hissettiyseniz, bu sorunun cevabını da almış olursunuz. Çünkü çalışanların enerjisi ortama yansır. Herkesi mutlu etmeye çalışıyorum.
10 yıl içinde neler yapmayı planlıyorsunuz?
Türkiye'de konut projelerine devam edeceğiz. Ayrıca Amerika'da Dallas'ın çok merkezi yerinde 85 bin metrekarelik eski bir bina aldık. Burayı katlanır evler yapacağız. Büyük bir Amerikan fon şirketi ciddi bir destek verecek. Proje onlara çok ilginç geldi çünkü dünyanın hiçbir yerinde olmayan birşey. Patenti de bizde. New York'ta Brooklyn'de bir arsa satın aldık. Tasarımın merkezi sayılan yerde, insanların baktıkça 'vay be' diyecekleri bir bina yapmak istiyorum.
Nef'in açılımı 'nefes'ten geliyor
Nef'in beyin takımı nasıl çalışıyor?
Konseptlerin fikir babası ben olsam da, yaptığımız iş hepimize ait. Bireysel çalışma yoktur. Olsa olsa bireysel çaba vardır. Burada çalışan herkes bu çabayı gösteriyor. Kendi işiymiş gibi titizleniyor.
Prensipli misinizdir?
İş yerinde benim kişisel kültürümün etkin olmasını istemiyorum. Olmaya çalıştığımız şey değil, kendimizi marka yapabilmenin derdine düştük. Nef'in en temel prensibi toplum için bişeyler yapabilmektir.
Nef'in açılımı var mı? Ne anlama geliyor?
Nef, nefes kelimesinden geliyor. Hayatta ilk aldığımız ve son vereceğimiz şey... Ama bu bir pazarlama stratejisi değil. Dediğim gibi sosyal sorumluluk adına yapacağımız işlerin de bir felsefesi diyebiliriz.
Erden Timur nasıl bir patrondur?
Figen Batur, Londra Tasarım Haftası'nda karşılaştığı Erden Timur ve eşi hakkındaki izlenimlerini 1 Ekim 2011 tarihli Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde yazdı. İşte o yazı;
İlk kez katıldığı fuarın gözdesi genç patron: ERDEN TİMUR
Londra gezisi çağrısı aldığımda, kabul etmemin en büyük sebebi çok merak ettiğim Tasarım Haftası’na katılmaktı. Fakat benim için gezinin en büyük artısı Nef’in 29 yaşındaki patronu Erden Timur’u tanımak oldu. Timur ilk kez katıldığı fuarda herkesi kendine hayran bırakarak, göğsümüzü kabarttı.
Yazıldı çizildi, okumuşsunuzdur. Bir avuç gazete yazarı ‘Bir Nefeste Londra’ gezisi kapsamında Londra’ya gittik. Bir nefeste miydi bilemem ama 48 saatlik gezinin nefes nefese geçtiği kesin. Daveti aldığımda ne davet edeni tanıyordum ne de davet nedenini biliyordum. Londra Tasarım Haftası lafı yetmişti de artmıştı yorucu geçeceğini adım gibi bildiğim geziye bir an bile düşünmeden “katılırım” dememe.
Londra’nın şu aralar Olimpiyat telaşına düştüğünü, hummalı yenileme çalışmalarından ötürü yollarının delik deşik, trafiğinin felç olduğunu bilmez değildim. Temmuz ayında çektiğimiz çileyi henüz unutmamıştım ama Londra Tasarım haftası gibi çok duyup hiç görmediğim bir etkinliği de kaçıramazdım.
“İyi ki heves kuşum durmadan dönüyor”, dedim gezi bitimi eve dönerken. İyi ki yolculuk öncesi pasaport telaşının yorgunluğu galebe çalmadı. İyi ki geziye katıldım.
Londra Tasarım Haftası’nı bir kalem geçiniz dee... Erden Timur’u tanıdım. İki saatlik bir uykuyla sersem sepelek uçağa yetiştiğimde, aklımda uyumak dışında bir şey yoktu ne yalan. Koltuğuma oturayım ve oturur oturur oturmaz da derin bir uykuya dalayım isteği... Öyle de yaptım.
O yüzden de ne bizimle yolculuk etmekte olan, uzun süredir görmediğim bir güzellikteki genç kadını ne de onun alçakgönüllü, handiyse utangaç kocasını fark ettim ilk bakışta. İnişte, otobüsün gelmesini beklerken Berna Naipoğlu tanıştırdı genç çifti: Emine ve Erden Timur. Nef’in genç patronuyla eşi.
Tamam başarılı bir sürü genç insan var tanıdığım ama karşımda duran fazlasıyla genç gözüktü gözüme. Belki de Emir Yargıcı gibi şanslı bir yıldız altında doğmuşlardandır diye, çaktırmadan Fem’e (Güçlütürk) yaşını sordum. Yirmi dokuz, dedi. Yirmi beş bile vermezdim ama yirmi dokuz da geldiği konum için inanılmaz. O gün öğle yemeğinden sonra W Hotel’in konferans salonunda kendisini dinlerken şaşkınlığım ona katlandı desem, yeri. Olsa olsa baba işini başarıyla sürdüren bir gençtir, diye düşündüğüm Erden, baba işini sürdürmekle kalmayıp genişleten, sıradanla yetinmeyip gözünü en iyiye diken, hayallerine dikenli tel çekmeyen, Lord Norman Forster gibi dünyanın en iyi mimarlarını etkileyip ortak iş yapmaya ikna edecek projeler geliştiren ve çıtasını dünyanın en iyisi olma hedefine yükseltmiş biriymiş meğer.
KLASİK PATRONLARI UNUTUN
Patron denilince akla gelen ne varsa, lacivert elbiseden tutun da ses tonuna, o tona sinen kibire, gizlenmesi mümkün olmayan böbüre, elde olmadan atılan yukarıdan bakışlara... Hepsini fırlatın atın: Erden onlardan değil. Bana sorarsanız patron bile değil zaten.
O Tarsus Amerikan Koleji’nden tanıdığı yakın dostlarını bir hayal çevresinde toplamayı başarmış, ekip ruhunun ne demek olduğunu kavramış, gönülden arzu edilene sonunda ulaşılacağına inanmış, hep bir numaralarla çalışmak isteyen, hevesli, çalışkan, bilgili, büyük düşünen ve işini para kazanmak için değil insanları mutlu etmek için yapan biri.
Bu yazdıklarımı okuyunca kızaracaklardan... Keşke benden değil de işimden söz etseydi, diye hayıflanacaklardan...
Norman Forster’ın genç ortaklarından birinin de katıldığı konuşmanın bitiminde, Nef’in İstanbul’da halen inşaatı sürmekte olan projelerini dinledikten, önümüzdeki günlerde yapacaklarını öğrendikten sonra ağzım bir karış açık karşımda duran ve “Ben aslında iyi konuşamam” diye özür dileyen genç adama bakıyor ve keşke kendisinden yüz tane daha olsaydı, Türkiye bu gün olduğundan daha da iyi bir yerde olurdu, diye düşünüyorum. Ertesi sabah ilk işimiz Earl Court’taki ‘Yüzde 100 Design’ sergisine gitmek... 17 yıldır yapılmakta olan Tasarım Haftası’na ilk kez davet edilen inşaat firmasıymış Nef. Yanlış anlaşılmasın, ilk kez Türkiye’den davet edilen değil, dünyadan da ilk kez davet edilen firma... Sergi o gün katılımcılarla basına açık sadece. Ertesi gün ziyaretçilere açılacak ve muhtemelen
dolup dolup taşacak. O yüzden şanslıyız. Londra’daki fuara ilk gelişim ama bu tür sergileri bilirim. (...)