Sultan II. Mahmut'un kızı Atiye Sultan evlendiği için “Damad” diye anılan Fethi Ahmet Paşa’ya ait yalıdır. Üsküdar Kuzguncuk’tadır. Pembe Yalı olarak da bilinir.
Fethi Ahmet Paşa Yalısı nerededir?
İstanbul Üsküdar ilçesi, Kuzguncuk Paşa Limanı Caddesi’nde bulunan bu yalının ne zaman yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamakla beraber XIX. yüzyılda Fethi Ahmet Paşa’nın mülkiyetinde olduğu bilinmektedir.
Kuzguncuk’ta göreceğiniz en muhteşem bina Fethi Ahmet Paşa Yalısı ya da diğer adıyla Pembe Yalı XVIII. yüzyılda geleneksel mimari üslupta yapılmış. Fethi Ahmet Paşa, Sultan Abdülmecid’in ablası Atiye Sultan’la evliymiş. Sarayların dekorasyonundan sorumluymuş. Fethi Ahmet Paşa, 1846 yılında Aya İrini’de İstanbul’un ilk askeri müzesini kurmakla görevlendirilmiş. 1911 ve 1948 senelerinde İstanbul’u ziyaret eden İsviçreli mimar Le Corbusier yalıya hayran kalmış. Besteci Franz Lizst burada misafir edilmiş. Yalının sadece selamlık kısmı bugüne ulaşabilmiş. Harem bölümü 1927 senesinde çıkan yangında kül olmuş. Yalının arka tarafındaki koru da aynı adı taşıyor; Fethi Paşa Korusu olarak halka açık ve içinde belediyenin güzel manzaralı bir işletmesi de var
Fethi Ahmet Paşa Yalısı’nın önceki sahipleri kimlerdi?
Fethi Ahmet Paşa’nın yalıyı İsmet Bey isimli bir kişiden satın aldığı da bilinmektedir. İsmet Bey’in kim olduğu konusunda kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır. Bununla beraber, Salah Birsel “Sergüzest-i Nono Bey ve Elmas Boğaziçi” isimli eserinde bu yalıyı Ahmet Fethi Paşa’nın Mihrimah Sultan’ın torunlarından birinin kocası olan ismini belirtmediği bir şeyhülislamdan aldığını yazmıştır. Buna dayanılarak yalının XVIII. yüzyılın sonlarında yapıldığı sanılmaktadır.
Fethi Ahmet Paşa Yalısı’nın mimari özellikleri nelerdir?
Ahmet Fethi Paşa Yalısı mimari yönden incelendiğinde harem ve selamlık olmak üzere iki ayrı bölümden meydana geldiği görülür. Yalı taş temeller üzerine yer yer tuğlaların da kullanıldığı ahşap bir mimariye sahiptir. Ahmet Fethi Paşa yalının orijinalliğini bozmadan onarmıştır. Yalının cephe görünümü ve planı tipik bir Osmanlı sivil mimarisini yansıtmaktadır. İki katlı, on altı odalı ve çok büyük iki salondan meydana gelen yalının üst katı Beylerbeyi’ndeki Hasip Paşa Yalısında olduğu gibi hiçbir sütuna dayanmadan duvarlar üzerine oturtulmuştur. Üst kattaki iki uç ve ortadaki dörder büyük eli böğründe ile dışarıya taşırılmış ve böylece hareketli bir cephe görünümü sağlanmıştır.
Yalıda karnıyarık plan tipi uygulanmıştır. Buradaki salonların uçları denize ve koruya doğru yönelmemiş, sofalar kıyıya paralel yerleştirilmiştir. Biri büyük, diğeri küçük iki sofa uzunlamasına uç uca yerleştirilmiştir. Her ikisinin de deniz ve kara tarafına değişik büyüklükte odalar yerleştirilmiştir. Büyük sofanın Kuzguncuk İskelesine yönelik dar yüzüne merpen oturtulmuştur. Bu yalıdaki en büyük özellik sofalarda içe dönük bir sistemin uygulanmış oluşudur. Bunun da nedeni kalabalık olan ailenin bir arada oturabilmelerini sağlamaktır. Bunda, Fethi Paşa’nın Avrupai düşüncede sosyal yaşamının da ileri düzeyde olmasının büyük payı vardır. Yalının bahçesi selsebillerle süslenmiş olup, iki kademelidir. Yalının havuzu Roma’daki Barberini Sarayı’ndaki havuzun bir benzeri olduğu söylenmektedir. Yalının bahçesinde bulunan Arif Hikmet Bey’in babası İsmet İbrahim’e hayrat olarak yaptırdığı mermer çeşmeye ait bir kitabe bulunmaktadır. Bu çeşme kitabesi yalının karşısında yamaç duvarından buraya getirilmiştir. Yalının Üsküdar tarafındaki harem dairesi ile uşak odaları 1922 veya 1923 yılında yanmıştır. Günümüze gelen bölüm yangından zarar görmemiş, 1927–1928 yıllarında onarılmıştır. Paşa’nın ölümünden sonra damadı İngiliz Sait Paşa’nın torunu olan avukat ve eski Demokrat Parti milletvekili Şevket Mocan’ın mülkiyetine geçmiştir. Şevket Mocan yalıyı pembe renge boyatmıştır. Şevket Mocan’ın ölümünden sonra yalının kuzey bölümü ikinci eşinden olan kızı Rüya Mocan’a, güney bölümü de ilk eşinden olan kızı Ayşe Şemsa’ya kalmıştır. Yalı 1990 yılında İsmail Yalçın isimli bir kişiye satılmış ve 1973 yılında Y. Mimar Sinan Genim tarafından restorasyonu yapılan yalı iyi bir durumda günümüze kadar gelebilmiştir. Yalının arkasındaki çam, çınar ve köknar ağaçlarının çoğunluğunu oluşturduğu koru belediye tarafından kamulaştırılmıştır.
Ahmet Fethi Paşa kimdir?
Fethi Ahmet veya Ahmet Fethi Paşa (d. 1801- ö. 1858) (Rodoslu Hafız Ahmet Ağa'nın oğlu olduğu için Rodosizade, Sultan II. Mahmut'un kızı Atiye Sultan evlendiği için de “Damad” olarak ta anılır), 19. yüzyılda yaşamış Osmanlı asker ve devlet adamıdır. 1858 yılında ölmüştür.
1830’da Ferik (tümgeneral), 1833’te Viyana Büyükelçisi ve bir müddet sonra müşir (mareşal) oldu. Valilik ve Paris elçiliği yaptı. Ticaret Nâzırı, Meclisi Vâlâ Reisi, Harbiye Nazırı ve Tophane Müşiri oldu. 56 yaşında iken ölünce Divanyolu’nda II. Mahmut Türbesi bahçesine gömüldü.
Bütün bu çeşitli ve önemli görevleri içinde en çok Tophane Müşirliği üzerinde durulur. Bu görevi sırasında padişahın isteği üzerine Eski Eserler Koleksiyonunu (Mecma-ı Âsâr-ı Atika Aya İrini'de toplayarak Türk müzeciliğine katkıda bulunmuştur. Ayrıca Beykoz cam fabrikasının yönetimini de üstlenerek, Çeşm-i bülbül üretiminin yaygınlaştırılmasını sağlamıştır.
Kuzguncuk'taki Ahmet Fethi Paşa Yalısı, Üsküdar'daki Fethi Paşa Korusu, Karacaahmet'teki Rodoslu Ahmet Fethi Paşa Camii İstanbul'da onun adıyla anılan mekanlardır.
Sultan II. Mahmut Türbesi Haziresi'ne defnedilen ikinci kişidir. Mezarı türbenin hemen doğusunda, hazirenin barı giriş kapısının da hemen batısına düşmektedir. 40 metre uzunluğunda kitabesi vardır ve mezarı madeni şebeke ile çevrelenmiştir.
Oğlu Damat Mahmud Celaleddin Paşa padişah Abdülaziz'in tahttan indirilmesiyle sonuçlanan 30 Mayıs 1876 darbesine katılmış, 1881 yılında II. Abdülhamit'in emriyle kurulan Yıldız mahkemesi'nde Abdülaziz'i öldürmekten suçlu bulunarak Taif'e gönderilerek 1884 yılında muhafızlar tarafından öldürülmüştür.
Fethi Ahmet Paşa Yalısı’nın bina özellikleri nelerdir? İçinde neler vardır?
Bu muhteşem ahşap yapı Üsküdar ile Kuzguncuk arasında ve Paşalimanı mevkiinin biraz ilerisindedir. Küçük Yalı denilen harem kısmı, 1925 yıllarında yanmış bulunmaktadır. Büyük Yalı denilen selâmlık kısmı elan durmakta olup bakımlıdır. Harem dairesi ile selâmlık dairesi arasındaki havuzlu harem bahçesi bugün de mevcuttur. Kuzguncuk tarafındaki yüksek bacalı mutfak kısmı ile Üsküdar tarafındaki, beş odalı uşaklar dairesi yok olmuştur. Eskiden harem dairesinden, yalıların arkasından Arapzâde semtine kadar uzanan, büyük koruya ahşap, kapalı bir köprü ile geçiliyordu. Bu köprü bugün yoktur. Cadde tarafında ve harem dairesini selâmlık kısmına bağlayan ahşap ve pencereli, üstü örtülü geçit de bugün mevcut değildir. Harem bahçesinde ve geçit ile havuz arasındaki ahşap, nefis küçük Dinlenme Köşkü'nden de eser kalmamıştır. İki katlı olan yalıda 16 oda ve iki büyük sofa bulunmaktadır. Binanın denizden görülen cephesi iki başlarda ve ortada üst katları çıkıntılar yapmaktadır. Bu çıkıntılar konsollar üzerine oturtulmuştur. Yalının hangi tarihte yaptırıldığı belli değildir. Fethi Paşa'dan evvelki sahibinin İsmet Bey olduğu sanılmaktadır. 1815 tarihinde tanzim edilen Bostancıbaşı Defteri'nde yalının yerinde İsmet Beyzâde rif Molla'nın yalısının bulunduğu belirtilmiştir. Arif Molla diye anılan zat, Şeyhülislâm Arif Hikmet Beyefendi'dir. Ahmet Fethi Paşa Yalısı'nın Üsküdar tarafında Tepedelenli Ali Paşa kızının yalısı vardı. Bu yalı ile kendi yalısı arasında Sultan Aziz'in beşinci kadınına ait bir yalı bulunuyordu. Bu yalı "bir kat üzerine kurulmuş enli saçaklı, kırmızı aşı boyalı kısmen leb-i deryada kısmen rıhtımda bir yapı idi. Bu kısım üç sofa ve üç odadan ibaretti. Tavanlar yüksekti. Selâmlık odasında altı camlı tek pencere vardı. Daha evvelleri bu yalının Kuzguncuk tarafında deniz üstünde selsebilli bir odası mevcutmuş. Odanın duvarları beyaz üstüne koyu mavi çinilerle kapatılmış ve ortasında fıskiyeli bir havuz bulunuyormuş. Yalının bu odasıyla beraber olan bölümü Damat Mahmud Celâleddin Paşa tarafı ndan satın alınarak yerine Paşa'nın annesi Şemsinur Hanım için yeni bir sahilhane inşa ettirmiş." Pembe Yalı diye de anılan bu güzel yapıyı, 1959-60 yıllarında, Fethi Paşa'nın torunlarından Şevket Mocan, aslına uygun olarak restore ettirmiştir. Şevket Mocan'ın kabri, Üsküdar'da Karacaahmet'te 8. Ada'da ve Ahmet Fethi Paşa aile sofasının yanındadır. Şâhidesi yoktur. Onun vefatından sonra yalı, kızlarının tasarrufuna geçmiştir. Ahmet Fethi Paşa'nın Mahmut Celâlettin Paşa, Güzide Hanım ve Yegâne Hanım adlı üç çocuğu olmuştur. Güzide Hanım, İngiltere'de tahsil gördüğü için İngiliz lâkabıyla bilinen Mabeyn Müşiri, Eğinli Sait Paşa'nın eşi idi. Sait Paşa, 1313 (1895) tarihinde vefat etmiştir. Kabri, İstanbul'da, Sultan II. Mahmut Türbesi hazîresindedir. O sırada, yalının bir bölümünde Güzide Hanım ve diğer bölümünde ise Yegâne Hanım oturmakta idi. Sait Paşa'nın bu hanımdan olan kızı Ayşegül Mediha Hanım, Von Der Goltz Paşa'nın yaveri, Remzi Paşa ile evlenmiş ve Şevket Mocan ile Hadi Bey dünyaya gelmiştir. Sait Paşa'nın oğlu Memduh Bey'in kızı Nazan Hanım, meşhur tarihçi İsmail Hâmi Danişmend'in eşidir. Memduh Bey'in eşi ise ünlü Deli Fuad Paşa'nın kızı idi. Sait Paşa, Ahmet Fethi Paşa Korusu (Arapzâde Korusu) içinde, Konya valiliğinden dönüşünde ve 1304 (1886) senesinde, bir köşk yaptırmıştı. 1930 tarihinden sonra Sait Paşa'nın torunu Nazan Hanım'la eşi İsmail Hâmi Danişmend bu köşkte oturmuşlardı. Bu köşk daha sonra yıktırılmıştır.
Önerilen Bağlantılar : Anneler günü konut kampanyaları