Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Hamit Demir

İstanbul Beylikdüzü’nde Demir Romance, Ayışığı Halting Palace, Ayışığı Vadi Evleri gibi projelere imza atan Demir İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanıdır. Hamit Demir, Demir İnşaat’ın temelini 1984 yılında atmıştır.




Hamit Demir

Demir İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Demir



Hamit Demir kimdir?



Demir İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Demir, 1956’da Sivas’ın Gürün İlçesi’nde dünyaya geldi. Hamit Demir, ilk ve orta öğrenimini Gürün’de tamamladıktan sonra İstanbul’daki Bahçelievler Lisesi’nden mezun oldu. 



Hamit Demir, iş yaşamında neler yaptı?



Hamit Demir, 1984’te şahıs firmasını, 1994’te de Demir İnşaat San. Ve Tic. Ltd. Şti’yi kurdu. Yaptığı çalışmalarla İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından ödüle layık görülen Hamit Demir, evli ve 3 çocuk babası ve İngilizce biliyor.



Hamit Demir, Demir İnşaat’ı ve kendisini nasıl anlatıyor? 



Demir İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Demir’in Kobi Finans Dergisi’ne yaptığı açıklamalar şöyle;


Hayatını dinlemek için ofisine gittiğimiz gün, “Demir İnşaat güven demektir” sloganına neden bu kadar önem verdiğini düşünüyordum… 1984’te kurulmuş bir inşaat şirketinin, en büyük gücünü “güvenden” aldığını ve güvenle büyüdüğünü söylemesi, altı doldurulması gereken bir iddiaydı. Demir İnşaat, şimdiye kadar 1010 konutu, 33 işyerini, 1 okul projesini tamamlamış, yurtdışına açılmış, üstelik bunların karşısında profesyonel anlamda reklam ve pazarlama çalışması yapmamış bir şirketti…


Tüketici üzerinde ‘Gelin, bizden konut alın’ diye baskı kurmamış, müşterisi her zaman kendiliğinden gelmişti… Projelerden konut alanların, akbabalarına, eş-dostlarına yaptıkları önerilerle, her proje daha hayata geçmeden önce, ortalama yüzde 20 oranında alıcı buluyordu. Evler satıldıktan sonra, 6 ay–1 yıl arasında Demir İnşaat güvencesindeydi. Konut sahipleri herhangi bir sorun yaşadığında, bazen, bizzat Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Demir’i arıyordu. Kendisini aylar önce biten projelerin bahçesindeki çiçekleri kontrol ederken ya da havuzun suyu ile ilgili bilgi alırken gördüğümde ise şaşırıyordum. Ofisinde bulmak pek kolay olmuyordu, daha çok şantiyede, satış ofislerinde ya da biten sitelerdeki konut sahipleri ile sohbet ederken görülüyordu. ‘Evi alın, eğer sorun yaşarsanız, o güne kadar yaptığınız ödemenin üzerine yüzde 25 faiz ekleyerek, ben sizden geri alırım’ diyordu. Kendinden bu kadar emin olmasını sağlayan şey neydi?


İşte tüm bunları konuşmak için, sabah ofisinde yakaladığımız bir cumartesi günü, Beylikdüzü’nün yolunu tuttuk. Onunla hayatını konuştuk. Sohbet çocukluk yıllarından başladı, projelere uzandı, konut alıcılarına verilen samimi ipuçlarına kadar geldi… Konuştukça, şirketin sloganı, Hamit Demir’in hayat hikayesiyle, satılan ve satılacak olan konutlarla, şantiyelerle, gayrimenkul yatırımcılarının onlara bakışı ile bütünleşti. Güven kelimesinin altının neden bu kadar güçlü çizildiğini anladık. Bu keyifli sohbeti, yoktan var edilen bir başarı öyküsünü okurken, eminiz ki siz de konut alımı sırasında dikkat etmeniz gerekenler konusunda, bizim gibi çok fazla yeni bilgiye sahip olacaksınız…


Hamit Demir nasıl bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi, biraz bahseder misiniz?


Şanslı bir çocuktum. Ekonomik gücü yüksek bir ailenin oğlu olarak doğdum ve büyüdüm. Hatta eski dönemlerde söylendiği gibi ‘ağa çocuğuydum’ desem yanlış olmaz, güzel imkânları olan bir aileydik. Aslen Sivaslı olan ailem, 1950’de, insanlara köylerdeki topraklarını dağıtarak oradan ayrılmış. Sonra Kayseri’ye, Kayseri’den de İstanbul’a gelmişler. 1959’da da ben doğmuşum.


Siz erken yaşlarda bu imkanları bir tarafa koyup, kendi yolunuzu çizmişsiniz… Neden?


Rahmetli babamın, biraz da geçmişindeki ağalığından, yönetim alışkanlıklarından gelen bazı kuralları vardı. şefkatli bir baba-çocuk ilişkisinden ziyade, sert bir disiplin ve saygı ilişkisi çerçevesinde büyüdük. Tabii bunları söylerken, o dönemin yaşam tarzını da hesaba katmak gerek, ailelerin çoğu böyleydi. Biz babamızın karşısında oturmazdık, bacak bacak üzerine atamazdık… Herkes eve zamanında gelir, zamanında giderdi. Bunların üzerine bazı özel nedenlerin de eklenmesiyle 20 yaşındayken babamdan tamamen koptum. Hiç unutamam, bu kopuş başladığında, babam bana –her babanın söyleyeceği gibi- şunu söyledi: ‘Bu kadar güzel imkânlar içindeyken gidiyorsun, döndüğünde bunların hiçbirini bulamayacaksın.’ Ama fikrimi değiştirmedi. Ben kendi yolumu çizmeye karar vermiştim…


20 yaşında, inşaat gibi tecrübe ve deneyimin aranılan en önemli özellikler olduğu bir sektörde ilk işiniz ne oldu? Size nasıl güvendiler?


Hasan diye bir arkadaşım vardı. Onunla birlikte, 1979 yılında Büyükada’da Büyük Anadolu Kulübü’nün tadilat işini almıştık. Evet, Türkiye’nin önemli bir dönemden geçtiği bir yılda, yaşımız küçük olmasına rağmen bize güvendiler ve işi verdiler. Ancak şunu söylemeyi de ihmal etmediler: “Beğenirsek devam edersiniz, beğenmezsek gidersiniz.” Biz de kabul ettik, azim ve istekle çalıştık. Ama yaptıklarımızı beğenip sonrasında tüm işlerini bize verdiler.


İnsan iş yapacağı inşaat şirketinin sahibinin 20 yaşında olduğunu görünce haklı olarak bazı endişelere kapılır… Bunu kırmak için neler yaptınız?


21 yaşına girdiğimde şirketimizde 3 inşaat mühendisi çalışıyordu. Doğrusu biz işi öğrenmeden, işin aslını öğrendik. Bakın, arkadaşımla ortak iş yapmaya başladığımızda ona önce “Çok güzel bir ofis açmalıyız” dedim. Hasan ise daha işimiz gücümüz olmadan böyle bir yatırımı yapmayı anlamlı bulmamıştı. Evden ayrılırken sahip olduğum kararlılık hiç değişmedi, aynı yıl arkadaşlarımızdan borç alarak Bahçelievler’de mükemmel bir ofis yaptırdık. Anadolu Kulübü’nün işini 6 ay gibi bir sürede gece gündüz çalışarak bitirdik. Ortaya çıkan sonuç çok iyiydi. Sonra bu referansla başka inşaat işlerine talip olmaya başladık. İlk olarak Çukurova Holding’e gittik ve işini aldık. Nasıl mı? Çukurova Holding’in genç bir genel müdürü vardı. Daha asistanı ile konuşurken tesadüfen bizi gördü ve odasına davet etti. Çok değil, benden yalnızca 3-4 yaş büyüktü. Belki de bundan olsa gerek; ‘Talebiniz nedir?’ diye sordu, anlattık. Anlattıklarımızdan sonra bize inandı; ‘Tamam, size iş veriyoruz’ dedi.


Azmin yanında şans da etkili oldu mu?


Ben fırsatların ve şansın her insanın yanından mutlaka geçtiğine inananlardanım. Önemli olan, bunu görmek ve değerlendirmektir. Başarı budur! Bizim şansımız ya da süreci kısaltan avantajımız Hasan’ın Anadolu Kulübü’nün müdürünü çok iyi tanımasaydı. Ancak bundan sonra, bize güvenen insanların yüzünü kara çıkarmama isteğinin de verdiği güçle gerçekten zor bir iş yaptık. Çok iyi bir ekip kurduk. Tüm detayları inceledik ve işin hakkını verdik. Biraz önce de söylediğim gibi, işe başlarken ‘Başaramazsanız gidersiniz’ demişlerdi. Başardık ve kaldık. Ortaya koyduğumuz projelerde “güvenilir ve sözünün eri” olduğumuzu kanıtlamıştık.


Daha sonra neler yaptınız?


Ondan sonra Karaca ve Nehir Tekstil’in işlerini yaptık. Nehir’in Etiler’deki fabrikasını ve Osmanbey’de mağazalarını yaptık. Zeytinburnu’nda Yıldız Çamaşır’ın da işlerini yaptık… İş görüşmesine gittiğimiz yerlerden, referanslarımızı arayarak birebir konuşanlar bile oldu. Hepsinden aldıkları yanıt netti: ‘Bizi nasıl biliyorsanız onları da öyle bilin.’ Onlar bize olan güvenlerini çok net bir şekilde ortaya koydular. Bizi bugünlere getiren de bu oldu. 1984’de Okumuş Holding’in o dönemdeki Genel Koordinatörü Yılmaz Bey çağırdı. Fabrika asfaltının sürekli yapıldığını ama çok çabuk bozulduğunu, bizim dayanıklı ve kalıcı bir şey yapıp yapamayacağımızı sordu. Biz de yaparız dedik. Bu birinci bölümdü. İkinci bölüm ise süreydi. Çünkü söz konusu alan, mal sevkıyatının yapıldığı bir yerdi. Biz de çok iddialı bir şekilde cumadan pazartesiye 3 günün yeteceğini söyledik, işi verdiler. Cuma gecesi girdik. Bütün asfaltı kazıdık. Altına hazır bir beton döktük. 24 saat kuruttuktan sonra üzerine asfaltı döktük. 1 hafta boyunca yolun üzerinden tır geçirmedik. Yılmaz Bey, yaptığımız işten ve bizden öyle etkilendi ki, hiç unutmuyorum, bir pazar günü evine kahvaltıya çağırdı. Elimde bir demet çiçekle gittiğimde eşi bana ‘Gece rüyasında bile seni sayıkladı, bu kadar dürüst, mükemmel, iyi bir delikanlı tanımadım diyor’ dedi. Bu benim en güzel anılarımdan biridir. Bunun gibi örnekler, hayatım boyunca hep daha iyisini yapmak, insanların yüzündeki mutluğu görmek için gecemi gündüzüme katmamda amacım olmuştur…


Anladığım kadarıyla bu olayın sonrasında eşiği atladınız ve işleriniz hızla büyüdü…


Okumuş Holding’in işinden sonra inşaat işine girmeye karar verdim. O dönemde piyasada çok ünlü müteahhitler vardı. Dönemin en ünlü müteahhitlerinden Mehmet Ali Bey Bahçelievler’de bir arazi almak istiyordu. O arazinin sahibi de benim çok sevdiğim, beni seven bir paşa dedeydi. Arsayı satması için kim gittiyse ikna edememiş. Mehmet Ali Bey de onu ikna edebileceğimi duymuş olacak ki; beni bulup bunu sordu. Ben de konuşabileceğimi söyledim. Konuştum, kabul etti. Mehmet Ali Bey, iş olduktan sonra, İnşaatçılar Kulübü’nde bana o günün parasıyla 70.000 Lira’yı komisyon bedeli olarak uzattı. ‘Bu ne?’ dedim. Bunu komisyon için yapmadığımı, ısmarladığı çayın benim komisyonum olduğunu söyledikten sonra masadan kalkıp gittim. Bir hafta sonra ofise gelip, birlikte iş yapmayı teklif etti. Birlikte Bahçelievler’de 2 inşaata girdik. Aradan bir yıl geçti, zarar ettik. Yaptığımız işten yalnızca 2-3 daire gitti. İnşaatı bilmiyorduk, Mehmet Ali Bey, işi bilmemezliğimi fark ettiğinden olsa gerek, sürekli yeni teklifler getiriyordu. Biz de ‘evet’ diyorduk. Ama bu tekliflerde o karlı çıkıyor, biz zarar ediyorduk. Bir yıl sonra Hasan ‘Ben ayrılıyorum’ dedi. Ben de 6 ay kadar daha dayanabildim, sonra ayrıldım.


Anladığım kadarıyla, yolun başındayken, tecrübesizliğiniz nedeniyle krize girmişsiniz. İşinizi sonra nasıl düzelttiniz?


Dürüstlükle, işimi doğru yaparak ve bana güvenen insanların yüzünü kara çıkarmayarak… Yeniden, tek başıma 

kadromu kurdum. Mehmet Ali Bey ile ayrılırken İstanbul Bahçelievler ve Haznedar’da 2 binamız vardı. Haznedar’daki binadan zarar ediyor, Bahçelievler’dekinden iyi bir kar bekliyorduk. Mehmet Ali Bey ile hesaplaştık. O zamanın parası ile benim içerde 37 milyon param vardı. Onun ise 12 milyon. Ona ‘Zarar eden binayı sen al, kar edeni bana ver, ben 37 milyona kalem çekerim. Kar edeni sen alıp zarar edeni bana verirsen sen bana 15 milyon para verirsin’ dedim. O da bana “Hamitçim, madem ayrılmak istiyorsun, ben kar edeni alıyorum, zarar edeni sana veriyorum, hesaba da kalem çekiyorum. İşine gelirse.’ dedi. Tartışmayıp kabul ettim. Zarar eden, yani bana düşen projede, daireleri o dönemin rakamları ile 4 milyona bile satamıyorduk. Onun payına düşen Bahçelievler’de ise daireler 12-13 milyona gidiyordu. Aradan 1 yıl geçtiğinde, Haznedar’da 4 milyona satamadığım daireleri 7-8-9-11-12 milyon gibi fiyatlarla satmaya başladım. Ve hayatımın en güzel parasını orada kazandım. Mehmet Ali Bey ise 12 milyona satılan daireleri 6-7 milyona zor satmaya başladı. Çünkü inşaatı kalitesizleştirdi. Ben ise tam tersini yaptım. Benden daire alanlar akrabalarını da getirdi. Sonra devamı geldi.


Demir İnşaat’ın başarısının arkasında ne var?


İşi severseniz, çabuk öğrenirsiniz. Bizim en büyük özelliğimiz şuydu. 15 ayda bina bitecek derdik ama 12 ayda mutlaka bitirirdik, zoru başarırdık. 1988’de Demir İnşaat ‘E-5’e park ediyorum, burada bina yapacağım’ dese kimse inanmamazlık etmezdi. İşte bunu da yarattığımız o güven sağladı. Her sözümüzün önüne geçtik, vaatlerimizi yerine getirdiğimizi herkes gördü. Her binayı bir öncekinden daha güzel yaptık.


Krizlerden en fazla etkilenen sektörlerden biri inşaattır. Siz hiç kriz yaşamadınız mı?


Evet, öyledir, ama bakın, biz hayatımızın en güzel gelirlerini körfez krizi döneminde kazanmışızdır. O yıllarda inşaatçı arkadaşlarımızın çoğu iflas etti ama bizde tam tersi oldu. Çünkü 1984’ten itibaren oluşturduğumuz çok güzel bir müşteri potansiyelimiz vardı. Ve bu insanlar tüm projelerimizi belirttiğimiz tarihten önce ve kalitede tamamladığımızı çok iyi biliyorlardı. O yüzden de krize çok güçlü bir nakitle girdik. Tüm inşaatlarımızı zaten satmıştık ve ödemelerimiz de düzenli geliyordu. Bir de ben hayatımda hiç “ben” ya da “benim” kelimelerini kullanmadım. Bu şirket en alttan en üste kadar, herkesin becerisi ile oluşmuştur. Benim için şantiyede çalışan eleman, ofiste çalışan elemandan çok daha değerlidir. Neden? Çünkü o memleketini bırakıp buralara çalışmaya gelmiştir.


Krizler sizin için fırsata mı dönüştü?


Biz belki de hiçbir krize yatırımla yakalanmadık. Çünkü tüm projelerimiz anlattığım nedenlerle çok çabuk sattı. Bu yüzden de krizler bize fırsat yarattı. O dönemlerde nakdi yeni projelerimizin hammadde ihtiyacını gidermekte kulandık. O yüzden de bir sonraki yıl hayata geçireceğimiz projelerin maliyetini bir hayli düşürdük. Bir diğer büyüme yılımız ise hepimizi üzüntüye boğan 1999 depremiydi. Demir İnşaat bu depremden yüzünün akıyla, güçlenerek çıktı. Özelikle de Küçükçekmece, Bahçelievler, Cennet ve Florya’da. Depremde bu bölgedeki inşaatlarımızın hiç birinde sorun yaşamadık. Depremin olduğu gece ben çocuklarımı evde bırakıp sabaha kadar tüm binalarımı gezdim. Ev sattığım bütün müşterilerimin iyi olduğuna onları görerek emin oldum. Binalarımızda tek bir çatlak dahi yoktu. İnşaat uzaktan kumanda ile yönetilen bir iş değildir. İşinizi sevmeniz gerekir, özverili olmalısınız… En önemlisi de içinde yaşamanız gerekir. İnşaatı okumuş olmanın hiçbir anlamı yoktur. Bugün bünyemde çalışan pek çok inşaat mühendisi var. Bunların birçoğu da çok ünlü şirketlerde çalışmış isimlerdir. Ama birçoğu karşınıza aldığınız zaman proje okumayı bilmez, statiği bilmez… İnşaatın içinden gelip, inşaatı, işini seviyorsan, geceni gündüzünü işine veriyorsan, senden iyi inşaatçı yoktur. Bizim başarımızın en önemli nedenlerinden biri çok çalışmaktır.


Hiç inşaat dışında başka bir alana yatırım yapmayı düşündünüz mü?


Evet, bir ara eğitimi düşündük. 2003’de Beylikdüzü’nde bir okul arazisi aldık. 18 ay gibi bir zamanda 15.000 metre kare kapalı alana Türkiye’nin en büyük yüzme havuzu ve spor sahasına sahip Demirler Koleji adı ile bir okul yaptık. O dönemde okulumuzu “Fenerbahçe Koleji” olarak açmayı düşündük ama sonrasındaki görüşmelerimizde bunun sandığımızdan zor ve zahmetli bir iş olduğunu gördük. En önemlisi uzmanlık isteyen bir iş. Bense 20’li yaşlarda değilim. 5 yıl para kazanmamayı bile öngörmüştük ama sonrasında, bir eğitimci arkadaşımızdan aldığımız yorumlarla en iyi olduğumuz alanda, inşaatta devam etmeye karar verdik. Beylikdüzü’ndeki 131 daireli Günışığı Sitesi ile 2006 yılının Ocak ayında yeniden inşaata geçtik.


İstanbul Beylikdüzü’ndeki büyük çaplı konut projeleriniz böyle mi başladı?


Okul nedeniyle Beylikdüzü’ne geldik. Araziyi burada almış, burada da bir kadro kurmuştuk. Beylikdüzü’nün en büyük özelliği arazilerinin büyük olmasıdır. Ben de artık 10-20 daire yapma döneminin bittiğini, sitelerin, sitelerin de ötesinde yazlık-kışlık gibi yaşanabilecek projelerin döneminin başladığına inanıyordum. Bu inançla Beylikdüzü’nü odağımıza aldık. Günışığı Sitesi böyle doğdu. 18 ay gibi bir sürede projeyi bitirdik. Bu, normal zamanından 9 ay önce tamamlanmış bir projedir. şimdi bakıyorum, sitede hamam ve sauna 7 gün çalışıyor. Meğer insanlarımız buna ne kadar hasretmiş. Fikrimiz başarıya ulaştı. Sonra Narçiçeği geldi. şimdi 336 konutluk Ayışığı geliyor.


Sizce projelerinizin bu kadar ilgi görüyor olmasının en büyük nedeni ne?


Projelerimizin kalitesi, içinde yaşayanları sosyalleştirmesi ve Demir İnşaat imzasını taşıması. Tüm müşterilerimiz, bizden ev aldıklarında 1 yılın sonunda evinin yüzde 25- 30 değer kazanacağını bilir. Tam tersi olan projelerin sayısı ise çok fazla... Yaptığınız iş iyi olunca insanlar aynı bölgedeki diğer projeler ile farkımızı görüyor. Ayışığı projesinde çok iddialıyız. Bittiği zaman ikinci eli çok iyi olan bir proje olacak. Bir diğer güçlü yönümüz ise daha önce ki projelerimizden konut alanlara, yeni projelerimizden de konut edinmek istediklerinde çok özel fiyatlar veriyor olmamız.


Demir İnşaat olarak hedefleriniz neler?


Beylikdüzü’ndeki konut projelerimiz Ayışığı ve Narçiçeği sitelerinin yapımı devam ediyor. Bölgede yeni yatırımlar için araştırma ve hazırlık çalışmalarımız devam ediyor. Bununla birlikte, yurtdışında da devam eden projelerimiz ve yeni yatırım hazırlıklarımız var. Ukrayna’nın Vinisa şehrinde yabancı bir ortakla, 30.000 metrekarelik alan üzerinde, 200.000 metrekarelik inşaat alanı olan, otel, alışveriş merkezi, plaza ve konut inşaatına da başladık.



Demir İnşaat’ın tamamlanan projeleri hangileri?



Bakırköy, Florya, Bahçelievler ve Küçükçekmece'de 10 binlerce konut ve binlerce işyeri


Okyanus Koleji, 15 bin metrekarelik, 'Türkiye'nin en geniş kapsamlı', 1.250 öğrenci kapasiteli kolej binası, Beylikdüzü, İstanbul,


Narçiçeği Sitesi, 84 daire, Beylikdüzü, İstanbul


Günışığı Sitesi, 138 daire, Beylikdüzü, İstanbul


Ayışığı Halting Place, 346 daire, Beylikdüzü, İstanbul


Demir İnşaat’ın devam eden projeler hangileri?


Ayışığı Vadi Evleri, 489 konut, 80 bin metrekare brüt inşaat alanı, Beylikdüzü, İstanbul


Demir İnşaat’ın yeni projesi hangisi? 


Demir Romance, 7 blokta toplam 776 Rezidance konut, 28 villa, 60 ticari birim, 170 bin metrekare brüt inşaat alanı, Beylikdüzü, İstanbul



Hamit Demir ve Demir İnşaat iletişim bilgileri neler?



Adres: Cumhuriyet Mah. Nazım Hikmet Bulvarı No:81 Narçiçeği Sitesi A blok K:1 Beylikdüzü / İstanbul


Telefon: 444 2 116

0 212 853 70 70 – 71


Fax : 0 212 853 70 72


e-posta: info@demirinsaat.com.tr


Web Adresi: www.demirinsaat.com.tr



Önerilen Bağlantılar : TOKİ Kayseri kura