Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

İnşaat sektöründe vergi sürprizi!

Gelir Vergisi Kanunu’nun 42. maddesinde düzenlenen ve “yıllara sari inşaat işi” olarak tanımladığımız birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işi yapanlara bu işler nedeniyle yapılan istihkak/hakediş ödemeleri üzerinden kesilen stopaj oranı yüzde 5'e çıkarıldı...


Dünya Gazetesi köşe yazarı Numan Emre Ergin, bugünkü köşesinde inşaat sektörüne gelen vergi sürprizini kaleme aldı. 

İşte Numan Emre Ergin'in 'İnşaat sektörüne ve yabancı kaynak kullananlara vergi sürprizi' başlıklı yazısı...

2021 yılına vergi gündemi olarak hızlı girdik. Artık Resmi Gazete’ye bakmaya korkar olduk desem yeridir. Zira her geçen gün yeni bir vergi artışıyla karşılaşmaktayız. Önce özel iletişim vergisinde, sonra elektrikli otomobillerdeki ÖTV oranlarında ciddi artışlar yapıldı. Toplumun genelini etkilemese de değerli konut vergisi ilk kez bu yıl uygulamaya girmekte. Yapılandırma başvuruları da beklenenin altında gerçekleşti. Ekonomide anlamlı bir düzelme olmazsa vergi artışları devam edecek gibi durmaktadır.

4 Şubat 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 3491 ve 3490 sayılı Cumhurbaşkanı Kararları ile yeni vergi artışları olmuştur. İlk Karar ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 42. maddesinde düzenlenen ve “yıllara sari inşaat işi” olarak tanımladığımız birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işi yapanlara bu işler nedeniyle yapılan istihkak/hakediş ödemeleri üzerinden kesilen stopaj oranı %3’den %5’e çıkarıldı. Yeni oran 1 Mart 2021 tarihinden sonra yapılan ödemeler üzerinden uygulanmaya başlanacak.

Yıllara sari inşaat işlerinde uygulanan stopaj aslında bir ön vergilemedir. Çünkü yıllara sari işlerde kazanç aslında iş bittiğinde ortaya çıkmakta, dolayısıyla bu işlerden elde edilen kazanç üzerinden ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisi de işin bitiminde beyan edilip ödenmektedir. Ancak, yıllara sari inşaat işleri genellikle uzun yıllar sürdüğünden Devlet vergisini almak için işin bitmesini beklememekte, bir peşin vergi olarak her ödeme (hasılat) üzerinden stopajla vergisini almaktadır. Kesilen bu stopajlar da işin bitiminde beyan edilecek gelir/kurumlar vergisinden mahsup edilmekte, fazla stopaj ödenmişse iade alınmaktadır. Stopajın kâr değil, hakediş (hasılat) üzerinden yapıldığına takrar dikkat çekiyorum. Bu durumda, kurumlar vergisi oranının %20 olarak devam etmesi halinde, %3 stopaj oranı hasılat üzerinden %15 kârlılık oranına denk gelirken %5 stopaj oranı %25 kârlılığa denk gelmektedir. İnşaatçıların kârlılık oranı da bir gecede %10 artmadığına göre, artırılan stopaj işin bitiminde beyan edilecek vergiyi büyük ihtimalle aşacağından gelecekte iade alınacaktır. Devlet bu iadeyi faiz ödemeden yaptığından, inşaatçıların parasını faizsiz kullanmaktadır. İnşaatın uzaması halinde, inşaatçıların ödedikleri stopajla Devleti faizsiz fonladıkları süre de uzamaktadır. Bu nedenle, hakedişler üzerinden yapılan söz konusu stopaj inşaat firmaları açısından ciddi bir maliyet kalemidir. Bu nedenle, stopaj oranının %3’ten %5’e çıkarılması inşaat sektörü açısından ciddi bir maliyet artışına yol açacağı gibi, sektördeki firmaların nakit akışlarını da ciddi şekilde etkileyecektir. Bu düzenleme sonrasında insanın aklına iade çıkmaması için acaba kurumlar vergisi oranında bir artış mı olacak sorusu gelmiyor değil. Böyle bir durum, kurumlar vergisi oranının %30’a çıkarılması anlamına gelmektedir.

Yapılan düzenlemeleri genel olarak değerlendirecek olursam, her iki Kararın da işletmeler üzerinde olumsuz etkilerinin olacağını düşünüyorum. Herşeyden önce, pandeminin de etkisiyle inşaat sektörü dahil birçok sektör zor durumdadır. İşletmeler özkaynakları erimiş, nakit sıkıntısı içerisindedirler. Bugün borçlanmayan, özkaynaklarıyla ayakta kalan işletme sayısı çok azdır. Dolayısıyla, bu düzenlemelerin zamanlaması yanlış olmuştur. Kurumlar vergisi oranında doğrudan bir artış yapmak yerine, finansman gider kısıtlaması yoluyla dolaylı ve örtülü bir vergi artışı yapılmaktadır. Vergi gelirlerini artırmak için yapılan bu düzenlemelerin bu konjoktürde faydadan çok zararı olacağını düşünüyorum. Ayrıca, faiz oranları düşürülsün, bankalar kredileri artırsın, ekonomi canlansın çağrısını yüksek sesle yapanların bu sesi dinleyip borçlananları vergiyle cezalandırması ne kadar tutarlıdır?