Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Kıbrıslı Yalısı

Kandilli’de Alev-Halis Komili, Ömer Üründül ve Dirvana Aileleri’nin ikamet ettiği yalıdır. 2009 yılında miras kavgaları yaşanan Kıbrıslı Yalısı’nın değeri yaklaşık 120 milyon dolardır.



Kıbrıslı Yalısı

Kıbrıslı Yalısı




Kıbrıslı Yalısı nerededir? 



İstanbul ili Üsküdar ilçesi, Kandilli Göksu Caddesi’nde bulunan, Sadrazam Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa yalısı günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir. Küçüksu’nun en eski yalılarından biri olan bu yalı sırtını arkasındaki yamaçlara dayamıştır.



Kıbrıslı Yalısı’nın tarihçesi nedir?



Bu yalının oldukça uzun bir geçmişi bulunmaktadır. Boğaziçi’nden söz eden eski kaynaklar yalının ilk sahibinin Sultan I. Abdülhamit (1725–1789) devri sadrazamlarından İzzet Mehmet Paşa olduğunu ileri sürmüşlerdir. 


Kandilli'deki Kıbrıslı Yalısı’nın bilinen ilk sahibi I. Abdülhamit devri sadrazamlarından İzzet Mehmet Paşa’dır. Yalı, ‘Kıbrıslı’ adını ise Mehmet Paşa ailesinden sonra satıldığı Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa’dan almıştır.


64 metrekarelik sahil cephesine sahip olan Kıbrıslı Yalısı'nda tam 20 oda bulunmaktadır. Yalıda muhtelif tarihlerde tamirler yapıldığından üç büyük hamamı yıkılmıştır. Yalının ilk sahibi ise İzzet Mehmet Paşa. Üç değişik Sultana sadrazamlık ve Rusya büyükelçiliği yapmış olan dürüst ve yetenekli devlet adamı Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa yalıyı 1840 yılında satın almış, o zamandan beri aynı ailede kalmıştır.


İzzet Mehmet Paşa, Kara Vezir adı ile anılan Silahtar Mehmet Paşa’nın ölümünden sonra ikinci kez sadrazamlığa getirilmiştir. Bu nedenle de yalı Kara Vezir Yalısı olarak da anılmaktadır. İzzet Mehmet Paşa Rum Mehmet Paşa’nın torununun oğlu olup, Şehreminliği yapmış, ikinci sadareti sırasında azledilerek 1783’te Belgrat valisi iken ölmüştür. Paşa’nın ölümünden sonra yalı, Osmanlı devletinin İkinci Mirahuru (sarayın ahır ve atlarından sorumlu) olan oğlu Sait Mehmet Bey’e geçmiştir. Sait Mehmet Bey bu yalıda bir süre oturmuş daha sonra da Sultan III. Selim’in sadrazamlarından İzzet Paşa’ya 1794 yılında kiralamıştır. Sait Mehmet Bey’in ölümünden sonra oğlu Mehmet Ataullah Bey bu yalıda yaşamış, Ataullah Bey’in 1887 yılında ölümünden sonra varisleri 1840 yılında yalıyı satmışlardır. Yalının bundan sonraki sahibi Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa’dır. Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa çeşitli devlet hizmetlerinde bulunmuş valilik, sefirlik, iki defa kaptan paşalık, üç defa da sadrazamlık yaptıktan sonra 1871 yılında yalısında ölmüştür. 


Yalının ilk sahibi I. Abdülhamit'in sadrazamlarından İzzet Mehmet Paşa'dır. İzzet Mehmet Paşa, Kara Vezir adı ile anılan Silahtar Mehmet Paşa’nın ölümünden sonra ikinci kez sadrazamlığa getirilmiştir. Bu nedenle de yalı Kara Vezir Yalısı olarak da anılmaktadır. Yalı, 18. yüzyıl'ın son çeyreğinde yapılmıştır. 1781 yılında, ikinci sadaretinde iken görevine son verilen ve 1783'te Belgrad valisi iken vefat eden İzzet Paşa'nın yalısı, o tarihlerde ikinci Mirahur (osmanlıda has ahır'ın 2. üst düzey görevlisi) olan oğlu Sait Mehmet Bey'e geçmiştir. Bir süre bu yalıda oturan İzzet Paşa ailesi 1794 yılında yalıyı bu sefer yine İzzet Paşa ile aynı isimli olan III. Selim'in sadrazamlarından olan İzzet Mehmet Paşa'ya kiralamışlardır. 1811'de Sait Bey'in ölümünden sonra, oğlu Kapıcıbaşılarından Mehmet Ataullah Bey, büyükbabasının Kandilli'deki bu yalısında ikamet etmeye başlamıştır."


Kıbrıslı Yalısı Bostancıbaşı defterinde şu şekilde'dir: “... 14 - İzzet Paşa torunu Atâ Bey'in yalısı.”


Kıbrıslı Yalısı, Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa tarafından 1840 yılında satın almıştır. Ümran Güngör Üzümcü 2001 yılında boşandığı ikinci eşi Melahat Üzümcü ile evlendiği 1996’da yalının mabeyn (orta) bölümünü satın aldı. Yalı’nın diğer bölümlerinde Komili ailesi ile İzzet Mehmet Paşa’nın varisleri oturuyor. (Kaynak: Vikipedi)

Kıbrıslı Mehmet Paşa’nın eşi Melek Hanım yalı ile ilgili anılarını 1872 yılında New York’ta yayınlamıştır. Topkapı Sarayı eski müdürlerinden Haluk Y. Şehsuvaroğlu bu anıları Türkçeye çevirmiştir. 



Kıbrıslılar Yalısı’nın mimari özellikleri nelerdir?



Kıbrıslılar Yalısı harem ve selamlık olmak üzere iki ayrı bölümden meydana gelmiştir. Yalının denize bakan cephesi 64.00 m. uzunluğunda olup, içerisinde fıskiyeli, havuzlu salonlar ve odalar bulunmaktadır. Yalının harem kısmı da ikiye ayrılmıştır. Üç sofalı plan tipinde olan yalının sofalarının çevresinde odalar yer almıştır. Bunlardan orta sofanın bulunduğu kısım iki katlı, diğerleri tek katlıdır. Yalının alt katta 15, üst katta da 6 olmak üzere toplam 21 odası bulunmaktadır. Güney bölümü 1975 yılında tescil edilmiş, dış görünümü korunarak yeniden beton ve tuğladan inşa edilmiştir. Harem kısmının bulunduğu yalının iki katlı bölümünde orta sofada üst kata çıkan iki taraflı bir merpen bulunmaktadır. 


Selamlık yalının en iyi korunmuş bölümü olup, buraya bahçe tarafından dört sütunlu bir portikten girilir. Selamlık sofası korint başlıklı sütunlara ve duvarlara dayanan bir tonozla örtülmüştür. Sofanın dört köşesine odalar yerleştirilmiştir. Bu bölümlerdeki mutfak tuvalet ve banyo yakın tarihlerde yenilenmiştir. Selamlık kısmına XIX. yüzyılda bir de limonluklu bir panhane eklenmiştir. Bu panhanenin içerisinde, asma yaprakları, üzüm salkımları ile bezenmiş bir de fıskiyeli havuz bulunmaktadır. 


Selamlık odalarının tavanlarında alçı kabartmalı bitkisel motifli süslemelere yer verilmiştir. Ayrıca deniz ve bahçe tarafındaki eyvanların tavanları ahşap kabartmalıdır. Selamlık sofasının tonozunda da alçı kabartmaların arasına vazo içerisinden çıkan çeşitli çiçekler yapılmıştır. Yalının duvarlarındaki tablolar arasında Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa’nın da yağlı boya tablosu bulunmaktadır. 


Yalının cephesi çıkmalarla hareketlendirilmiştir. Burada ince uzun pencerelere sıra halinde yer verilmiştir. 

Yalının bahçesinde, yol tarafında bulunan ve XVIII. yüzyılın sonlarında yapılmış olan iki katlı bina yol geçmesi nedeni ile yıktırılmıştır. Bunun yanı sıra yalının üç büyük hamamı da günümüze gelememiştir. Yalı bahçesinden yalnızca mermer musluk ve dilimli havuzu gelebilmiş, kayıkhanesi de yıkılmıştır. 


Kıbrıslı Yalısı çeşitli tarihlerde onarım görmüş, bazı bölümleri yıkılmış ve orijinalliğinden kısmen de olsa uzaklaşmıştır. Yalının son sahiplerinden Refia Hanım ismini hatırlayamadığı bir İtalyan mimarının yalıyı onardığını ve içerisindeki Türk eserlerinin bu arada yok edildiğini söylemiştir. Yalının selamlık bahçesinin demir parmaklıkları 1896 depreminde yıkılmıştır. 


Sultan III. Selim zamanında Ressam F. Praault’un çizdiği karakalem bir Boğaziçi resminde Kıbrıslı Yalısının orta kısmının yüksek, iki yanlarının alçak daireler halinde olduğu görülmektedir. Bu resmin yapılışından sonra XIX. yüzyılın başlarında yalının kuzey tarafına bir takım eklemeler yapıldığı da anlaşılmaktadır. Burada araştırma yapan Dr. Tuchelt’in araştırmalarında yalı dışında kayıkhane, deniz hamamı, havuz, ahır, mutfak, arabalık, sarnıç, hamam, döner dolap, sebze bahçesi, çamaşırlık, harem bahçesi, harem iskelesi, selamlık iskelesi ve bostan bölümlerinin olduğu ortaya çıkmıştır.



Kıbrıslı Yalısı’nda kimler oturuyor?



Boğaz'ın en eski ve sürekli oturulan yalısı olarak da bilinen mekanda Piyer Loti ve Yahya Kemal gibi yazarların çok sevdiği bir toplantı yeriydi ve Iraklı Kral Faysal ve Fransız Prensesi Eugine gibi ünlüleri ağırlandı. Şu an birkaç hissedara ait olan yalının üçte birinde Alev-Halis Komili çifti, kalan diğer üçte birlik bölümlerde ise Ömer üründül ve Dirvana Aileleri oturuyor.



Kıbrıslı Yalısı’nın ünlü konukları kimler?



Şu anda yalı Halis Komili'nin eşi Alev Komili'ye ailt. Boğazın en eski ve sürekli oturulan yalısı oalrak da bilinen mekanda Piyer Loti ve Yahya Kemal gibi yazarların çok sevdiği bir toplantı yeriydi ve Iraklı Kral Faysal ve Fransız Prensesi Eugine gibi ünlüleri ağırlandı.


Bu yalı Piyer Loti ve Yahya Kemal gibi yazarların çok sevdiği bir toplantı yeriydi ve Iraklı Kral Faysal ve Fransız Prensesi Eugine gibi ünlüleri ağırlamıştır.


Yalı için 2009 yılında miras kavgaları yaşanmıştır. Kıbrıslı Yalısı’nın değeri yaklaşık 120 milyon dolardır.



Kıbrıslı Yalısı hangi haberlere konu oldu?



Serdar- Şule Cümbüş çifti Kıbrıslı Yalısı'na taşınacak! (Bülent Yoldaş, Sabah Gazetesi, Ekim 2010)


Ekim sonu İstanbul'a dönmeyi planlayan Serdar- Şule Cümbüş çifti, dönüşte Kıbrıslı Yalısı'nda oturmaya başlayacak. Yalıyı Doğan Çakıt dekore ediyor.


Serdar- Şule Cümbüş çiftinin 19 Ekim'de oğulları Ali'yi New York'ta kucaklarına aldıklarını dün ilk bu köşede okumuştunuz. Yakın dostları Mustafa-Caroline Koç da, Cümbüş çiftinin mutluluğuna ortak olmak için geçen pazar New York'a gidenler arasındaymış. Bu arada baba Ahmet Nazif Zorlu'nun tüm muhalefetine rağmen evlenen ve mutlu evliliklerini oğulları Ali ile perçinleyen Cümbüş çiftinin, Boğaz'a 64 metrelik cephesiyle ünlü Kıbrıslı Yalısı'nın bir bölümünü kiraladıklarını öğrendim.


YALIYI DODO DEKORE EDİYOR 


Halis-Alev Komili çifti, neredeyse evlendiklerinden bu yana oturdukları yalıdan çıkıp yalıyı Cümbüş çiftine kiraya vermiş. Yaz başında Komili çiftinin oturdukları bölümü kiralayan Cümbüş çifti, yalıda ufak tefek tadilatlar yaptırmış. Duyduğuma göre yaklaşık iki aydır da Doğan Çakıt (Nam-ı diğer Dodo) yalının içinin dekorasyonu ile uğraşıyormuş. Bu ay sonu İstanbul'a dönmeyi planlayan Cümbüş çifti, dönüşte Kıbrıslı Yalısı'nda oturmaya başlayacakmış. Umarım yeni yuvalarında oğulları Ali'yi sağlıkla büyütürler...



Sultanların rüyası aşıkların son mekanı (Posta Gazetesi, Kasım 2012)


Kandilli'deki Kıbrıslı Yalısı'nın Boğaziçi'nde ve edebiyatımızda özel bir yeri vardır. Yalı ilk yapıldığı yıllardan beri hep gözde bir oldu. Öyle ki Sultan Abdülaziz, konuğu Fransa İmparatoriçesini burada misafir etti. Ancak Kıbrıslı Yalısı yaşattığı güzelliklerin yanında felaketlerin ve acı aşkların da hüküm sürdüğü bir yer oldu. Aşıklar korusunda intihar etti, yalının sahipleri evlat acısıyla ağladı


Kandilli’deki Kıbrıslı Yalısı'nın ilk sahibi İzzet Mehmet Paşa'dır. Yalı 1700’lü yılların sonlarında inşa edildi. İzzet Paşa Ailesi'nden sonra 1840’ta Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa'nın mülkiyetine geçen yalı, 64 metrelik cephesiyle ünlüdür. Geniş sofalarından başka 21 odanın bulunduğu yalı geniş bahçesi ve havuzuyla ünlüdür. Doğu salonunun zemini taşlardan yapılmış mozaiklerle süslü ve ortasında mermer bir fıskiye vardır. Yalıya adını veren Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa dürüst ve yetenekli bir devlet adamıydı.


Üç farklı sultana sadrazamlık ve Rusya büyükelçiliği yaptı. Mehmet Emin Paşa 1871’de yalıda hayatını kaybetti. Kıbrıslı Yalısı uzun yıllar aynı ailede kaldığından, Boğaziçi’nin en eski ve sürekli oturulan yalısı oldu. Piyer Loti, Yahya Kemal gibi ünlü yazar ve şairlerin uğrak yeri olan yalı, Sultan Abdülaziz’in misafiri Fransa İmparatoriçesi Eugenie gibi üst düzey konukları ağırladı. Bugün üç ayrı parçadan oluşan yalının üç ayrı sahibi bulunuyor. Deniz tarafından bakıldığında sol baştaki kısmı Halis Komili'ye, sağ baştaki bölümü ise Sedat Üründül'e ait. Mabeyn denen iki katlı orta bölümün sahibi Ümran Güngör Üzümcü ile ailesi arasındaki davalar halen devam ediyor.


YALIDAKİ KORKUNÇ RÜYA


23Ocak 1913 günü İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin lideri Enver Paşa’nın organize ettiği ‘Babıali Baskını’ olarak bilinen bir askeri darbe yapıldı. Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa’nın torunu Refika Hanım’ın oğlu Tevfik Bey o gün Babıali’den çıkmıştı. Galata Köprüsü’nde yürürken bir şey unuttuğunu hatırlayıp geri döndü. Baskıncılar Babıali binasına girdiklerinde karşılarına çıkan Nafiz Bey, Mustafa Necib Bey ile Tevfik Bey’i öldürdüler. Ardından Tevfik Bey’in yaveri olduğu Nazım Paşa da İttihatçıların fedailerinden Yakup Cemil tarafından şakağından vurularak öldürüldü.


‘GELEMEM ANNE’


Kandilli, geçtiğimiz yüzyılın başlarında ulaşımın zorlu oluşu nedeniyle şehre uzak bir semtti. Evlerde telefon bulunmuyordu. Tevfik Bey’in annesi Refika Hanım o günün gecesi dehşete düştüğü bir rüya görerek uyanmış. Rüyasında oğlu Tevfik Bey yalının kapısında duruyormuş. Annesi içeriye girmesini istemiş. Fakat Tevfik Bey annesine gelemeyeceğini söylemiş. Birden uyanan Refika Hanım, rüyanın etkisiyle kocası Ethem Bey’i uyandırmış. Birlikte yalının kapısına koşmuşlar. Kimseyi bulamamışlar.


Kara haber sabah ulaşmış. Oğullarının cesedini almak için Babıali’ye, yani bugün İstanbul Valiliği binası olarak kullanılan o zamanın başbakanlık binasına gitmişler. Fakat Tevfik Bey’in cesedini bulamamışlar. Üniformasıyla birlikte Karacaahmet Mezarlığını’na gömüldüğü söylenmişse de yaptıkları aramalar bir sonuç vermemiş ve oğullarının mezarı belirsizliğini korumuş...


SEVDA TEPESİ’NİN 30 YILLIK İMAR DAVASI


Sevda Tepesi, 1984’te Suudi Arabistan Kralı Abdullah'a 27 milyon dolara satılmış, ancak imar izni verilmemişti. Haziran 2012’de, birinci derecede SİT alanı olan Sevda Tepesi’nin imar durumu, Çevre ve Şehircilik Bakanı'nın teklifi üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nde görüşüldü. Belediye Meclisi, olaylı bir oturumun ardından araziye ‘imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde yapılanma hakkı’ verdi.


BİR KARA SEVDA: BELKIS İLE VAHİT


Kurtuluş Savaşı gazilerinden Emin Bey'in yakışıklı oğlu Süvari Teğmeni Vahit, 2 Temmuz 1931 gecesi aşık olduğu uzun boylu yeşil gözlü Belkıs Hanım ile buluştu. Süvari Teğmeni Vahit, o zamanlar, Çamlıktepe olarak bilinen yerde, servi ağaçlarının altında genç kızı tabancayla kalbinden vurarak öldürdü ve intihar etti. O günden beri bu tepeye ‘Sevda Tepesi‘ denilmektedir. DÜŞMAN AİLELER Olayın ardından ayrı görüşler ortaya atıldı. Birinci iddiaya göre zengin ve soylu bir ailenin kızı olan Belkıs Safer’in orta halli bir aileden olan Vahit Efendi ile evlenmesi uygun görülmemişti. Olaydan bir hafta evvel Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa’nın torunlarından Emin Dirvana’nın Belkıs Hanım’ı istettiği söylentileri yayılmıştı.


Teğmen Vahit Efendi’nin bu olay üzerine görev yeri olan Bursa’dan İstanbul’a geldiği konuşuluyordu. İkinci iddia ise aileler arasında bir soğukluk olduğu, Vahit Efendi’nin ailesinin Belkıs Safer’i gelin olarak görmek istemedikleri yönündeydi. Bursalı bir ailenin kızının Vahit Efendi’ye uygun görüldüğü biliniyordu. Aşıkların ölmesinden üzüntü duyan çevre halkı faciadan aileleri sorumlu tutuyordu. Baskıdan bunalan Vahit Emin’in ailesi çareyi Kandilli’den kaçmakta buldu. Vahit Emin’in annesi üzüntüden kanser oldu ve hayatını kaybetti. Belkıs Safer’in annesi Nafia Hanım felçliydi, uzun yaşamadı. Belkıs hanım’ın ağabeyi ise verem oldu.


SERVET BİTİREN YASAK AŞK


Kıbrıslı Ailesi'nden Şevket Kıbrıslı çok çapkın birisiydi. Mısır Hipi Abbas Hilmi Paşa'nın kızı Prenses Atiye ile evlendi fakat çapkınlıklarından vazgeçmedi. Pek çok kadınla adının çıkması üzerine Prenses Atiye isyan etti. Fakat kocasını çok sevdiğinden boşanmadı, ayrı yaşamaya karar verdi. Eşinden ayrılan Şevket Bey, Şakir Paşa ailesinden ünlü seramik sanatçısı Füreya Koral ile aşk yaşamaya başladı.


Ancak lüks hayatı seven Şevket Bey servetini kısa sürede tüketti. Kıbrıslı Yalısı'na hacizler yağmaya başladı. Zaten Füreya Koral aşkı da bitmişti. Bunun üzerine Prenses Atiye Hanım, eşini affetti ve borçlarını üstlendi. Şevket Bey bir süre sonra hayatını kaybetti. Kıbrıslı Yalısı ve Sevda Tepesi de 3. kuşak mirasçılara kaldı. Sevda Tepesi 1984’te Kral Abdullah’a satıldı.


3 YILLIK MİSAFİR: YAHYA KEMAL


Yahya Kemal Beyatlı yalıya misafirliğe gelmişti. Bir haftalık misafirlik uzadıkça uzadı ve tam 3 yılı buldu! Yahya Kemal Beyatlı, Sevda Tepesi'nden İstanbul’u seyretmeyi çok severmiş. 'Bir Başka Tepeden' isimli ünlü şiirin de Sevda Tepesi'nden esinlenerek yazıldığı söylenir.


BİR BAŞKA TEPEDEN


Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!

Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.

Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!

Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,

Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.

Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada

Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan



Kıbrıslı Yalısı’nda 450 milyonluk kavga (Hürriyet Gazetesi, Nisan 2009)


Boğaz’a 64 metrelik cephesiyle ünlü Kıbrıslı Yalısı’nın da sahibi Üzümcü Ailesi, yaklaşık 450 milyon liralık miras kavgası nedeniyle mahkemelik oldu.


Anne Ayten ve kızı Ülke Celile Üzümcü, sahte belgelerle mirasa konmak ve Kıbrıslı Yalısı’nı satarak ’kaçmaya hazırlanmakla’ suçladıkları oğul Ümran Güngör Üzümcü’ye üç ayrı dava açtı. Oğul Üzümcü’nün avukatı ise, müvekkilinin ABD’de olduğunu, miras sorunu bulunmadığını, yeni davalarda son sözün yargıda olduğunu söyledi.


İZKA kablonun patronu sanayici İbrahim Üzümcü’nün yaklaşık 450 milyonluk mirası 19 yıl sonra mahkemelik oldu, eşi ve kızı ile oğlu arasında miras kavgası çıktı. 


Kızı Ülkü Celile Üzümcü ile birlikte hareket eden anne Ayten Üzümcü, sahte belgelerle mirasa konmakla suçladığı oğlu Ümran Güngör Üzümcü’ye üç ayrı dava açtı. Anne-kız, terekenin ve Üzümcü’nün üzerindeki gayrimenkullerin tespiti, miras paylaşımı ve bir gayrimenkulün, sahte olduğu öne sürülen vekaletle satışının iptalini istiyor.


Davacılar, oğul Üzümcü’nün İstanbul Kandilli’deki ünlü Kıbrıslı Yalı’sının orta bölümünü (Mabeyin) satıp ABD’ye kaçacağını öne sürüyorlar. Yalı 64 metrelik cephesiyle Boğaz’ın en uzun yalısı olarak biliniyor.


İki dev yat da davalık


Cannes’daki 45 ve 100 metrelik yatların da peşine düşen anne-kız, miras ortaklıklarını evin tek oğlu sıfatıyla temsilen yürüten Üzümcü aylık ödemeleri kestiği için, zor duruma düştüklerini iddia ediyorlar. Oğul Üzümcü’nün avukatı Emin Canacankatan ise, müvekkilinin ABD’de olduğunu, miras sorunu bulunmadığını, yeni davalarda son sözün yargıda olduğunu söyledi.


’Yalıyı satıp kaçacak’


Anne-kız Ayten ve Ülkü Celile Üzümcü, ilk davayı iki ay önce Üsküdar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtı. Davacılar, miras terekesinin tespit ve taksim edilmediğini, Fransız Alcatel firmasına satılan şirketin 130 milyon dolarlık bedeline oğul Üzümcü’nün el koyduğunu, sahte ve geçersiz belgelerle şirket hisseleri üzerinde oynandığını, sahte imzalar atıldığını öne sürüyorlar.


Davacıların avukatı da, ortak paralarla alınmış, Amerikan vatandaşı olan davalının ikametgáh olarak kullandığı Kandilli’deki Kıbrıslı Yalısı’nı 15 milyon dolara satışa çıkardığını öne sürerek, gayrimenkullerin satışının önlenmesi için acele tedbir kararı alınmasını, davalının yurtdışına çıkışına tedbir konulmasını istedi.


’UBS bizi de batırdı’


Anne-kız Üzümcüler, İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açtıkları bir davada tereke tespiti ve miras paylaşımı, Kadıköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’ndeki davada ise, Suadiye’deki bir gayrimenkulun sahte imzayla yapılan satışının iptalini istiyorlar.


Oğul Üzümcü’nün, mirasın paylaşılmasını isteyen anne ve kızkardeşe, "Dünya krizde, herkes gibi biz de battık. UBS bankası da battı, paralar da" dediği öne sürülüyor.


Boğaz’ın 200 yıllık mücevheri


KANDİLLİ’deki Kıbrıslı Yalısı’nın ilk sahibi İzzet Mehmet Paşa’ydı. 18. yüzyılın son çeyreğinde inşa edilen yalı, İzzet Paşa Ailesi’nden sonra Kıbrıslı Mehmet Paşa’ya geçti. 64 metrelik cephesiyle, "Boğaz’a en geniş cephesi olan yalı" unvanlı Kıbrıslı Yalısı, sofalarından başka, alt katta onbeş, üst katla altı olmak üzere toplam 21 odalı.

Ümran Güngör Üzümcü 2001 yılında boşandığı ikinci eşi Melahat Üzümcü ile evlendiği 1996’da yalının mabeyn (orta) bölümünü satın aldı. Yalı’nın diğer bölümlerinde Komili ailesi ile İzzet Mehmet Paşa’nın varisleri oturuyor.


TANSİYON hastası olan ve sürekli gözyaşı döken anne Üzümcü, şu iddialarda bulunuyor: 

"Geçen ay gelip beni aldı. ’Yalıya gidip dertleşelim, ana-oğul arasında böyle şey olmaz, anlaşalım’ dedi. 2 saat gezdirdi, helak düştüm. Su gibi birşey verdi. Bir kadını getirip, arabada kolumu sıkarak evraklar imzalattı. Sonra evime bıraktı. 24 saat baygın yatmışım. Hangi oğul anneye böyle davranır." 


Biri Versace donanımlı biri 100 metre


ANNE-kız Üzümcüler, toplamı 450 milyon lirayı bulduğu belirtilen ve üçe bölünmesini istedikleri gayrimenkulleri dava dilekçelerinde şöyle sıraladı:


Bebek’te bahçeli ev.

Kıbrıslı Yalısı.

ABD’nin Los Angeles kentinde, Palos Verdes’te malikáne.

Büyükada’da 2 bin 58 metrekare kayıkhaneli yalı.

Antikalar, tablolar, mücevherler.

1993-99’da Los Angeles’ta alınan arabalar: 2 klasik Bentley, 2 klasik Rolls Royce, Ferrari, Porsche, Jeep.

Türkiye’de alınan arabalar: Jaguar, Jeep.

Kızları Selin ve Aslı’nın ismi verilen, Versace iç donanımlı ’My Celine Ashley’ adlı 45 metrelik yat.

Cannes Limanı’na kayıtlı 100 metrelik yat.

Marmaris Turunç’ta yazlık köşk.


Önerilen Bağlantılar : Anneler günü konut kampanyaları