Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Lütfi Kırdar kimdir? - Lütfü Kırdar kimdir?

İstanbul'a damga vuran vali - belediye başkanlarından... Harbiye Açık Hava Tiyatrosu, Dolmabahçe Stadı, Kongre ve Sergi Sarayı, Mısır Çarşısı’nın restorasyonu, Zincirlikuyu Mezarlığı, Taksim Meydanı ve Gezi Parkı, Lütfi Kırdar’ın eseridir.



Lütfi Kırdar kimdir? - Lütfü Kırdar kimdir?

Lütfi Kırdar...



Lütfü Kırdar kimdir?


Lütfü Kırdar, 15 Mart 1888 yılında Kerkük’de doğdu. 17 Şubat 1961 yılında İstanbul’da öldü. Manisa Valisi iken İstanbul Valiliği ve Belediye Reisliği'ne atandı. Görev döneminin yarısından çoğu İkinci Dünya Savaşı yıllarına rastlar. Her türlü malzeme yokluğuna rağmen, ilimize önemli eserler kazandırdı. Gazetelerin okuyucu sütunlarında çıkan halkın dilek ve şikayetlerini tam demokratik bir zihniyetle izlettirmeye büyük önem verdi. 16.10.1949 yılında yapılan ara seçimlerde Manisa Milletvekili seçilerek İstanbul Valisi ve Belediye Reisliği görevinden ayrıldı.



Lütfü Kırdar dönemi eserleri hangileridir?


Lütfü Kırdar’ın en önemli eserleri, Spor ve Sergi Sarayı, Açıkhava Tiyatrosu, Dolmabahçe Stadyumu, Taksim Meydanı, Bebek - Emirgan yolu ve Zincirlikuyu’dan Emirgan’a inen caddedir. İyi bir şehircilik uzmanı olarak tanınmıştır. Bunların yanısıra 300’e yakın ilkokulu da İstanbul’a kazandırmıştır. Lütfi Kırdar, Demokrat Parti (D.P.) milletvekili olarak Yassıada’ da vefat etmiştir. (Kaynak: İstanbul Valiliği)



Lütfi Kırdar’ın gençlik ve eğitim yılları nasıl geçti?


Lütfi Kırdar 1889 yılında Kerkük'te doğmuştur. Bu şehrin "Kırdarzâdeler" diye tanınan köklü bir ailesindendir. İlk ve orta öğrenimini Kerkük'te, lise öğrenimini Bağdat'ta tamamlayarak, 1908'de İstanbul'a geldi ve Tıp Fakültesine girdi. Balkan Savaşı çıkınca gönüllü olarak savaşa katılan Kırdar, savaştan sonra Tıp Fakültesinden (1917) mezun oldu. Meslek hayatına Necef Belediyesi Tabibi olarak başlayan Lütfi Kırdar, I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla orduya katıldı.


Savaştan sonra Aşiretler ve Muhacirler Genel Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü yaparak, Erzurum Kongresinin toplandığı günlerde Kızılay Sağlık Heyeti Reisi olarak Atatürk'ün emrinde Erzurum'da görev aldı. Kurtuluş Savaşı sırasında Kızılay Sağlık ve Sıhhi İmdat Ekibi Başkanı olarak görev yaptı. Millî Mücadelenin her safhasına katıldı ve İstiklal Madalyası aldı.



Lütfü Kırdar’ın Cumhuriyet dönemindeki hizmetleri nelerdir? 


Kurtuluş Savaşından sonra 1923'te Viyana ve Münih'te göz hastalıkları ihtisası yaptı. 1924'te Türkiye'ye döndü ve İzmir Sıhhat Müdürlüğüne tayin edildi. Kendi isteğiyle 1933'te İzmir Memleket Hastanesi göz kliniğine atandı. 1935'te Kütahya'dan milletvekili oldu. 1936'da Manisa, 1938'de İstanbul valiliğine ve belediye başkanlığına atandı. Bu son görevi 12 yıl sürdürdü. İstanbul Harbiye'deki Spor ve Sergi Sarayı, Açıkhava Tiyatrosu, Dolmabahçe'deki İnönü Stadyumu, Taksim Meydanı, Taksim Gezisi ve Atatürk Bulvarı onun döneminde yapıldı. 1940 yılında ise Taksim Kışlası yıktırıldı.



Lütfi Kırdar, İstanbul’dan alınıp nereye atandı?


1949'da İstanbul valiliği ve belediye başkanlığından alınıp, Stockholm Büyükelçiliği'ne atanan Kırdar, aynı yılın Aralık ayında yapılan ara seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi'nden Manisa Milletvekili olarak Meclis'e girdi (1949-1950). 14 Mayıs 1950'deki milletvekili seçiminde kaybetti. 1954 seçimlerinde Demokrat Parti'den İstanbul bağımsız milletvekili oldu. 1957'de yeniden milletvekili oldu. Son Adnan Menderes hükümetinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı (1957-1960) olarak görev yaptı. 27 Mayıs darbesine kadar bu görevde kaldı.


27 Mayıs'ta tutuklandı. Yargılandığı Yassıada'da 17 Şubat 1961’de geçirdiği bir kalp krizi sonucu öldü. 19 Şubat 1961'deki olaylı bir cenaze töreninden sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'na gömüldü. Erdem Kırdar ve Üner Kırdar isimli iki oğlu vardır.



Lütfi Kırdar, İstanbul ve Taksim’de neler yaptı?


Taksim Gezi Parkı olayları ile gündeme gelen Topçu Kışlası ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) tartışmaları üzerine Habertürk Gazetesi yazarı Murat Bardakçı, bu satırları kaleme aldı; 



Lütfi Kırdar kimdir? - Lütfü Kırdar kimdir?



Gezi Parkı'nı inşa eden Lütfi Kırdar'ın zindandan ailesine yazdığı son mektup (Habertürk Gazetesi, 16 Haziran 2013)


Taksim'deki Gezi Parkı olayları ve kışlanın yeniden inşası tartışmaları sırasında ismi vefatından 52 sene sonra yeniden gündeme gelen Dr. Lütfi Kırdar'ın hüzünlü hayatı... İstanbul'un 12 sene boyunca valiliğini ve belediye başkanlığını yapan Dr. Lütfi Kırdar'ın ismi, vefatından 52 sene sonra, Taksim'de yaşanan hadiselerle yeniden gündeme geldi. İşte, çoğumuzun sadece ismini duyduğu ama kim olduğunu pek bilmediği Dr. Lüfti Kırdar'ın başarılarla ama aynı zamanda büyük hüzünlerle dolu hayatı... 


Taksim’deki günlerden buyana devam eden olaylar sırasında en fazla telâffuz edilen isimlerin başında, tek parti döneminde İstanbul'un 12 sene boyunca valiliğini ve belediye başkanlığını yapmış olan Dr. Lütfi Kırdar geliyordu ve Kırdar'ın isminin bu kadar sık geçmesinin sebebi, Taksim Kışlası'nın onun talimatı ile yıktırıldığı iddiası idi. 

Bugün, Harbiye'deki kongre merkezine ismi verilen fakat çoğumuzun kim olduğunu pek bilmediği ve adını yalnızca "İstanbul'un valisi ve belediye başkanı" olarak işittiği Dr. Lütfi Kırdar'ın başarılarla ama hüzünlerle dolu olan hayatını anlatmak istedim.


Bayat Türkmenlerinden gelen ve 17. asırda Dördüncü Murad zamanında Kerkük'e yerleştirilen "Kırdarzâde" ailesine mensup olan Lütfi Kırdar 15 Mart 1889'da Kerkük'te doğdu, İstanbul'da Tıp Fakültesi'ne girdi ve son sınıfta iken gönüllü olarak Balkan Savaşı'na katıldı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Suriye'de Cemal Paşa'nın emrindeki birliklerde görev yaptı, Taberiye Hastahanesi'nin başhekimliğini ve yetim Ermeni çocukları için kurulan okulun müdürlüğünü yaptı. Okulun müdürü Halide Edip ile Dr. Reşit Galib Bey idi. 



Lütfi Kırdar kimdir? - Lütfü Kırdar kimdir?




Kurtuluş Savaşı'na da askerî doktor ve idareci olarak katıldı, Erzurum Kongresi'nde bulundu, Nazilli, Aydın ve 

Denizli cephelerinde savaştı, İstiklâl Madalyası ile taltif edildi. Son sınıfta iken ara verdiği tıp öğrenimini tamamlayıp ihtisasını Almanya'da yaptı ve 1935'te Kütahya'dan milletvekili seçildi. Ertesi sene milletvekilliği devam ederken Manisa valiliğine getirildi, 1938 ile 1950 arasında da İstanbul'un valisi ve belediye başkanı oldu. 1954 seçimlerinde Demokrat Parti'den tekrar Manisa milletvekili olan Lütfi Kırdar 1957'de Adnan Menderes tarafından Sağlık Bakanlığı'na getirildi ve 27 Mayıs darbesinde tutuklanarak Yassıada'ya gönderildi. 17 Şubat 1961'de savunmasını yaptığı sırada geçirdiği bir kalp krizi neticesinde hayata veda etti



KERKÜK YERİNE KÜTAHYA


Lütfi Kırdar'ın Kütahya'dan milletvekili olmasının enteresan bir hikâyesi vardı: Atatürk, tâââ İstiklâl Savaşı senelerinden tanıdığı doktora "Kerkük elimizde kalsa idi seni Kerkük'ten milletvekili yapmak isterdim ama olmadı, Meclis'e şimdi ismi yine 'K' ile başlayan bir şehirden, Kütahya'dan gireceksin" demiş ve milletvekili yapmıştı. Atatürk 1936'da karayolu ile Manisa'ya giderken bindiği otomobilin bir çocuğu ezerek ölümüne sebep olması üzerine sinirlenmiş, "Yeni bir memleket kurduk ama idareciler hep eski kafada kalmışlar, bir yol bile yapamıyorlar" diyerek Lütfi Kırdar'ı Manisa valiliğine getirmişti. Atatürk'ün başbakanı Celâl Bayar, şehrin Kırdar sayesinde modernleştiğini görünce valiyi İstanbul'a nakletmiş, Lütfi Kırdar, İsmet İnönü'nün cumhurbaşkanlığı döneminde de 12 sene boyunca bu görevde kalmış, sonra Demokrat Parti'ye geçmişti. 


İstanbul'un harap vaziyetteki birçok semti, Kırdar'ın valiliği sırasında elden geçirilip bambaşka bir görünüm aldı. Taksim, Beşiktaş, eski hali ile Bayezid, Aksaray, Dolmabahçe, Eminönü, Ayasofya, Sultanahmet, Şişli, Harbiye gibi birçok meydan ile Açıkhava Tiyatrosu, Dolmabahçe Stadyumu, Beşiktaş'taki Barbaros Anıtı, Cerrahpaşa ve Haseki Hastahaneleri'nin yeni binaları, Zincirlikuyu Mezarlığı onun vali ve belediye başkanı olduğu yıllarda yapıldı. İETT de yine Lütfi Kırdar'ın valiliği sırasında kuruldu. En başta Saraçhane'den Yenikapı'ya uzanan Atatürk Bulvarı olmak üzere Edirnekapı Bulvarı, Taksim'deki Mete, Maçka'daki Kadırgalar ve Bayıldım Caddeleri'nin yanısıra birçok cadde de Lütfi Kırdar zamanında açıldı.



YIKIMIN BİLİNMEYEN PROTOKOLÜ


Çoğu savaş yılları içerisinde tamamlanan bütün bu imar faaliyetleri sadece Lütfi Kırdar'ın kararı ile yapılmamış, Türkiye'ye 1936'da Atatürk tarafından davet edilen ve İstanbul'un imar planını hazırlayan Fransız mimar Henri Prost'un hazırladığı program çerçevesinde hayata geçirilmişti. 


Meselâ, aradan 70 küsur sene geçtikten sonra şimdi tartışma konusu olan Taksim Kışlası'nın yıkılarak arazisinin park haline getirilmesi talimatını Prost'un planı uyarınca 5 Haziran 1939'da zamanın cumhurbaşkanı İsmet İnönü vermiş, karar o gün İnönü ile Başbakan Refik Saydam'ın, Adalet Bakanı Fethi Okyar'ın, Millî Eğitim Bakanı Hasan Âlî Yücel ile Bayındırlık Bakanı Ali Fuad Cebesoy'un katıldığı toplantıda resmî bir zabıt haline getirilmişti.

Yassıada'da 17 Şubat 1961 günü savunmasını yaptığı sırada kalp krizi geçirerek vefat eden Dr. Lütfi Kırdar'ın cenazesi iki gün sonra, kendi yaptırmış olduğu Şişli Camii'nden olaylı bir şekilde kalktı. Cenazeye kalabalık bir cemaat iştirak etti ancak askerî yönetim zindanda can veren bir siyasetçinin naaşının bu şekilde kaldırılmasına engel olmak için her yolu denedi. İstiklâl Madalyası sahibi olmasına rağmen tabutunun Türk bayrağına sarılmasına izin verilmedi, Lütfi Kırdar'ın büyük oğlu Erdem Kırdar ihtilâlin İstanbul'un askerî valisi Orgeneral Refik Tulga tarafından dua sırasında tevkif edilerek götürüldü ve ertesi gün "hata yapıldığı" söylenerek serbest bırakıldı. Ama cenaze sırasında başka tevkifler de oldu ve "irticacı oldukları" gerekçesi ile yedi kişi tutuklandı.



KAPICIYI VE BAHÇIVANI TUTUKLADILAR


Asıl tuhaflık, tutuklanan "irticacıların" kim oldukları idi: Teşvikiye Camii'nin imamı, İstanbul Belediyesi'nin imamı, Lütfi Kırdar'ın Teşvikiye'de ailesi ile beraber yaşadığı evin kapıcısı, sahibi olduğu bir diğer küçük dairenin bulunduğu apartmanın kapıcısı, adadaki evinin bahçıvanı ve cemaatten iki kişi...

Tutuklanmalarının ardından önce saçları kesilen bu yedi kişi, bir sene boyunca hapiste kaldıktan sonra tahliye edildiler...



Lütfi Kırdar kimdir? - Lütfü Kırdar kimdir?




'EKLEKTİK' YANİ KARIŞIK BİR YAPI


Yandaki kutuda, Dr. Lütfi Kırdar'ın vefatından bir gün önce, Yassıada'dan ailesine gönderdiği mektubun tam metni 

yeralıyor... Bugün bu sayfada yayınladığım fotoğrafları, mektubu ve diğer bilgileri Dr. Lütfi Kırdar'ın önce Türk hariciyesinde, daha sonra BM'de uzun seneler diplomatlık yapan oğlu Büyükelçi Dr. Üner Kırdar'dan temin ettim, kendisine şükranlarımı sunuyorum. 


Okuyucularımdan günlerden buyana gelen "Taksim Kışlası'nın yapılmasına taraftar mısın, değil misin?" sorusuna da burada cevap vereyim:


Vereceğim cevap aslında "tekrar" olacak, zira bu konuda ne düşündüğümü geçen günlerde de yazmıştım ama gözden kaçmış olacak ki tekrar tekrar soruluyor...


Taraftar değilim, zira Taksim Kışlası hem Osmanlı mimarisini ve sanatını aksettiren bir bina değildir, "eklektik" yani karmakarışık bir yapıdır ve şehrin göbeğinde artık böyle bir binaya ihtiyaç yoktur. Vakti zamanında kasten veya bilmeyerek ortadan kaldırılmış olan bazı binalar yeniden canlandırılacaksa, bence ilk sırayı Sultanahmet'te yerle bir edilen ve bir kısmı hâlâ otopark olarak kullanılan İbrahim Paşa Sarayı alır... 


'Vicdanen huzurluyum, çünki hep dürüst oldum ve feragatle çalıştım'


Demokrat Parti iktidarının son Sağlık Bakanı olan Lütfi Kırdar, 27 Mayıs darbesinin ardından Yassıada'ya gönderilmiş ve diğer devrik siyasetçiler ile beraber Yüksek Adalet Divanı'nın karşısına çıkartılmıştı.

Kırdar, Yassıada'dan hanımına gönderdiği bir mektupta "Yarım asrı aşkın bir dönem bu ülkeye verdiğim hizmetlerin tamamının zâil olduğu (sona erdiği) kanısındayım. Pek tabii, çok üzgünüm. Ancak hangi şartlar altında olursa olsun, asla alınamayacak olan onurumdur ve sana ve evlâtlarıma karşı olan sevgimdir. Üner'e (o sırada İngiltere'de okumakta olan küçük oğlu Üner Kırdar) yaz, doktorasını muhakkak tamamlasın, sakın iç politikaya karışmasın, uluslararası bir kişi olmaya çalışsın" diyordu. 


Dr. Lütfi Kırdar, ailesine gönderdiği son mektubunu vefatından sadece üç gün önce, 1961'in 14 Şubat'ında kaleme almıştı ve bütün hissiyatını yazmasına izin verilen sadece on satır içerisinde ifadeye çalışıyordu:


"Muhterem eşim, azîz oğlum: İnşallah hep iyisiniz. Ben de iyiyim. Şimdi şu mektubu yazdıktan sonra hazırlanarak vazifeye gideceğim ("Mahkemeye çıkacağım" demek istiyor). 'Vazife' diyorum, çünki yazdığınız gibi kabul etmek lâzım. Bu da hizmetlerimizin bir hesap vermesi... Hayırlısı, Allahtandır. Hakikaten vicdanen çok huzurluyum, çok rahatım, çünki hayatımda daima yalnız dürüst değil, aynı zamanda feragatle çalıştım. Bu sıkıntılarımı kadere atfediyorum. Ne olacaksa olsun. Siz de üzülmeyin. Görüşmek için müracaat ettiniz mi? Sizi bir defa daha olsun görmek istiyorum. Bizim Faik Kırdar'dan hiçbirşey yazmadınız. sıhhati nasıldır? Öperim.


Dr. Lütfi Kırdar"



Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı ne zaman inşa edildi, ne zaman Lütfi Kırdar’ın adı verildi?


İstanbul, modern Türk sporunun doğduğu bir kent olmasına karşın kapalı bir spor salonuna sahip değildi. 1948 Dünya Olimpiyatları'nda ve Avrupa Güreş Şampiyonası'nda Türk güreşçilerinin çok büyük başarı kazanması sonucu, 1949 Avrupa Güreş Şampiyonası'nın İstanbul'da yapılması kararlaştırıldı.


Bu ihtiyaç doğrultusunda, Şeref Stadyumu'nun (Dolmabahçe İnönü Stadyumu) ünlü İtalyan mimarı Pietro Vietti-Violi ile Türk mimarlar Şinasi Şahingiray ve Fazıl Aysu tarafından mimari proje hazırlandı. Böylece İstanbul Spor ve Sergi Sarayı'nın temeli 30 Ocak 1948 tarihinde dönemin İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı olan Dr. Lütfi Kırdar tarafından atıldı. Temel atma töreninde, İstanbul Futbol ve Sporcular Federasyonu Başkanı saraya Dr. Lütfi Kırdar adının verilmesini önerdi. Kırdar, kendisi hayattayken ve hizmette bulunduğu sürede, eserlerine kendi isminin verilmesini kabul edemeyeceğini belirtti.


İstanbul Spor ve Sergi Sarayı, 3 Haziran 1949 yılında ilk kez "Avrupa Güreş Şampiyonası" için hizmete açıldı. Şampiyona sonrasında 2 Ekim 1949'da binada ilk organizasyon olan "İstanbul Uluslararası Ticaret ve Sanayi Fuarı" yapıldı.


Bunu izleyen yıllarda, sarayın 7000 kişilik büyük salonunda basketbol, voleybol, hentbol, güreş, boks, halter, buz hokeyi gibi tüm salon sporlarını kapsayan ulusal ve uluslararası yarışmalar, buz pateni, dans ve sirk gösterileri yapıldı. Diğer salonlarından da yararlanılarak çeşitli zamanlarda fuarlar, büyük konserler, toplantılar ve sergiler düzenlendi. İstanbul Spor ve Sergi Sarayı, uzun yıllar İstanbul'un tek kapalı spor ve sergi salonu olma özelliğini sürdürdü.


Dr. Lütfi Kırdar, hayattayken katkıda bulunduğu eserlere, isminin verilmesini kabul etmediği için ölümünden tam 27 yıl sonra, 17 Şubat 1988 tarihinde binaya "İstanbul Lütfi Kırdar Spor ve Sergi Sarayı" adı verildi.


1988-1996 yılları arasında spor ve sergi mekanı olarak işlevini devam ettiren İstanbul Lütfi Kırdar Spor ve Sergi Sarayı, 1996 yılında Birleşmiş Milletler'in Habitat II Zirvesi İstanbul'da gerçekleştirmeyi kararlaştırması üzerine uluslararası bir kongre merkezine dönüştürülerek İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı olarak turizm sektörüne hizmet etmeye başladı. Birleşmiş Milletler'in 20. yüzyılın sonundaki en büyük ve kapsamlı konferansı olan Habitat II Zirvesi, burada başarı ile tamamlandı.


Habitat II Zirvesi ile yakalanan başarının ardından, sektördeki gelişmeler doğrultusunda mekanı genişletme kararı alındı. İstanbul'a ve İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'na artan talebi karşılayabilmek için 2000 yılında Rumeli Fuar ve Sergi Merkezi inşa edildi.



Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı iletişim bilgileri nelerdir?


İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı 

Adres: Gümüş Cad.No:4 Harbiye 34367 Istanbul 

Telefon: +90 212 373 11 00 (pbx)

Faks: +90 212 224 08 78

E-mail: icec@icec.org

Web: www.icec.org


Önerilen Bağlantılar : TOKİ Aksaray kura