Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Metin Kaya Çağlayan

Malatyaspor’un eski başkanlarındandır. Sarıyer’deki arazi yatırımlarıyla bilinir. Metin Kaya Çağlayan, ‘süper vali’ Hayri Kozakçıoğlu’nun ölümüyle tekrar hatırlandı. Çağlayan, Kozakçıoğlu’na 1990’da Mesam Villaları’ndan satmıştı ancak villalar Büyükşehir



Metin Kaya Çağlayan

Metin Kaya Çağlayan



Metin Kaya Çağlayan kimdir? 



Malatya doğumlu işadamı Metin Kaya Çağlayan, Malatyaspor Başkanlığı ve aynı dönemde Sarıyerspor İkinci Başkanlığı yaptı. O dönem İstanbul’un Sarıyer ilçesindeki arazi yatırımları nedeniyle “Sarıyer’in yarısı onun”, “Emlak kralı” diye anıldı. Metin Kaya Çağlayan, Sarıyer gibi Muğla’nın Marmaris İlçesi’nde de arazi yatırımlarına devam etti. 2006’da ‘Çağlayan’ın adamları’ denilen silahlı bir grup ile Marmaris köylüleri arasında silahlı çatışma çıktı. Mahkeme, Marmaris köylülerini haklı buldu. 


Metin Kaya Çağlayan’ın oğlu, Saygı Kaan Çağlayan yerel televizyon Kanal 48’in genç patronu olarak kayıtlara geçti.



Metin Kaya Çağlayan’ın aile şeceresinde hangi isimler var?


17 Eylül 1982 tarihli Milliyet  Gazetesi’nde yeralan vefat ilanından öğreniyoruz ki; 


Metin Kaya Çağlayan, Şahinde Çağlayan ve Kamil Çağlayan’ın oğlu. Haşmet ve Saniye Çağlayan'ın torunu. Mehmet Akif, Mahmut Kadir, İrfan ile Nafiye Asar’ın kardeşi.

MHP’li Koray Aydın’ın kız kardeşi, Metin Kaya Çağlayan’ın oğlu ile evlidir.



Emlak kralı Metin Kaya Çağlayan hangi işleri yaptı?



Metin Kaya Çağlayan, Sarıyer’deki arazi yatırımlarını MESAM adlı müteahhit firma ile sürdürdü. MESAM Villalarını yaptı. Villalardan birini ‘25 yıllık arkadaşı’ Hayri Kozakçıoğlu’na sattı ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi, MESAM Villaları için yıkım kararı çıkarttı. 


Hayri Kozakçıoğlu’nun ölümü ile Hürriyet Gazetesi’nde yayımlanan şu haber; Metin Kaya Çağlayan’ın MESAM Villaları’ndan bahsediyor; 



‘Olağanüstü’ ölüm (Hürriyet Gazetesi, Mayıs 2013) 


(…) TARTIŞILAN VİLLA

Kozakçıoğlu’nun Sarıyer’deki villasının alımı da tartışma konusu olmuştu. 1990 Ağustos ayında İstanbul Sarıyer Çamtepe mevkisinde müteahhit firma MESAM’ın yaptırdığı, Karadeniz ve Boğaz’ı gören lüks villalardan birini Hayri Kozakçıoğlu almıştı. MESAM’ın sahibi Metin Kaya Çağlayan, Turgut Özal’ın hemşehrisi, Malatyaspor Başkanı ve Mekan Yatakları’nın da sahibi. Çağlayan, “25 yıllık arkadaşım” dediği Kozakçıoğlu’na, villalardan birini 1988 sonunda 187 milyon liraya sattığını iddia etmişti. Dönemin Boğaziçi İmar Müdürü Erdoğan Yıldız villanın değerinin 1,5 milyardan başladığını söylerken, TURYAP, fiyatın 2-8 milyar arasında değiştiğini açıklamıştı. Çağlayan, villayı henüz bitiremediği için Kozakçıoğlu’na mahçup olduğunu, Büyükşehir Belediyesi’nin yıkım kararı yüzünden gecikme olduğunu açıklamıştı.



Metin Kaya Çağlayan’ın Malatyaspor Başkanlığı ve arazi yatırımları için hangi değerlendirmeler yapılıyordu?



Ağustos 2011’de Ecevit Kılıç tarafından yayınlanan “Kirli Kramponlar” adlı kitabın 137’inci sayfasında Metin Kaya Çağlayan hakkında şöyle bahsediliyor; 


“Metin Kaya Çağlayan: Çağlayan arazi mafyasının önde gelen isimlerindendi. İstanbul Boğazında özellikle Sarıyer sırtlarında büyük arazi ele geçirdi. Ancak bununla da yetinmek istemiyordu. Çağlayan bunun da yolunu bulmuştu; futbol kulübü başkanlığı. Çağlayan, önce Malatyaspor başkanı oldu. Kazandığı bu bir çeşit dokunulmazlık sayesinde elindeki arazileri iki katına çıkarttı, ancak yine yeterli bulmuyordu. Bunun üzerine gözünü Sarıyer kulübü başkanlığına çevirdi ve başkan oldu. Arsalar da yavaş yavaş ayağına geldi. Böylece yüzbinlerce metrekare araziyi futbol sayesinde ele geçirdi.”



Metin Kaya Çağlayan hangi haberlere konu oldu? 



Sarıyer'in arsaları (Aksiyon Dergisi, Temmuz 2000)


Babalar liginde 4'lü forvetle oynamış olan Malatyaspor'un bir diğer harbî başkanı Metin Kaya Çağlayan'dı. Başkanlığı döneminde başladığı, İstanbul Sarıyer sırtlarında dünyalık edinme mücadelesini hâlâ sürdürüyor. Malatyaspor Başkanlığı ona birtakım büyüklerle tanışma, dost olma kapısını açtı. Fakat "iş sahası" Sarıyer, başında bulunduğu kulüp Malatyaspor olunca, Sarıyer'de her şutu kaleye sokmak kolay olmuyordu. Sarıyer sırtlarının daha kolay teslim olması için Sarıyer kulübünde yönetici olmak vacipti. O da bu vacibi yerine getirdi. Şimdilerde Sarıyer'de 100 milyon metrekareye yakın arsası olduğu söyleniyor. Çağlayan'ın arazilerini korumak ve "genişletmek" için yüzlerce kişilik "ordusu" olduğu söyleniyor. Bazı arsaların gerektiğinde zorla alınması, ormanlık alanların arsa yapılması işlemlerinde bu "ordunun" toplu hücum, toplu savunma yaptığı söyleniyor. Bu şekilde "çalışanlara" arazi mafyası deniyor.


Sarıyer'de yöneticilik yaptığı dönemde Çağlayan'ı yalnız bırakmayıp yönetim kurulunda onunla birlikte takıma hizmet eden iki isim daha vardı: Özer Çiller ve âlemin duayeni Dündar Kılıç. 



Marmaris'te arazi çatışması (Milliyet Gazetesi, Kasım 1996) 


Marmaris Çamlı köyünde önceki akşam köylülerle Malatyaspor eski Başkanı ve Emlakçı Metin Kaya Çağlayan'ın adamları arasmda silahlı çatışma çıktı.



Silahların konuştuğu arazi köylülerin oldu (Vatan Gazetesi, Nisan 2003)


Emlak kralı Çağlayan ile Marmaris Hisarönü köylüleri arasındaki 51 yıllık dava sonuçlandı. Yargıtay, uğruna silahlar çekilen 400 bin dönümlük arazinin köylülerin olduğuna karar verdi.


Yargıtay, Marmaris'in Hisarönü Köyü'ndeki 400 bin dönüm arazinin mülkiyeti konusunda, 51 yıldır süren tapu davasını sonuçlandırdı ve köylülerin 'zilyetlikten' tescil yoluyla aldıkları tapuların hukuki olduğuna karar verdi. 


Köylülerin, arazilerin zilyetlikten (bir malı kullanmakta olma durumu) tescil yoluyla aldıkları tapularının iptali için, Mihrişah Sultan Vakfı varislerinden Şerefli Ailesi ve ortağı Metin Kaya Çağlayan tarafından açılan dava Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesi'nce reddedilmişti. Mahkeme iki yıl önceki davada, örnek olarak seçilen 74 numaralı parselin tapu kaydının Ali Çetin isimli köylü adına yapılmasına karar vermiş; bunun diğer köylüler için de emsal teşkil edeceğini karara bağlamıştı. Şerefli Ailesi ve Çağlayan bu karar üzerine temyize başvurmuştu.



Mekan'a ilanla alıcı aranıyor (Hürriyet Gazetesi, Mayıs 2001)


Türkiye'de yatak sektörünün gelişiminde önemli bir rol oynayan ve bir zamanlar ‘‘yatak kralı’’ olarak anılan Metin Kaya Çağlayan, işadamlığından emekli olmaya karar verdi. Sahibi olduğu Mekan Yatakları'nın İzmit'teki fabrikasına gazete ilanlarıyla alıcı arayan Çağlayan, ‘‘Artık uğraşmaktan yoruldum, bu fabrikayı büyütüp genişletmek istiyordum ama karşımıza o kadar çok bürokratik engel çıkarıldı, hepsinden vazgeçtim’’ dedi.


1974 yılında Ergin Ümit tarafından Yaytaş adıyla kurulan yatak fabrikasını 1981 yılında satın alan Metin Kaya Çağlayan, bir yıl sonra da Mekan Yaylı Yatakları olarak pazara iddialı bir giriş yapmıştı. 62 çalışanla aldığı fabrikayı, 2 bin çalışanı, 3 bin bayii olan bir yapıya dönüştüren Metin Kaya Çağlayan, pazarın ise yüzde 46'sını elinde tutuyordu. Ancak önce İstanbul Belediyesi, ardından da Marmaris Belediyesi ile sahip olduğu araziler yüzünden başı derde giren Çağlayan için zor günler de başlamış oldu. Türkiye'nin en büyük villa kentini kurmaya hazırlanırken inşaatı İstanbul Belediyesi tarafından durdurulan Çağlayan, bunlarla uğraşırken bir de bu dönemde rakiplerinin güçlenmesiyle eski gücünü kaybetti. Bu arada büyük oğlunu da hastalık nedeniyle yitiren Çağlayan'a son olarak da 17 Ağustos depreminde İzmit'te Mekan'a ait üç fabrikanın birden yıkılmasıyla büyük zarar gördü.


HESAP ÇARŞIYA UYMADI


5 milyar dolarlık bir yatırımla Mekan'ı yeniden yapılandırabileceğini hesaplayan Çağlayan, ‘‘Binaları bitirdik, makineleri hazır hale getirdik, yeni makineler almak için temas kurduk ama bize gerekli oluşumu sağlamadılar’’ dedi. Sigortadan 1.5 trilyon lira almayı beklerken 540 milyar lira tazminat alabildiğini söyleyen Çağlayan, depremden zarar gören işletmelere sağlanan krediden yararlanmak için Halk Bankası'na başvurduğunu ancak kredi verilmediğini belirtti. Çağlayan, ‘‘Bu krediyi alamayınca çok üzüldük, ama İzmit'te bizim gibi 180 bina yıkıldı. Bunlardan 87 tanesi 200 milyar lira almaya hak kazanmış, sadece 34'ü alabilmiş. Biz de bu 34'ün içinde yokuz’’ diye konuştu. Bu şartlar altında Mekan'da yeniden üretime geçilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Çağlayan, 200'ü fabrikada, 300'ü bövlge müdürlerinde olan 500 çalışanının işine son verdi. Deprem öncesinde 2000 civarında bayisi de bulunan Çağlayan, ‘‘Çalışanların çoğunun kıdem tazminatını ödedim, 50 milyar lira civarında bir miktar kaldı. Şimdi satışla kalanını da kapatmak, ayrıca sigortaya, vergiye olan borcumu da kapatmak, gitmek istiyorum’’ dedi. Mekan'ın isimin hakkımı, ilerde belki çocukları yeniden işe dönmek isterler diye elinde tutan Çağlayan, buna rağmen ‘‘Bugün önümüzü açsınlar biz yarın sabah yatırım yaparız’’ diye konuştu. Özellikle bürokrasiye küskün olduğunu vurgulayan Çağlayan, sözlerine şöyle devam etti:


‘‘Biz Türkiye'de varlığı iyi olan ailelerden biriyiz, ama bize iş yaptırmıyorlar. Benim bu yaşa kadar mücadele etme imkanım vardı yaptım ama benim oğulm bu mücadeleyi vermek istemiyor. Genç bir oğlum daha var, 'hiçbir iş yapmam, çünkü size yapılanları görüyorum' diyor. Mekan gibi bir marka kapatılır mı? Bana böyle yaparsanız kapatılır, Gümüşsuyu kapanır mı, Mudurnu kapanır mı kapandı. Komili 160 yıllık kuruluş, gelinen noktaya bakın, İnsanın içi kan ağlıyor. Devlet, siyasi, bürokrasi olarak giden gitsin yenisi gelir derseniz namuslular elenir, namussuzlar gelir, vergi gelirleriniz de düşer. Sorun bizlerden devlete, devletten de ülkeye yansır. Böyle giderse daha çok Mekanlar kapanır.’’



Malatya'dan Mıho da geçti! (Malatyahaber.com, Ertaç ÖNAL, Ocak 2010)


(…) Malatyaspor'da Metin Kaya Çağlayan dönemidir. Takım, başarısız bir dönem geçirmekte ve 1. ligdeki sıralamada son sıralaradır. İlginç bir puan durumu oluşmuştur. Malatyaspor son maçını kendi sahasında Sarıyer ile yapacaktır. Sarıyer futbol takımı orta sıralarda bulunduğu için küme düşme gibi bir problemi yoktur. Ama Malatyaspor Sarıyer’i yenerse kümede kalacak, beraberlik veya mağlubiyet halinde küme düşecektir. Malatyaspor başkanı Metin Kaya Çağlayan aynı zamanda Sarıyer kulübünün de 2. başkanıdır. Bu nedenle Malatyaspor camiası bu son maçta galip gelerek kümede kalınacağına kesin gözüyle bakmaktadır.


Maç başlar, her iki takım karşılıklı ataklarla rakibine zor anlar yaşatır. Maçın hâkimi Malatyaspordur ama istenilen gole bir türlü ulaşamaz. Sarıyer takımı inanılmaz bir direnç göstermektedir. devre 0–0 tamamlanır. devre arasında taraftarların bir kısmı şeref tribününde oturan Metin Kaya Çağlayan’a laf atar, bir kısmı da ‘’büyük başkan” diye tezahürat yaparken adeta – kalk bu işi bağla- demek istemektedirler. Başkan tribünden kalkıp soyunma odasına yönelir.


(…) Bu atmosfer içinde iki dakika bile oynanmadan 88. dakikada hakem maçı bitirir. Malatyaspor küme düşmüştür.  (…) 


(…) Bir ara Metin Kaya Çağlayan’ı ceketi, gömleği yırtılmış bir vaziyette alnında oluşan şişliğe buz kompresi yapılırken görünce, herkes gibi o tarafa yöneldim. Ne olup bittiğini anlamaya çalışırken Mıh Osman’ın ‘’başkan geçmiş olsun ne oldu sana beyle’’ diyen sesi duyuldu. Başkan başını hafifçe kaldırarak ‘’ ne olacak Osman ağabey, şu halime bak, hem para vereyim, hem zamanımı harcayayım sonra da taraftardan dayak yiyeyim.’’  Mıh Osman’ın ‘’ yahu başkan bu taraftar sana el kaldırmaz mutlaka Elazizden gelen yabancılar yapmıştır’’ sözünü “ne Elazığ’ı ağabey? Emniyet Müdürü bana olaylar büyümeden taraftarlara bir konuşma yapıp sakinleştirmemi rica etti. Ben de orta kapıdan dışarı çıkar çıkmaz daha ağzımı açmadan ne kadar taş, değnek, yumruk varsa yedim, kendimi polislerin yardımıyla içeri zor attım. Yoksa ölecektim’’ diyerek cevaplandırdı. Mıh Osman “Yav başkan, bah gene söylüyüm, taraftar sana el kaldırmaz, mutlaka seni hakem sanmışlardır. Keşke önce kendini tanıtaydın’’ demesin mi? O gerginlik içerisinde ben koptum.”



Manken Tuğba Özay: Benim tek suçum sevmek (Hürriyet Gazetesi, Haziran 2006)


Kürşat Yılmaz ile işadamı Korkmaz Yiğit, türkücü İbrahim Tatlıses, manken Tuğba Özay ve “Banker Kastelli” olarak tanınan Abidin Cevher Özden'in de aralarında bulunduğu 42 sanığın yargılandığı davanın duruşmasına, yarın devam edilecek. 


İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Kürşat Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu tutuklu 20 sanık ile Abidin Cevher Özden, İbrahim Tatlıses, Tuğba Özay ve eski milletvekili Cemal Enginyurt'un da aralarında olduğu tutuksuz sanıklardan 13'ü katıldı.


Duruşmada kimlik tespiti yapılan Tuğba Özay, üniversite mezunu ve aylık gelirinin 5 bin YTL olduğunu belirterek, “Sanırım sabıkam yok” dedi. Özay'ın “model” olarak açıkladığı mesleği, tutanağa “top model” olarak geçirildi. 


(...) “Banker Kastelli” olarak tanınan Abidin Cevher Özden de, kimlik tespiti sırasında 1957'den beri borsacılık yaptığını ve aylık gelirinin ise 25-30 bin YTL olduğunu söyledi. 


Müşteki Metin Kaya Çağlayan'dan 15 milyon dolar alacağı olduğunu belirten Özden, Kürşat Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu bazı kişilerle bir araya gelerek bu konuyu görüştüklerini, ancak herhangi bir zorlama olmadığını öne sürdü. Özden, paranın ödenmesi konusunda anlaştıklarını ifade ederek, ”Ben borsacıyım. Söze güvenirim. Sözle iş yaptık. Hata yaptık” dedi. (...)



Marmaris Saklıgöl’de buluştu (Marmarisbulten.com, Temmuz 2009)


Türkiye’nin tanınmış işadamlarından, Malatyaspor eski Başkanı Metin Kaya Çağlayan’ın oğlu, Marmaris’in ilk televizyonu Kanal 48’in genç patronu Saygı Kaan Çağlayan ve Marmaris’in genç avukatlarından Sevin Darıcıoğlu, Çamlı Köyü’nde bulunan, Çağlayan ailesine ait Saklıgöl Tesisleri’nde önceki gün (19 Temmuz 2009) dünya evine girdiler.


Çağlayan’ın şahitliğini, Demirören Holding patronu Erdoğan Demirören yaparken, Darıcıoğlu’nun şahitliğini de, Rotary Kulübü Gayrettepe Şubesi Başkanı Şefik Gazioğlu yaptı. 



TBMM Genel Kurulunda Koray Aydın şoku (Habervitrini.com, Kasım 2004)


(...) Aydın konuşmasında AK Parti'nin 'Yeşil sermayenin emrinde' olduğunu, başbakanın şirketleri bulunduğunu ifade etti. Kendi mal varlığıyla ilgili Başbakan Erdoğan'ı ima ederek, "Benim mal beyanımı sünnetimde çocuklarımın takılan altınla izah edemem. Ben Ankara'da 544 daire yaptım. Oralardan kazandığım paralarla o işlerimi yaptım. Bir şey bulamadılar ya benim İstanbul'da kız kardeşimin kocası var. Metin Kaya Çağlayan'ın oğludur. Metin Kaya Çağlayan medyatik bir isimdir. 800 bin doları bozdurmuş repoda kullanmış. Büyümüş büyümüş 2 sene sonra 2 trilyon olmuş burada söylüyor. Ayıp değil mi? Senin kayınbiraderinin bankada parası varsa seni ilgilendirir mi? Saldıracaksan direk saldır. Yüce Divan'a gönderme kararı aldıysan mertçe yap. Biz hesap vermekten kaçan insanlar değiliz" dedi. 



AKP'nin Sevda Tepesi hesapları (Cumhuriyet Gazetesi, Aralık 2006) 


Özal, önce Suudi Arabistan Veliaht Prensi Abdullah bin Abdülaziz'e Sevda Tepesi'ni gezdirerek satın almaya razı etti. Ardından da Dirvana ailesini, imar izni olmayan korularını prense satmaya. Özal, 1984'te Bin Abdülaziz'e Çamlıca tepelerini de gezdirmişti. 


Sarıyer'in Boğaz'ı gören tepelerinde, Özal'ın hemşerisi Malatyaspor Başkanı Metin Kaya Çağlayan 'ın MESAN villaları da Uyum'la aynı dönemde yapılmıştı. Devlet Denetleme Kurulu raporlarıyla kaçak yapılar hava fotoğraflarıyla tespit edilmiş ve Danıştay'ın yıkım kararıyla birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne gönderilmişti. 



Devlet ve Çağlayan (Akşam Gazetesi, Şakir Süter, 21 Ağustos 2000)


İşadamı Metin Kaya Çağlayan'dan ilginç bir davet mektubu aldık.

Başlığı çarpıcıydı:

'Devletim! Seni Kime Şikayet Edeyim?'

Aslında bu tepki, çaresizlik içinde bırakılmış bütün insanlarımızın ortak çığlığı!

Peki, Çağlayan'ın devletle derdi nedir?

'Kişisel' gibi görünen ama gerçekte herkesin sorunu olması gereken bir garabeti yaşıyor Metin Kaya Çağlayan...

Özetle sunalım; maalesef bize çok yakışan bir garabet örneği bu...

Bir kooperatif, kendi tapulu arazisine devletin verdiği ruhsat ile konut yapıyor. Ama bunu 'Devlet' bir süre sonra gelip yıkıyor!

'Bize yakışan garabet' derken kastettiğimiz bu; çünkü hiçbir uygar ülkede böylesi bir rezalete tanık olamazsınız.

Eğer bu araziler dokunulmaması gereken yerlerse, niçin imara açıyorsunuz?

Hadi açtınız...

O arazilere verilen izin çerçevesinde villalar yapıldı ya da yapılmakta...

Devletin kendi verdiği ruhsatı, bizzat devlet yok sayarak nasıl yıkım yapar?

Hadi trilyonlar harcanarak tamamlanmak üzere olan villaları yıktınız.

Devlet arazileri üzerine inşa edilen gecekondulara niçin 'yeşil ışık' yakıyorsunuz?

Demek ki bu garabet, sadece Metin Kaya Çağlayan'ın kişisel sorunu değil.

Ama Çağlayan haklı olarak soruyor:

- Eğer derde deva olacak, bir sorunu çözecekse, gel yık Uyum'u ve Mesan'ı. Ama Hazine arazisine ya da başkalarının arazisine yapılmış, imarsız, ruhsatsız kaçak binalar yıkılmıyor da, ruhsatlı binalar yıkılıyor? Niçin?

Kalem kalem sayıyor:

- Hazine arazisine konut yapılıyor, devlet susuyor. İmarsız arsaya gecekondu-apartman yapılıyor, devlet susuyor. Küçük Armutlu, Büyük Armutlu, Sultanbeyli yapılıyor, devlet susuyor. Ormanlar yakılıyor, devlet susuyor. Ormanlar satılıp içlerine villa yapılıyor, devlet susuyor. Süreyyapaşa Hastanesi'nin arazisi yağmalanıyor, devlet susuyor.

Ve geliyor sadede:

- Bir kooperatif, kendi tapulu arsasına devletin verdiği ruhsatla konut yapıyor.. Bu kez devlet yıkıyor!

Ne zaman susar, ne zaman yıkar, ne zaman aslan kesilir, ne zaman kuzuların sessizliğini yaşar, kimse anlamıyor, anlayamıyor!

Sonuçta devlet, devlete karşı...

Daha da önemlisi devlet, kendi insanına karşı...

Peki niçin vardır bu devlet, söyler misiniz?

Ve devleti ile davalı olanlar, devleti kime şikayet edecekler?!.