Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Nusaybin – Mardin

Suriye'deki olaylar nedeniyle en çok gündemde olan yerleşim yerlerinden biri. Nusaybin, Mardin iline bağlı Suriye sınırında Kamışlı'ya komşu ovada kurulmuş bir ilçedir.



Nusaybin – Mardin


Nusaybin’in tarihçesi nedir?


İpek yolu üzerinde Suriye ile sıfır noktasında bulunan Nusaybin , Dicle Nehri ile Fırat Nehri arasındaki havzanın yani Mezopotamya'nın kuzey kısmında bulunmaktadır. M.Ö. 4500 yıllarında Subarular tarafından kurulan şehir, M.Ö. 3000 yıllarında Sümer kralı Lugazakis tarafından “Nırbo” olarak adlandırılmış ve Çağ-Çağ deresinin batısında yeniden inşa edilmiştir. Tarih süresince yukarı Mezopotamya'nın en büyük şehri olarak sürekli yer almıştır.


Kuruluşundan Sümerlerin yıkılışına kadar (M.Ö.2850) Sümer imparatorluğuna bağlı kalmıştır. M.Ö.2850-2300 Yılları arasında Akadlar ,M.Ö. 2300-2060 Yılları arasında Akad-Sümer imparatorluğu,M.Ö. 2060-1800 Yılları arasında Babilliler, M.Ö.1800-1305 Yılları arasında Mitanililer, M.Ö.1305-715 de Asurlular, M.Ö.612-330 Yılları arasında Med-Persler, M.Ö. 330 da Selefkuslar (Selevkoslar), M.Ö. 130-M.S. 50 Yılları arasında Abgar krallığı, sonra da Romalıların hakimiyetine girmiştir. M.S. 637 Yıllarına kadar şehir sürekli Romalılar ile Sasaniler arasında el değiştirmiştir. M.S 637 yılında İslam orduları hakimiyetine giren Nusaybin, sıra ile Emeviler, Abbasiler, Mervaniler, Eyyubiler, Selçuklular, M.S.1258 de Hulagu hanın eline geçmiş, daha sonra Karakoyunlular, Artukoğulları ve Akkoyunlular , daha sonra da 1516 yılında Osmanlı İmparatorluğuna geçmiştir.


Nusaybin'in ilk kurulduğundaki adı bilinmemektedir. Ancak Sümerler döneminde “Nırbo” denilmiştir.


Babilliler şehre Armis veya Nisibis, Huri-Mitaniler Nabila,Kenge, Nas-ü-bina, Asurlular Meppin-Suba, Romalılar Antimosya, Süryaniler Nasibina-Sarbo, Sasaniler Ahvaz , Araplar Nasibeyn, Kürtler ise Nisebin, Cumhuriyet döneminde de Nusaybin adını almıştır.


Görülüyor ki 5000 yıldır hep aynı isim kullanılmıştır.


Tarihi süreçte birçok önemli olaya tanıklık eden şehir, en parlak dönemini M.Ö.130 yıllarından başlamak kaydı ile M.S. 637 yılları arasında yaşamıştır. Hıristiyanlık dininin yayılması ile şehirde her türlü eğitimi veren bir fakülte kurulmuş ve eldeki tarihi verilere göre bulunulmuş? 2000 öğrenci bu üniversitede eğitim görmekteydi. En parlak dönemini ise mor efrem döneminde yaşayan okulun bir Yönetmeliğinin olduğu bilinmektedir.



Nusaybin nüfusu yıllara göre nasıl bir değişim gösterdi?


Yıl           Toplam Şehir           Kır

1965 36.172 7.584 28.588

1970 44.180 14.994 29.186

1975 55.634 23.684 31.950

1980 63.561 30.981 32.580

1985 82.720 45.178 37.542

1990 85.448 49.671 35.777

2000 103.863 74.110 29.753

2007 116.465 88.296 28.169

2008 113.007 84.372 28.635

2009 111.568 83.832 27.736

2010 112.790 85.498 27.292

2011 113.718 86.395 27.323



Nusaybin’in sosyal yapı ve kültürel özellikleri nelerdir? 


Tarih içinde çok sayıda farklı devletin yönetimi altına girmesiyle beraber Nusaybin birçok kültürel ve toplumsal değişikliliğe maruz kalmıştır. İslamiyet öncesi/Roma zamanında bu bölgelerde çoğunlukla Süryanilerin kaldığı bilinmektedir. Bununla beraber bu coğrafya Kürtlere de ev sahipliği yapıyordu. İslamiyet'in yayılışıyla beraber tüm İslam Aleminde olduğu gibi bu coğrafyaya da birçok Müslüman Arap gelmiş, buralara yerleşmiş ve İslamiyet'i anlatmıştır. Bunun etkisiyle beraber Kur'anı Kerim'in de Arapça olması, buralarda hızlı bir Arapça öğrenme ve daha sonraları araplaşma olarak sonuç vermiştir.Ancak yaşanan göçler ve demografik değişiklikler neticesinde,günümüz itibariyle Nüfusun büyük bir çoğunluğunu Kürtler teşkil etmekte olup geri kalan nüfus Araplardan ve Süryanilerden oluşmaktadır.


Kent değişik bir sosyal yapıya sahiptir. Eski yerli nüfusun çoğunluğunu kayıp etmiştir. Sınır kapısı olması, son yıllardaki köyden kente göçler dolayısıyla kentin sosyal yapısı tamamen değişmiştir. Bu değişiklikler ister istemez beraberinde büyük sorunları da getirmektedir.


Şehir başta da belirtildiği gibi E-90 Karayolu üzerindedir. Bu nedenle ulaşım imkanları iyi bir konumdadır. Karayolu haricinde şehrin içinden geçen ancak uzun süredir uluslar arası ulaşıma kapalı bir demir yoluna sahiptir. Diyarbakır'a mesafesi 152 km.,Mardin'e 56 km. Batman'a 139 km ,Şanlıurfa'ya 220 km.,Gaziantep'e ise 360 km.dir. Zaho'ya uzaklığı 140 km., Kamışlıya ise 1 km. kadardır. Kent tamamen düz bir alana kurulmuştur. İlçe sınır şehri olması dolayısı ile yerli turist bakımından oldukça şanslıdır. Hafta sonları genelde çevre il ve ilçelerden gerek ticaret için gerekse de mesire için çok sayıda yerli turist gelmektedir. Özellikle BEYAZ SU olarak tarif edilen Midyat-Nusaybin arasındaki sulak bölge son yıllardaki çalışmalardan sonra muhteşem dinlenme alanlarına dönüşmüştür.



Nusaybin’deki tarihi eserler hangileridir?


Nusaybin – Mardin





Mar Yakub kilisesi ve Nusaybin Okulu: Nusaybin ve çevresinde ise MS 150 yıllarından sonra Tanrılara adanmış tapınakların üzerine kiliseler ve manastırlar inşa edildimeye başlandı. Mar Yakub, MS 3. yüzyılın ortalarında bu tarihi bölgede dünyaya gelmiş ve Nusaybin yakınlarında bulunan bir manastırda dünyadan el etek çekerek rahiplik hayatına başlamıştır. Nusaybin`den gelen yetkili kişiler Mar Yakub`u kendi manastırından alıp Diyarbakır`a götürmüş, MS 309 yılında Meryemana Kilisesi`nde toplanan episkopal kongrenin kararıyla Nusaybin episkoposluğuna takdis edilmiş ve terfi edilmiştir. Mar Yakub Nusaybin`deki kilisenin küçük olduğunu düşünmüş ve bugün bir kısmı mevcut olan Mar Yakub Kilisesi`ni 313 yılında inşa ettirmeye başlamıştır. Kilisenin içinde bulunan 3 metre uzunluğundaki taşlar, taş işçiliğini sergileyen kemerlerindeki bezemeler, kutsal ayinin icra edildiği bölümlerdeki yarım kubbeler, duvardaki diğer motifler ve yapılar büyülü bir görünüm sergilemekte


Bizans İmparatorluk topraklarında Nasturilere karşı girişilen zulüm hareketleri yüzünden, 489 tarihinde Sasani Hükümdarı Kubad`ın izniyle ve Nusaybin Metropoliti Barsavmo ile Urfa Okulu`nun eski rektörü Narsay`ın çabalarıyla Edessa`dan (Urfa'dan) Nusaybin`e nakledildikten sonra, burası asırlar boyunca Nasturilerin manevi merkezi oldu. Öğretmen Narsay ve Episkopos Barsavmo okula yeni kanunlar ve düzenlemeler getirdi. 496 yılında Nusaybin Episkoposu Barsavmo`nun yerine geçen 2. Mar Huşoh bu kanunları daha da genişletmiş ve onun döneminde okul yalnız doğuda değil, Roma İmparatorluğu`nda ve Afrika`da bile büyük bir ün kazanmıştır. Nusaybin Okulu 7. yüzyıla kadar hizmet vermiştir. Kültür ve medeniyete ışık saçan bu okulların çalışmalarından dolayı Nusaybin “İlimlerin beşiği, eğitim kenti ve öğretmenlerin annesi” olarak adlandırılmıştır.120


Zeynel Abidin Camii: Hz. Muhammed`in 13 torunundan biri olan Zeynel Abidin ve onun kız kardeşi Zeynep`in türbelerinin bulunduğu, ilçenin en önemli camisidir. Cami eskiden küçük bir mescitti. 1956 yılında Kaymakam Mustafa Tütüncü`nün girişimleri ve halkın yardımları ile görkemli minaresi yapılmış, sonraki yıllarda eyvan son cemaat yerine eklenmiştir. Daha sonraları da iki katlı ek bir bina yapılarak cami ilçenin en önemli ibadethanesi durumuna getirildi.


Gırnawas: Yeterli ilginin gösterilmesi ve gerekli araştırmaların yapılması halinde dünyaya ışık tutacak, medeniyetler tarihine yeni bir sayfa ekleyecek olan Gırnawas,Nusaybin`in 4 km kuzeyinde, Çağçağ Vadisi`nin Kuzey Mezopotamya ovasına açıldığı noktada, tam vadi ağzında bir höyüktür. Çağçağ`ın batısında yer alan höyük 350 m çapında yuvarlak bir alanı kaplamaktadır. Şu anda mevcut yüksekliği 25 m`dir. Çevresi sulanabilir tarım arazisi ile kaplıdır. Günümüzde basit bir kanal sistemi ile sulanan bu arazide her türlü ağaç ve sebze yetişebilmektedir. Arkeolojik önemi nedeniyle Gırnawas, birçok bilim adamı tarafından ziyaret edilmiştir.


Yeni Kale (Saçlı Ali): Bu kale de Bizans İmparatoru II. Konstantin`in emriyle Dimitriyos`a yaptırılmıştır. Kale dağdan inen Midyat-Nusaybin kervan yolu üzerindeki boğazın dar geçidinde, dağın bittiği yerde, derin vadide, balık biçimi, tek parça bir kayalık düzlüğünde yapılmıştır. Kale Roma-Bizans stilindedir. Oturma odaları, su sarnıçları, kuleleri ve burçları vardır. Çevresi 1000 metreden geniştir; yüksekliği 10 metreyi geçer.


Selmân-i Pâk (Selmân-i Farisi): İlçedeki makamı çeşitli yerlerden gelen çok sayıda insan tarafından ziyaret edilen Selmân-i Pâk`ın, Muhammed`in berberliğini yaptığı söylenir. İsfahanlı Selmân-i Pâk, Mecusi (ateşperest) idi. İran`da iken kiliseye gidip Hıristiyan oldu. Daha sonra Anadolu`ya geçip kiliselerde hizmet etti. Gençlik yıllarının bir bölümünü Nusaybin`de bir kilise papazının yanında geçirdiği söylenmektedir. Daha sonraları Şam`a, oradan da Medine`ye geçti. Rivayete göre bir Yahudi`nin elinde köle durumunda bulunduğu sıralarda Hz. Muhammed (SAV) ile karşılaşır ve Yahudi`den satın alınarak serbest bırakılır, sonradan da peygamberimizin berberliğini yapmaya başlar. Resulullah`ın huzurunda ve sohbetinde kemâle erer; Hz. Ömer zamanında yüksek makamlara getirilir.


Merdis-Mariis-Marin Harabeleri (Marinê): Nusaybin ilçesinin 15 km kuzeydoğusundadır. Asurilerin Merdis, Komukların Mariis adını verdikleri Marin, Mezopotamya`nın en eski ve en büyük şehirlerinden biridir. Değişik tarihlerde çokca el değiştirmiştir. Tarihin çok eski bir şehri olan Marin, bugün taş ve toprak yığını durumundadır. Harabeler arasında Roma, Bizans ve Süryani Kadim cemaatine ait birçok kilise kalıntısı görülmüştür. Şehrin batısında bulunan kale, Marin`in geçmişi hakkında bilgi verebilecek niteliktedir. Kuzey yönüne isabet eden kesimde saraylar, kiliseler, kayaların üzerinde ve mağara girişindeki çivi ve strangila yazılar, çeşitli kabartma resimleri görülmeye değer şaheserlerdir. Şehrin üst mahallesi sayılabilecek mağaraları, mezarlardan oluşmaktadır. Akarsuyu olmadığı için her evin bir sarnıcı vardır. Ayrıca alt doğusunda 60x60x60 m ölçülerinde kayadan oyma, tavanları kemer biçiminde birbirlerine birer ara duvarla ayrılmış 4 sarnıcı vardır. Timur Cizre`yi almaya giderken, bura halkının (Timur`a karşı geldiğinden) kılıçtan geçirildiği ve böylece Marin`in bir daha şenlenmediği söylenmektedir.


Merdis-Marin Kalesi (Marinê): Nusaybin`in 15 km kuzeydoğusundaki Marin Kalesi, eski Merdis şehrinin üzerindeki yüksek kayalıklarda inşa edilmiştir. Çevre genişliği 1500 metredir. 12 kule ve burcu vardır. Güneye açılan kapısı eskiden bir demir kapı ile korunuyormuş. Kalenin doğusunda Merdis kralının şatosu bulunmaktadır. Şatonun altında kayalara oyulmuş ve derinliği 5, uzunluğu 18, genişliği 5 metre olan bir mahzen, bunun yanında da suyu eksilmeyen bir sarnıç vardır. Kalenin kimler tarafından yapıldığıyla ilgili bir kayıt olmamasına rağmen, inşa tarzından bir Bizans eseri olduğu ve tarihte birçok kez onarıldığı anlaşılmaktadır. Kalenin burç ve surları günümüze kadar özelliğini muhafaza etmiştir.122


Mar Bobi Kilisesi: Nusaybin`in Günyurdu (Marbobo, Merbabê) köyünün kuzeybatısında ve tepenin başında bulunmaktadır. Kayalara oyulu kiliseye “Yeraltı Kilisesi” de denilmektedir.


Mar Evgin Manastırı: Girmeli (Grêmîra) bucağının 7 km kuzeyindedir. Tûr Abidin Dağı`nın yamacında, ovadan 500 metre yükseklikte, mağara ve yapılardan oluşmaktadır. Çevrenin en eski tapınaklarındandır. Mar Evgin`in Hıristiyan azizlerinden, İncil müjdecilerinden olduğu belgelerde yazılıdır. Yapılış tarihi belli olmayan manastır halk arasında “Deyr-Marog” adıyla anılır.


Mar Abraham Manastırı: Bagok Dağı`nın doruk noktasındadır. Bu manastır bir tapınaktan çok büyük bir asker kışlasına benzemektedir. Yapının çok eski çağlara ait olduğu ilk görüşte hemen anlaşılmaktadır. Çok eski olan bu yapının daha sonra Hıristiyanlarca kiliseye çevrildiği tahmin edilmektedir. Mar Abraham aziz İbrahim demektir. Aziz İbrahim orta Asya'nın Kaşkar kentinden gelen eski Türk boyutlarından gelen bir hıristiyan din adamıydı.


Haytam Kalesi (Dimitriyus): Günyurdu (Marbobo, Merbabê) ile Dibek köyleri arasındadır. Servis yolunun 500 metre doğusunda, 1254 rakımlı Bagok Dağı`nın doruk yamacındadır. 351 yılında Bizans İmparatoru II. Konstantin`in buyruğu ile yapılmıştır. (Bugünkü mevcut durumu 451 yılında yapılmıştır.) Kale, kuzeyden ovaya inen bir yolun korunmasını güvenlik altında bulundurmak bakımından önemli bir yerdedir. Ovadan bakıldığında bir kartal yuvası görünümündedir. Kuzeydoğusunda Sirvan, güneybatısında Yenikale bulunmaktadır. Kaleler birbirlerini görür durumdadırlar. Tam dağın doruğunda, kalenin güneybatısında Mar-Abraham Manastırı vardır. Kalenin 10 burcu, 3 gözetleme kulesi, içinde oturma odaları vardır. 2000 metre uzunluğundaki surlarının yüksekliği bazı yerlerde 10 metreye, burçları 16 metreye, gözetleme kulesi ise 18 metreye yaklaşmaktadır. Kaleye yalnız güneydeki kapıdan girilebilmektedir. Kale alanında su sarnıçları, odun depoları, asker odaları bulunmaktadır.


Aznavur Kalesi: Nusaybin ilçesinin 14 km kuzeydoğusundaki Aznavur Kalesi, geniş bir vadinin üzerindeki bir tepenin zirvesindedir. Kale 970`de Hamdan bin Al Hasan, Nasır Al-Davla bin Abdullah bin Hamdan tarafından inşa edilmiştir. Doğudan batıya uzunluğu 400 m`dir. Genişliği 30–60 m arasında değişmektedir. Kalenin inşa edilmiş olduğu düzlüğün zemini doğuda 800, batıda 300 m yüksekliktedir. Kale 14 burç, 2 gözetleme kulesi ile tahkim edilmiştir. Güneye açılan tek kapısı doruğa, kale meydanına gider. Burada kale beyinin mekânı görülmeye değer bir özellik teşkil etmektedir. Güneyde Suriye Ovası`na hâkim olan kulesi hâlâ ayaktadır.


Xetabin Harabeleri: Xetabin (Hatabin) harabeleri Beylik köyünün 4 km kuzeyinde ve vadi kenarında yer almaktadır. Birçok dönem yerleşim alanı olarak kullanılan bölge, günümüzde genel olarak gezici göçerlerce kullanılmaktadır.


Üzüm Suyu Kanalı: Girmeli bucağının 1500 m güneydoğusunda, Odabaşı köyünün (Gündük-şükro, Gündük-a Dêrê) kuzeyinde İpek Yolu`na paralel biçimde doğuya doğru uzanan tarihi bir kanaldır. Marin (Eskihisar) şehri yöresindeki dağlık köylerde yetiştirilen üzümün, kayalardan oyularak yapılan taş teknelerinde ezilip suyu çıkarıldıktan sonra, bu kanal vasıtasıyla uzaktaki kraliyet başkenti Ninova`ya akıtıldığı söyleniyor.


Tak-ı Zaferin: İlçe merkezindeki bu tak hudut kapısına giderken sol tarafta, mayınlı sahanın içindedir ve dört sütundan oluşmuştur. Bu sütunların Nusaybin Okulu`nun kalıntıları olduğu sanılmaktadır.


Şirvan Kalesi: Sasaniler tarafından 451 yılında Bizanslıların saldırılarını önlemek için yapılmıştır. 451 yılında Bizanslılarla Sasaniler arasındaki bir savaşta Sasaniler üstün gelirler. Çevre halkını esir alarak Sirvan Kalesi`ne götürürler. Komutan hastalanır; esirler arasındaki bir papaz komutanı iyileştirir, komutan da onu serbest bırakır. Baraz adlı bu komutan çok zalim bir kişi olduğu için çevre halkı isyan eder. Baraz ayaklanmayı çok şidetli bastırır ve ayaklanmacılara yardım eden Midyat ve İdil kasabalarını yağmalatır. Kale, Günyurdu köyünün kuzeydoğusunda, Turgutlu ile Değirmencik köyleri arasındadır.


Ramanus-Cambus-Kasrı Belek: Nusaybin ilçesinin kırk kilometre kuzeydoğusundadır. Burada çok eskilere ait olduğu tahmin edilen bir şehir harabesi ile bu harabe içinde yükselen veyöre halkı tarafından”Kasrı Belek” olarak adlandırılan büyük bir şato kalıntısı bulunmaktadır.


Ramanus Harabeleri: Nusaybin`in 40 km doğusunda bulunan antik Kasrı Belek köyünde bir harabedir.


Rhabdium-Hafemtay Kalesi: Nusaybin ilçesinin 20 km kuzeydoğusunda, Suriye sınırına yakın bir tepe üzerinde Romalılar tarafından inşa edilmiştir. Tepenin doğusunda bulunan vadiden Nusaybin-Midyat kervan yolu geçmekteydi. Romalıların Suriye`den gelecek tehlikeler için ileri karakol işlevi yükledikleri Hafemtay Kalesi uzun zaman Araplarla Romalılar arasında çekişme konusu olmuştur. Bu nedenle de adı tarihte pek kanlı geçmektedir. Kale gerek Nusaybin Ovası`na ve gerekse kervan yolunun geçtiği vadiyle Suriye Ovası`na tamamıyla hâkim bir durumdadır. Güneyden kuzeye doğru uzanan kalenin 14 burcu, 2 gözetleme kulesi mevcut olup, uzunluğu 1500 metreyi bulan surlarının yüksekliği 10, burçlar ile gözetleme kulesinin yüksekliği 20 metre kadardır. Kaleye giriş güneyden tek noktadan yapılır. Kale meydanından su sarnıçları, erzak ambarları, bazı bina kalıntıları ile yeraltı mahzenleri görünmektedir.


Pınarbaşı (Serekani) ve Dirim (Şahban) Harabeleri: Adı geçen harabeler birbirlerini takip etmekte olup ilçenin 30 km kuzeyinde bulunmaktadırlar. Pınarbaşı`nın üst tarafında vadiye hâkim yıkılmış kalesi mevcuttur. Pınarbaşı ile Dirim arasında bulunan ve kimler tarafından yapıldığı belli olmayan, duvarları halen sağlam, kesme taşlardan yapılmış bir şato günümüzde de dimdik ayaktadır. 1969 yılında yapılan ve köylere su taşıma amaçlı kanal kazısında bir küp içerisinde tamamı gümüş ve Büyük İskender`e ait sikkelerin bulunması, yerleşim alanının tarihi hakkında önemli bir bilgi vermektedir. Harabelerin bitim noktasında vadi ağzında bir höyük ve sağ tarafında bir kısmı kayalara oyulmuş, ancak tamamı tahrip edilmiş bir mezarlık alanı bulunmaktadır. Bunların haricinde ilçemizin değişik yerlerinde başka höyükler, kaleler ve yerleşim alanları da mevcuttur. En büyük höyüklerden Girmeli ve Duruca, şu anda tümüyle yerleşim alanı olmuşlardır. Birçok kale ise (Yandere ile Akarsu arasındaki Kavarêh Kalesi gibi) bilimsel bir araştırmayı beklemektedir. Üzülerek belirtelim ki birçok tarihi yerimiz ve kalemiz (Akarsu kalesi, Habis -İlkadım- vs) define bulmak uğruna ya tamamen ya da kısmen tahrip edilmiştir.


Mar Yuhana Kilisesi (Deyr-Gazel): Mar Evgin Manastırı`nın doğusunda Tûr Abdin Dağı`nın kayalık bir yamacındadır. Bir dizi eski yapıdan oluşmaktadır. Halk arasında “Deyr-Gazel” diye bilinmektedir. Mar Evgin Manastırı`na 5 km uzaklıktadır.


Mar Aho Kilisesi: Günyurdu köyünün kuzeyinde, tepe üzerinde bulunan kiliseye Patrik III. Yakub döneminde bazı eklemeler yapılmıştır.


Kışla: Nusaybin`de, şimdi yıkık bir duvardan başka kalıntısı olmayan kışla, Diyarbakır Valisi Hafız Mehmed Paşa tarafından 1837 yılında yaptırılmıştır. Büyük bir alana kurulan kışlanın 300`den fazla odası ve giriş kapısında iki büyük aslan heykeli vardı. 1891 yılında 2. Abdülhamid zamanında kurulan Hamidiye Süvari Alayları`nın Nusaybin kolu bu kışlada barınmaktaydı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında da binlerce askerin kaldığı kışlanın büyük bir bölümü 1970`lere kadar ayaktaydı.


Kışla Camii: Eski kışla civarına düşen ve eski yapısından sadece minaresi kalan camiyi Mervani hanedanından Behlul Beg b. Elvend Beg`in 1588 tarihinde inşa ettiği, daha sonraları Şaban b. Abdullah adlı bir hayırsever tarafından tamir ettirildiği minarede yazılı kitabede belirtilmiştir.


Harabbaba (Kuru Köy): Nusaybin`in kuzeybatı kesiminde ve ilçeye 34 km uzaklıktadır. Direkt yol olmaması nedeniyle Büyük Kardeş köyü üzerinden gidilmektedir. Antik kentinhangi dönemde ve kimler tarafından kurulduğu, herhangi bir araştırma yapılmadığından dolayı, bilinmemektedir. Ancak, bulunan sikkeler Selefkus, Roma, Sasani, Bizans ve İslam dönemlerine tanıklık ettiğini ortaya koymaktadır. Yerleşim alanı çok geniş bir alanı kapsayan yerin mimari bir özelliği henüz ortaya çıkarılmamıştır. Kalesi bugünkü yerleşim alanının 500-600 metre güneybatısında olup, kale surları ve kule yerleri halen mevcuttur; ancak kuzey ve doğu tarafındaki surlar zamanla tamamen ortadan kaldırılmıştır. Güneyden kısmen taşlarla döşeli bir antik yol hâlâ uzanmakta ve güney kapısında son bulmaktadır. Kalenin içinde su sarnıçları, mağaralar ve bolca depo vardır. Değişik zamanlarda yerleşim alanında çok değerli antik eserler bulunmuş, ancak tümü kaçakçıların eline geçmiştir. (1976 yılında bir köylü tarafından tesadüfen bir mağarada bir sıra halinde kaya mezarlar bulunduğu; mağaranın tam ortasında ise üstü altın işlemeli bir örtü ile kaplı, başucunda işlemeli bir vazo ve değişik antik eşyaların olduğu tek parça ayrı bir mezar bulunduğu tüm köylülerce dile getirilmektedir.) Yerleşim alanında zaman zaman toprak altında tek parça mozaiklere de rastlandığı bilinen bir gerçektir. Sikkeler dışında heykellerin, cam vazoların, değişik mühür ve anforaların çıktığı da biliniyor.


Bezekê (Erdoğdu): Nusaybin ilçesinin kuzeyinde ve 30 km mesafede olan bu yerin hangi dönemden kaldığı bilinmiyor. Özelliği, vadi boyunca sağlı sollu mağaralara sahip olmasıdır. 116 mağaraya sahip Bezekê`de mağaralar çift sıra, bazen de üç sıra halindedir. Tam tepesinde “Küçük Kale” denilen, ancak tamamen tahrip edilmiş olan bir kale, kuzeydoğusunda ise bir tepe üzerinde etrafa hâkim ve “Büyük Kale” denilen ikinci bir kale bulunmaktadır. Bu kalenin çevre surları kısmen yıkılmış olsa da halen yerleri bellidir. 3 km kuzeyinde “Kentur” harabeleri, bunun da 5 km kadar kuzeyinde “Der Muskê” denilen ve manastır-kale olarak kullanıldığı tahmin edilen bir yer vardır.



Nusaybin Belediye Başkanı kimdir? 


Ayşe Gökkan: 1965 yılında Şanlıurfa İlinin Suruç ilçesi Kulince köyünde dünyaya geldi. İlköğrenimi doğduğu köyde okuduktan sonra liseyi Şanlıurfa merkezde tamamladı. 1998 yılında Kıbrıs Amerikan Üniversitesinde İngilizce eğitimi gördü. İletişim Fakültesi gazetecilik bölümünden mezun oldu. HEP ve DEP dönemlerinde Şanlıurfa’da partinin değişik kollarında çalışmalarda yer aldı. HADEP, DEHAP ve DTP’de Parti meclisi, genel merkez yöneticiliği, genel merkez uluslar arası basın komisyonu başta olmak üzere partinin değişik birçok kademelerinde aktif bir şekilde görev aldı.  2002 yılında yapılan genel seçimlerde Urfa milletvekili adayı oldu. DEHAP %10 luk ülke barajını aşamadığı için seçilemedi.


Siyasi parti çalışmalarının yanı sıra, Özgür Gündem, Özgür Politika, Azadiya Welat gazeteleri ile Özgür Kadının Sesi dergisinde köşe yazarlığı yapıp araştırma dosyaları hazırladı. Kadın ölümlerine ilişkin belgesel ve kitap çalışmalarının yanında, namus cinayetlerine ilişkin araştırmalar yaptı. Siyasi Parti ve Basın çalışmaları yürütürken birçok sefer Nusaybin’de çalışma yürüttükten sonra 2009 Yerel seçimlerinde Demokratik Toplum Partisi Nusaybin Belediye başkan adayı oldu. 29 Mart 2009 Yerel seçimlerinde %83 gibi yüksek bir oy ile Nusaybin belediye başkanı seçildi.



Nusaybin Belediyesi iletişim bilgileri nelerdir? 


Tel : 0 (482) 4151295 - 0 (482) 4151018 Fax : 0 (482) 4153699

 E-Mail: nusaybin_belediyesi@hotmail.com - bilgi@nusaybin.bel.tr

Web: http://nusaybin.bel.tr



Nusaybin Kaymakamı kimdir?

Abdulhalim Can: 1980 yılında Elazığ’ da doğdu. 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. 


2004 yılında 91. dönem Denizli kaymakam adayı olarak göreve başladı. 2005 yılında İçişleri Bakanlığı'nca bilgi, deneyim ve yabancı dilini geliştirmek amacıyla gönderildiği İngiltere'de 9 ay boyunca Sheffield Üniversitesi'ne bağlı Academic English Teaching Center'da eğitim faaliyetlerine katıldı.


Sırası ile Konya Altınekin ve Burdur Karamanlı ilçelerinde kaymakam vekili; Isparta Yenişarbademli ve Diyarbakır Çüngüş ve Siirt Kurtalan ilçelerinde kaymakam olarak çalıştı.


2008 yılında Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’ne bağlı Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Türk Hukukunda Haberleşme Özgürlüğünün Sınırları” isimli tezi ile yüksek lisansını tamamladı.


2011 yılında Siirt Kurtalan’daki istihdam alanı ve sosyal alandaki başarılı proje ve çalışmalarından dolayı Türk İdareciler Derneği tarafından yılın kaymakamı seçilerek Vali Celalettin Tüfekçi meslek ödülünü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan aldı.


2013 Ağustos ayında müşterek kararname ile Mardin ili Nusaybin Kaymakamlığı’na atandı. Üstün sicillerinden dolayı bir kademe ilerlemesi, muhtelif takdirname, başarı belgesi ile bir üstün başarı belgesi ile taltif edildi. Öğretmen Gülsüm Hanımla evlidir. İki kız çocuğu babası olup İngilizce bilmektedir.



Nusaybin Kaymakamlığı iletişim bilgileri nelerdir?


Tel: 0 (482) 415 1025

Web: www.nusaybin.gov.tr



Önerilen Bağlantılar : Anneler günü konut kampanyaları