Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Tuzla tersaneleri

İstanbul’un Anadolu yakasındaki ilçesi Tuzla’da kurulan tersanelerdir. Tuzla tersaneleri, 71 tersane ile Türkiye’nin en büyük tersane üssü. Bir dönem işçi ölümleriyle gündeme gelen bölge, en son kira zamlarıyla haber oldu.



Tuzla tersaneleri

Tuzla tersaneleri



Tuzla tersanelerinin genel özellikleri nelerdir?



Tuzla’da 71 tersane bulunuyor bunların 20’si kapalı durumda. Toplam çalışan sayısı 60 binden 16 bine geriledi. 2008’deki 3.8 milyar dolar ihracat 2012’de 1.150 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. 


Tersaneler yüzde 15 kapasite ile çalışıyor ve bu yılın ilk 2 ayında yeni sipariş yok.



Tuzla tersaneleri ekonomik açıdan ne durumda?



24 Şubat 2013 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Dinçer Gökçe imzalı ve “Tuzla'daki tersaneler ‘koma’dan çıkmaya çalışıyor” başlıklı habere göre; Türkiye’nin en büyük tersane üssü Tuzla, küresel krizin etkisini aşmaya çalışıyor. 71 tersanenin bulunduğu bölgede 20 tersane kapalı durumda. 2008 kriz öncesi 60 bin kişinin çalıştığı bölgede şimdilerde 16 bin kişi çalışıyor. Bu yılın ilk 2 ayında alınan yeni bir sipariş yok. GİSBİR Başkanı Murat Kıran, krizi aşmak için savunma sanayi ihaleleri ve denizde petrol-doğalgaz arama projelerine odaklandıklarını vurguladı.

2008’deki küresel krizin Türkiye’de en çok etkilediği alan Tuzla’daki tersaneler oldu. Kriz öncesi siparişleri yetiştiremeyen firmalarda işler 2009’dan itibaren kesildi. Dünya ticaretindeki daralma ile birlikte gemi talebi de düşünce Tuzla’daki tersaneler zor bir döneme girdi.


20 TERSANE KAPALI


Bölge, 71 tersanesi ile Türkiye’nin en büyük tersane üssü. Özellikle 2009-2010’da krizin ağır etkilerini yaşayan bölgede halen 20 tersane kapalı durumda. Tuzla tersaneler bölgesindeki tablonun en açık göstergelerinden biri toplam çalışan sayısı.


HER 4 İŞÇİDEN ÜÇÜ İŞİNİ KAYBETTİ


Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği  (GİSBİR) Başkanı Murat Kıran’ın verdiği bilgiye göre, bölgede şimdilerde 16 bin kadar kişi çalışıyor. Oysa 5 yıl öncesinde bölgede 60 bin kişi çalışıyordu.


Sektör temsilcileri, krizin en ağır etkisinin 2010’da görüldüğünü ifade ederek içinde bulundukları süreç için “komadan çıkmaya çalışma’ benzetmesi yapıyor. 


Tersaneciler bu yıla ilişkin sinyallerin de kötü olduğunu belirtiyor. 2013’in ocak-şubat döneminde alınan yeni bir sipariş yok. Faal durumdaki firmaların önemli bir bölümü tamir-bakım gibi işleri üstleniyor.  Bölgede ayrıca 54 tersane de tamamlanmayı bekliyor. 2003-2004’te temeli atılan tersaneler krizle birlikte yarım kaldı.


TPAO YENİ BİR GEMİ ALACAK


GİSBİR Başkanı Murat Kıran, krizin etkilerini aşmak için yeni bir takım alanlara yöneldiklerini ifade etti. Kıran’ın işaret ettiği alanlar, savunma sanayi ihaleleri ve son dönemlerde denizlerde yoğunlaşan petrol-doğalgaz arama faaliyetleri. Akdeniz ve Karadeniz’de arama faaliyetlerinin yoğunlaştığını aktaran Kıran şunları kaydetti: “Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) 350 milyon dolara bir sismik gemisi aldı. TPAO, yeni bir kazıcı gemi sahibi de olmak istiyor. Biz de bu işe talip olduğumuzu söyledik. Onlar da sıcak baktı. Savunma sanayisinde yerli katkı çok önemli. Şu anda bu sanayinin yüzde 55'i yerli katkı payına ulaştı.”



Tersane kiraları yüzde kaç zamlandı?



19 Mart 2013 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Dinçer Gökçe’nin haberine göre; devlete ait arazilerde kiracı olan tersanelerde bu yıl alınan kira bedellerine yüzde 1500’ü aşan zam yapıldı. Geçtiğimiz yıl 112 bin TL kira ödeyen şirkete bu yıl 1,7 milyon TL’lik ödeme emri gönderildi. GİSBİR Başkanı Murat Kıran, “Tuzla tersaneler bölgesinde bıçak kemiğe dayanmış durumda” dedi. Hazine, kaynakları ise konu ile ilgili yeni bir düzenlemeye gidileceğini açıkladı.


Birçoğu hacizlik olan, bir bölümü iflas erteleme talebinde bulunan tersaneler, içinde bulundukları krizi aşmaya dönük çalışmalar yürüttükleri süreçte, Maliye Bakanlığı’na bağlı Milli Emlak Dairesi’nden gelen yazılarla şoke oldu.


YÜZDE 1520’LİK ARTIŞ


Zira bu yıl için istenen kira bedellerinde çok ciddi bir artış yapılmıştı. Adının açıklanmasını istemeyen bir şirketin geçtiğimiz yıl ödediği kira bedeli 111.844 TL. Bu yıl için istenen kira ise 1.701.725 TL. Bir diğer tersanenin geçtiğimiz yıl ödediği kira bedeli 53,236 TL iken, bu yıl istenen bedel 809,991 TL. Anılan rakamlar, bir yıllık süreçte ödenecek kirada yüzde 1520’lik artış yapıldığını ortaya koyuyor.


Gönderilen yazılara göre söz konusu tutarların 4 taksitte ödenebileceği bilgisi yer alıyor.


METREKARE FİYATI 43 TL


Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Başkanı Murat Kıran, tersanelerin bu yıl için istenen kira bedellerini ödeyecek durumda olmadığını öne sürdü. Murat Kıran, söz konusu artış oranı için Milli Emlak’tan da tatmin edici bir açıklama alamadıklarını öne sürerek şunları kaydetti: “Bizler burada kiracıyız. Ödeyeceğimiz kiralar 5 yılda bir belirleniyor. 2005’e kadar kiralar gayet makul seviyedeydi. 2008 krizinden sonra ödediğimiz kiralarda önemli artışlar yapılmaya başlandı. Ancak bu yıl için istenen bedeller aşırı derece yüksek. 2008’e kadar metrekare fiyatı ortalama 1-1.5 TL seviyesindeyken gelinen aşamada 43 TL


Tersanelere gönderilen yazılarda, ilk taksidin 15 gün içinde ödenmesi gerektiği bildirildi.



Tuzla tersanelerinde işçi ölümü kaça ulaştı? 



17 Mayıs 2013 tarihli Radikal Gazetesi’nde İsmail Saymaz’ın haberine göre; Tuzla tersanelerinde bugün 159. işçi yaşamını yitirdi. 'Kaza' ile ilgili işyerine yönelik ihmal suçlamaları var.


Tuzla’da faaliyet gösteren Tersan Tersanesi’nde meydana gelen patlamada Ali Yakar adlı işçi hayatını kaybetti. Limter-İş Genel Sekreteri Hakkı Demiral olayda, gaz ölçümü olmadan kaynak çalışması yaptırıldığı için “göz göre görev cinayet işlendiğini” savundu. Bu arada, Yakar’la birlikte tersanelere kurban verilen işçi sayısı 159’a çıktı. 

Limter-İş Genel Sekreteri ve iş güvenlik uzmanı Hakkı Demiral’ın verdiği bilgiye göre; Tersan’a çekilen bir yabancı geminin ‘woltrans’ adlı, içinde pervanenin bulunduğu bölümde kaynak çalışması başlatıldı. Daha önce kaynakla iptal edilen bu bölümde oluşan çatlakların yeniden kaynakla kapatılması için bu sabah 03.00-04.00 sularında Ali Yakar adlı işçi görevlendirildi. Uzun yıllar tersanede çalışan ve yeni emekli olan Yakar, kaynak çalışması yaparken kapakta patlama meydana geldi. Yakar duvara çarparak öldü. 


Demiral, kapalı alanda kaynak çalışması için önceden gaz ölçümü yapılması gerektiğini fakat burada bu işlemin 

yapılmadığını belirterek, şöyle dedi: 


“Eski kaynakların üstüne kaynak yaparak, kapalı alanı bomba haline getirip patlatmışlar. Çok ciddi bir ihmaldir. Çünkü kapalı bir tankta, önceden bilmediğiniz yerde sıcak çalışma yapamazsınız. Mühendisler kapalı alandaki sıcak çalışma işleminden önce içerideki gazın tahliyesi için ölçüm almalı, temizlik yapılmalıydı. Bile bile cinayet işlendi. Bu tarz çalışma ve patlama ilk değil. Şu görülüyor ki tersane patronları yaananların hiçbirinden örnek alarak, kaza analizi yaparak, dersini çıkarmamış. Korsan çalışmalar devam ediyor. Çalışma Bakanlığı müfettişleri teftiş yapıyor ama önlemler hayata geçmediği sürece iş cinayetleri kör kütük devam eder.”



Pendik Tersanesi ile Tuzla tersaneleri arasındaki 'ölümcül' fark nedir?



1850 işçinin çalıştığı Pendik tersanelerinde sigortasız işçi yok. Taşeron uygulamasına da çok seyrek başvuruluyor. İşçi güvenliğini, 20 kişilik bir kurul denetliyor.


01 Nisan 2008 tarihli Radikal Gazetesi’nde İsmail Saymaz ve Cem Mirzanlı’nın haberine göre; Tuzla tersanelerinde üç ayda sekiz işçi ölürken, yanındaki Pendik'te son ölümlü kaza 1998'de oldu. Nedeni, Pendik'te cana verilen değer ve önlemler. 


Pendik'teki İstanbul Tersanesi, sadece son üç ayda sekiz işçinin kazalarda öldüğü Tuzla tersanelerine 500 metre uzaklıkta. Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı, 1850 işçinin çalıştığı tersanede en son ölümcül kaza, 1998'de meydana gelmiş. İşçilerin örgütlü olduğu Türk -İş'e bağlı Türk Harb-İş Sendikası Anadolu Yakası Şube Başkanı Hüseyin Över, "Tuzla'yla, siyah ile beyaz kadar farklıyız" diyor. 


Hüseyin Över'e göre Pendik'te, örgütlü bir işyeri ve bilinçli işçi olmanın avantajı var. İşçilere eğitimler veriliyor, önlemlerin alınıp alınmadığı takip ediliyor. İşveren ve sendikanın oluşturduğu, işçi sağlığı ve güvenliği kurulu var: 

"Bu kurul, işyerindeki aksaklıkları gündeme alır, çözüm önerilerini ve bunların takibini yapar. İşyerinde uyulması gereken kurallar var. Örneğin, bir iskelenin kuruluş şekli, bağlantıları, iskeledeki çalışacak elemanın nasıl çalışması gerektiği... İşçinin emniyet kemeri, koruyucuları, bareti mutlaka olmalı. İşin türüne göre ayağında çelik ayakkabı veya elektrikle çalışıyorsa, kauçuk tabanlı ayakkabı olmalı. Maske ve elpen kullanmalı." 


20 görevli sürekli denetimde 


Pendik'te işçiler bilinçlendirilirken, 'iş emniyetçisi' denilen 20 kadar görevli de çalışanların kurallara uyup uymadığını denetliyor. İşçi güvenlik tedbirlerine uymuyorsa ceza veriliyor. Ayrıca işçiler hem işe girdiği süreçte hem çalıştığı sürede periyodik olarak eğitiliyor. 


Pendik'te sigortasız ve sendikasız çalışmak mümkün değil. Tuzla tersanelerinde yaygın olan taşeron uygulamasına, iş yoğunluğunun çok artması gibi istisnai koşullarda ve geçici olarak başvuruluyor. Sigortasız taşeron işçiler de tersaneye sokulmuyor. Tabii Pendik'te de iş kazaları olmuyor değil. Över, "İş kazası olmaması mümkün değil. Bizdeki kazalar genelde, sıyrıklar ve çatlaklar biçiminde" diyor. Över'e göre, 'önlemsizlikler ve hukuksuzlar cehennemi' Tuzla, 'önlemler cenneti' Pendik'ten şöyle görünüyor:


"Tuzla'da 20 binin üzerinde işçi var, 5 bini kadrolu. Geri kalanı her gün sirkülasyona uğruyor. Amele pazarından alınan işçiler gibi. Ne iş olursa yaparlar. Ölüm riski de olsa. İnsanların güvencesi yok. İşverenler taşeron sisteminde ucuz emeğe öncelik verip, maliyeti düşürmek için tedbir almayarak kazalara davetiye çıkarıyorlar. Kurallar uygulanmalı, denetimler sıklaştırılmalı, taşeron sistemi kaldırılmalı. Örgütsüz ve bilinçsiz insanları tehlikeye atmamak lazım. Taşeron sistemi en büyük düşmanımız. İçimiz burkuluyor. Bu kadar kuralsızlık, yasa tanımamazlık olmaz. Tuzla tersanelerinde geçen yıl 13, 2008 başından beri de sekiz işçi kazalarda öldü."