Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Uğur Tanyeli

Mimar, öğretim görevlisi, mimarlık tarihi uzmanı ve eleştirmendir. Prof. Dr. Uğur Tanyeli, İTÜ, Anadolu Üniversitesi ve YTÜ’deki görevlerinin ardından Mardin Artuklu Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dekanı olmuştur.


Uğur Tanyeli


Uğur Tanyeli kimdir?


Abdullah Uğur Tanyeli 1952 yılında Ankara'da doğdu. 1970'te İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü'ne (bugün Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi) girdi. 1976 yılının sonunda adıgeçen kurumun Mimarlık Tarihi Kürsüsü'nde asistan oldu. Mayıs 1982'de bu görevinden ayrılarak, aynı yılın Kasım ayında İTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı'nda çalışmaya başladı ve sözkonusu kurumda “Anadolu-Türk Kentinde Fiziksel Yapının Evrim Süreci (11.-15.yy)" başlıklı teziyle doktor ünvanını aldı. 

1990–1991 dersyılında Michigan Üniversitesi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Araştırmaları Merkezi'nde konuk öğretim üyesi olarak bulundu. Yurda dönüşünün ertesinde, Kasım 1991'de İTÜ'deki görevinden ayrıldı ve 1992 Ekim'inde doçent ünvanına hak kazandı. 


1991–92 yaz yarıyılından başlayarak Anadolu Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü'nde görev yaptı.  Şubat 1995-Ekim 1995 tarihleri arasında adı geçen kurumda bölüm başkanlığı görevini de yürüttü. 

1994’te TMMOB Mimarlar Odası’nın “Mesleğe Katkı Ödülü”nü aldı. Haziran 1998’de Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ne profesör olarak atanan Tanyeli, 1999–2000 ders yılında adı geçen kurumda “Mimarlık Tarihi ve Kuramı Yüksek Lisans ve Doktora Programı”nın kuruluşunu gerçekleştirdi. 


Ağustos 2011’den itibaren Mardin Artuklu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi kadrosundadır. Çok sayıda mimarlık sergisi hazırladı, bazıları ortak müellifli onbir kitap ve çok sayıda makale yayımladı.


Uğur Tanyeli hangi üniversitede dekan olmuştur? 


5 Ocak 2012’de yapılan YÖK Genel Kurulu Toplantısı'nda, devlet üniversitelerine ait 49 fakülteye yapılan dekan atamaları kapsamında, Mardin Artuklu Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesine Prof. Dr. Abdullah Uğur Tanyeli atandı. Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı Başkanlığı yapan Tanyeli’nin, Artuklu Mimarlık Fakültesine dekan olarak atandığı öğrenildi.


Artuklu Üniversitesi’ne gelmek istediğini her fırsatta kendisiyle yapılan söyleşilerde dile getiren Uğur Tanyeli, “Mardin'de bu sistemi değiştirme imkânı sunuldu. Yeni kurulan bir okuldu ve hepsinden önemlisi Rektör Bey çok açık görüşlüydü, önyargısızdı. Orada kadroda bulunan diğer arkadaşlarımız da aynı zihin açıklığını paylaşıyorlardı. Birlikte bu düşünceleri gerçekleştirme imkânı tanıdılar. Bu fırsat olmasaydı o kadar uzağa gitmemiz söz konusu olmazdı.”dedi.


Uğur Tanyeli rektör adayı

Yükseköğretim (YÖK) Genel Kurulu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulmak üzere 23 üniversitenin 3'er isimden oluşan rektör adayı listesini 29 Ağustos 2012 günü belirledi. Mardin Artuklu Üniversitesi’nin rektörlüğüne aday gösterilen üç isimden biri de Prof. Dr. Abdullah Uğur Tanyeli’ydi. Cumhurbaşkanı Gül, seçimini Prof. Dr. Serdar Bedii Omay’dan yana kullandı. Aday gösterilen üçüncü isim de Prof. Dr. Mustafa Oflaz’dı. 


Uğur Tanyeli’nin kitapları hangileridir? 

Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü

Yazarı: Metin Sözen, Uğur Tanyeli

Mayıs 2011

Remzi Kitabevi 

ISBN: 9751414423


Sedad Hakkı Eldem II Retrospektif 

Yazarı: Uğur Tanyeli, Bülent Tanju

Nisan 2009

Yayınevi : Garanti Gallery

ISBN: 9944731129


Becoming İstanbul

Yazarı: Uğur Tanyeli, Bülent Tanju, Pelin Derviş

Aralık 2008

Yayınevi : Garanti Gallery

ISBN: 9944731064


Sedad Hakkı Eldem I Gençlik Yılları

Yazarı: Uğur Tanyeli, Bülent Tanju, Edhem Eldem 

Nisan 2008

Yayınevi : Garanti Gallery

ISBN: 9944731056


Mimarlığın Aktörleri

Yazarı: Uğur Tanyeli 

Haziran 2007

Yayınevi : Garanti Gallery

ISBN: 9944551848


Turgut Cansever/Düşünce Adamı ve Mimar

Yazarı: Uğur Tanyeli, Atilla Yücel 

Nisan 2007

Yayınevi: Garanti Gallery

ISBN: 9789944551830


Doruk Pamir / Yapılar Projeler 1963-2005

Yazarı: Uğur Tanyeli

Ocak 2006 

Yayınevi: Literatür Yayıncılık

ISBN: 9750403649


İstanbul 1900-2000. Konutu ve modernleşmeyi metropolden okumak

Yazarı: Uğur Tanyeli

Yayınevi: Akın Nalça 

Yayın Yılı: 2004

ISBN: 9759205912


Ankara 1910-2003; Mimarlık ve Kent Dizisi

Yazarı: Uğur Tanyeli

Mayıs 2003

Yayınevi: Boyut Yayın Grubu

ISBN: 9755217290


Uğur Tanyeli’nin aldığı ödüller hangileridir?


Prof. Dr. Uğur Tanyeli, 1994’te Ulusal Mimarlık Ödülleri, Mesleğe Katkı, Başarı Ödülü’nün sahibi olmuştur. 


Uğur Tanyeli hakkında çıkan haberler hangileridir? 


Uğur Tanyeli, Çamlıca Tepesi’ndeki cami projesini eleştirdi!  (Cumhuriyet, 15 Temmuz 2012)

Başbakan Erdoğan’ın isteğiyle, Çamlıca Tepesi’ne “İstanbul’un her yerinden görülecek” bir caminin yapılacak olması, şu sıralar mimarlık dünyamızın gündemine oturmuş durumda.


Yapılması planlanan “devasa cami”nin projesini çizen mimar Hacı Mehmet Güner’in, “Ecdadın yaptığından da geniş kubbe kullanacağız. En az 6 minaresi olacak ve minareleri dünyadaki en yüksek cami olacak” sözleri ise mimarlık dünyasından eleştiri ve tepki almayı sürdürüyor.


Mimar, mimarlık tarihçisi ve eleştirmeni Uğur Tanyeli, öncelikle, bu kadar büyük kamusal bir projenin kamuoyunda tartışılmadan yapılacak olmasına tepkili. Sedad Hakkı Eldem ve Turgut Cansever gibi ülkemizin önde gelen mimarları ve kent mimarlığı üstüne yapıtları bulunan Tanyeli, böylesine büyük yapıların günümüz dünyasında “ikna edilerek” yapıldığını vurguluyor.


Bu türden projelerin “uzlaşmayla” üretildiğini savunan Tanyeli, “Buradaki problem, Türkiye’nin ezelden beri problemi olan mutabakat üretemeyişi” diyor.


Caminin, büyük bir kamusal proje olarak herkesi, ibadet edeni de etmeyeni de ilgilendirdiğini belirten Tanyeli, “Tabii ki 16. yüzyılda kimse kimseyi ikna etmek zorunda değildi. Kimse camiyi neden Sinan’a yaptırdınız, neden öyle yaptırdınız diye sormuyordu. Ama, unutmayalım, Kanuni Sultan Süleyman’ı da seçimle iktidara getirmediler” demekten alamıyor kendini.


Tanyeli, Başbakan Erdoğan’ın, İstanbul’un her yerinden görülecek bir cami istediği için Çamlıca Tepesi’nin seçilmesi karşısında ise “Tuhaf, İstanbul’da büyük Osmanlı camilerinin görünürlüğüyle mi yarışılacak?” diye soruyor ve “Bir yapının her yerden görünmesi amaç olsaydı, en başarılı yapılar TV kuleleri olurdu” diye ekliyor.

Tanyeli’ye göre, bu projenin görünürlüğünün fiziksel olmaktan çok, siyasal olduğu açık: “Rövanşist bir kültür politikasının ürünü olarak değerlendiriyorum. ‘Ben bir zamanlar mağdur edildim’ biçiminde yaklaşıp, o mağduriyeti mimarlığın, kültürün araçlarıyla geri kazanma çabası bu. Ama mağduriyet tehlikeli bir söylem. Bir zamanlar mağdur olanlar hemen her zaman bir sonraki dönemde mağdur ederler.”


Caminin dev boyutlarda yapılacak olmasına; projenin mimarının, caminin minarelerinin Medine-i Münevvere’deki Mescid-i Nebi’nin minarelerini geçeceğini söylemesine gelince… Tanyeli, Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek gibi davranma hakkına sahip olmadığımız kanısında:


“Dünyanın en büyük kubbesini yapacağım demek de gülünç. Dünyanın en büyük kubbesini betonarme tekniğiyle yapmanın marifet olduğunu mu sanıyorlar? 16. yüzyılda büyük kubbe ve yüksek minare yapmak marifet olabilirdi, ama bugün bunun strüktürel ya da tasarımsal bir marifeti yok. Aksine, çok önemli çağdaş mimarlık eserlerinin çoğu küçüktür.”


Peki, bu “Muhteşem Yüzyıl”ı, 16. yüzyıl Osmanlı mimarisini “tekrarlama” takıntısı nereden kaynaklanıyor? Neden hep Mimar Sinan cami taklitlerine takılıp kalınıyor?


Tanyeli, Türkiye’de bu doğrultuda yapılmış, tarihselci denebilecek kaydadeğer tek bir cami bulunduğunu, bunun da Turgut Cansever’in yaptığı Antalya Karataş Camii olduğunu söylemekle başlıyor söze. Geri kalan binlercesinin de tarihselci üslupta olmakla birlikte, hiçbirinin önemsenebilir nitelikte olmadığını vurguluyor:


“Sadece eskisine benzeyen görüntü üretmek istiyorsanız böyle yaparsınız. Mimari anlamda ciddiye alınır bir sonuç çıkmaz. Bu anlamda tarihselcilik acıklıdır. Çünkü çağdaş dünyanın gerçekleriyle baş edemediğimizi, modern dünyada aciz kaldığımızı, güncel varlığımızı geçmişin yüce başarılarına sığınarak sürdürmeye çabaladığımızı gösterir. Tarihselcilik çoğu zaman bir tür kaçış ideolojisinin mimarisidir.”


Tarihselci olmayan anlayışla yapılmış camilerden örnek var mı peki? 


Tanyeli, ilk ağızda, Can ve Behruz Çinici’nin Ankara’daki Meclis Camii’ni örnek gösteriyor. Sonra, Emre Arolat’ın Halkalı’da yeni inşa edilmekte olan caminin de çok önemli bir çağdaş yapı olduğunu söylüyor. Tanyeli’ye göre, asıl sorun da örneklerin çok az olması.


Tanyeli’nin bu konuda en çok vurgulamak istediği nokta çoğulculuk ve yaratıcılık:


“Neden tüm dünya geniş bir çoğulculuğa doğru giderken, biz cami mimarisi söz konusu olduğunda farklı anlayış ve biçimlerin ürünlerini üreten çoğulcu, sayısız yönelim farklılıklarına açık capcanlı bir mimari yaratıcılık ortamı yaratamıyoruz?”


Osmanlı’yla yarış kazanılmaz (Milliyet Gazetesi, 05 Temmuz 2012)

Çamlıca Tepesi’ne yapılması planlanan caminin projesini çizen mimar Hacı Mehmet Güner’in, ‘Ecdadın yaptığından da geniş kubbe kullanacağız. En az 6 minaresi olacak ve minareleri dünyadaki en yüksek cami olacak’ açıklamalarına meslektaşları sert tepki gösterdi...


Kahramanmaraş’ta yaptığı caminin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından beğenilmesi üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müşaviri olarak İstanbul’a atanan ve ekibiyle birlikte projeyi çizmeye başlayan mimar Hacı Mehmet Güner, caminin büyüklüğüne ilişkin iddialı açıklamalarda bulunmuştu. Güner, yapılacak caminin en az 6 minareli olacağını, minare sayısında bir sürprizin de gerçekleşebileceğini, kubbe genişliği bakımından da caminin ecdadın yaptığından da geniş olacağını söylemişti. Güner, cami minarelerinin de Medine-i Münevvere’yi aşacağını ve dünyadaki en uzun minareler olacağını açıklamıştı. Güner’in projesine mimarlar tepki gösterdi.


SÜLEYMANİYE’Yİ BÜYÜK YAPAN MİNARESİ DEĞİL

PROF. DR. UĞUR TANYELİ (Mimarlık tarihi uzmanı): “Şaka gibi. Caminin boyutları üzerinden bir inatlaşmanın kutsallığa saldırı olduğunu bile söyleyebilirim. Herkes istediği biçimde cami yapar ama Osmanlı camileriyle yarışma beklentisinin gülünç olduğunu söyleyebilirim. Osmanlı camilerinin tarihi yarımadada tepenin üzerinde konumlandığını biliyoruz. İstanbul’da kalan en yüksek tepenin üzerine cami yapma halinin Osmanlı camileriyle yarışma isteğine işaret ettiğini söyleyebilirim. Bu gülünç. Caminin kalitesi boyutuyla tanımlı değildir. Büyük kubbe, yüksek minare yapmak metrekareyi artırmak marifet değil. Marifet başka şey. Süleymaniye’yi Süleymaniye yapan şey metrekaresi ve minarenin büyük oluşu, tepenin üzerinde konumlanışı değil. Osmanlı camileriyle yarış kazanılmaz. Sadece taklit bir Osmanlı camisi daha olur.”