Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Üstün kamu yararı

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu'yla birlikte kamu yararı kavramı yerine üstün kamu yararı kavramının getirilmesi planlandı. Üstün kamu yararı kavramı emlak sektörünü de yakından ilgilendiriyor.



Üstün Kamu Yararı ne demektir?


Hukuk literatüründe üstün kamu yararı; kamu sağlığı ve milli güvenlik gibi toplumsal menfaatler ile çevre ve doğal kaynakların sağladığı yaşamsal faydaların bir bütünü olup her türlü ekonomik gaye ve kazançtan daha öncelikli olan en üst toplumsal yararı ifade etmektedir.


Kamu yararı, Fransız Devrimi sonucunda “ortak iyilik” kavramına tepki olarak ortaya çıkmıştır.   Kamu yararı yasa ile belirlenir, yasa ve kamu yararı üstündür. Kamu yararı hem temel hakların elde edilmesi hem de temel hakların sınırlayıcısı olarak kullanılabilir.


Anayasada kamu yararı nasıl belirtilmiştir?


Cumhuriyet dönemi Anayasalarında kamu yararı kavramının iki ana konuda kullanılmaktadır. Bu konuların birincisi, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması sorunu; ikincisi, mülkiyet hakkına ilişkin –özellikle kamulaştırma konusunda- düzenlemeleridir. Mevcut anayasada, “kamu yararı” başlığı altında ayrı bir düzenleme vardır. Bu başlık altında “Kıyılardan yararlanma”,  “Toprak mülkiyeti”, “Tarım, hayvancılık ve üretim alanlarında çalışanların korunması”, “Kamulaştırma”, “Devletleştirme ve özelleştirme” maddeleri yer almaktadır.


Üstün kamu yararı terimi nasıl ortaya çıktı?


Üstün kamu yararı kavramı birden fazla kamu yararının söz konusu olduğu durumlarda karar vericiler için belirleyici olması amacıyla doğmuş bir kavramdır. Üstün kamu yararı ile ilgili kesin bir tanımlama ya da tanımlamanın yapıldığı net bir yasa maddesi yoktur. Bu konudaki belirsizlik verilen kararların üstün kamu yararı kavramının doğrultusunda değişiklik göstermesine sebep olur. Üstün kamu yararı konusundaki bu durum, hem karar vericiler hem de dava açıcılar açsından bir boşluk ve hareket alanı oluşturur. Özellikle çevre ve doğa koruma konularında “üstün kamu yararı” gerekçesi ile birçok dava açılmaktadır. Çevre konulu davalarda, genellikle, doğanın olduğu gibi korunması, biyolojik çeşitliliğin korunması, ormanların orman kalması, akarsulara müdahale edilmemesi başlıklarında “üstün kamu yararı” kararı çıkmakta ve “üstün kamu yararı” kavramı daha çok doğanın lehinde kararları sağlamaktadır. Ancak, bu konudaki belirsizlik zaman zaman aynı başlık için iki farklı davada iki farklı karara sebep olabilir. Örneğin, bir orman arazisinde bir davada çakışan iki kamu yararı, alanda maden işletmesi kurulması (ekonomik kalkınma sebebiyle kamu yararı) ve alanın turizme açılması olsun. Bu durumda idare alanın turizm alanı olmasında doğa ve kamu açısından üstün kamu yararı olduğu şeklinde karar verebilir. Başka bir durumda söz konusu iki kamu yararı: bir orman alanının orman kalması ve turizme açılması ise, idare ormanın orman olarak kalmasında üstün kamu yararı olduğu kararını verebilir. Sonuç olarak, “Orman alanlarının orman kalmasında üstün kamu yararı vardır.” ya da “Orman arazilerinin turizme açılmasında üstün kamu yararı yoktur.” şeklinde net bir şey söylenemez.


Mesela;

Bir HES için ÇED olumlu kararı verilmiştir. Bu ÇED olumlu kararına konu HES ile elektrik üretilecektir ve söz konusu elektrik üretiminden elde edilecek yarardan herkes yararlanacaktır. Ancak elektriğin üretileceği vadi öyle bir vadidir ki, bu vadide elektriği üretmek için yapılacak çalışmalar vadiyi yıkacaktır, çok değerli bir ekosistemi ortadan kaldıracaktır, pek çok canlının yaşam alanını ortadan kaldıracak ya da tahrip edecektir. Sosyal manada toplumsal maliyetleri çok fazla olacaktır. Bu durumda biz elektrik üretilmesinde genel olarak kamu yararı olduğunu kabul ederiz (bu bir gerçektir) ama vadide somut proje ile elektriğin üretilecek olmasının sosyal hayata, o vadinin ekosistemine, canlı yaşamına vereceği onarımı mümkün olmayan zararlar nedeni ile üstün kamu kararının söz konusu vadinin korunmasında olduğunu söyleriz. Elektrik başka şekilde de üretilebilir ama bu vadi ülkenin başka bir yerinde bulunamayabilir. Bu vadinin korunması, yıkılmasından daha önemlidir. İşte bu noktada üstün kamu kararı dediğimiz kavramı söz konusudur.