Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Avrupa Pasajı – Beyoğlu – İstanbul

İstanbul’un Beyoğlu İlçesi’ndeki tarihi pasajlardan biridir Avrupa Pasajı, ‘Aynalı Pasaj’ olarak da bilinir. Bu adını Büyük Beyoğlu Yangını’ndan önce varolan aynalardan adını almıştır. Avrupa Pasajı, şık ve iyi antika parçalara rastlayabileceğiniz mağazalarla doludur. Meşrutiyet Caddesi’ndedir, saat 22.00′ye kadar açıktır.


Avrupa Pasajı – Beyoğlu – İstanbul


Avrupa Pasajı nerededir?


Galatasaray Lisesi’nin karşı sokağındaki Avrupa Pasajı, diğer pasajlara göre daha turistik bir görüntüsü var. Yemeni, kartpostal, çini gibi eşyalar satan dükkanlar yer alıyor. Lilyum’da çeşit çeşit kilim, Bedesten’de antika çeşitleri bulabilirsiniz. Meşrutiyet Caddesi, No: 8′deki pasajın açık olduğu saatler, 10.30-22.00.


Avrupa Pasajı’nın tarihçesi nedir?

Mr. Scribe'in 125 yıl önce yaptırdığı Balıkpazarı'ndaki ünlü pasajın hikâyesi şöyledir;
Pasajın zemini mermer idi, içinde 22 dükkan bulunuyordu. Her dükkanın üstünde ayrıca iki kat vardı. Dükkanların pasaja bakan üst cephelerinde değişik ve büyük heykeller bulunuyordu. Dükkanların arasına ayna konmuş olduğundan, buraya ‘‘Aynalı’’ pasaj da deniyordu.

Önceleri bu pasajın yerinde, ‘‘Naum Tiyatrosu’’ndan İngiliz Sarayı'na kadar uzanan geniş alanın içinde, ‘‘Jardin des Fleurs’’ bulunuyordu. 1856 yılında ‘‘Louis Soullier’’ burada sirk gösterileri yapmaya başlayınca: buraya ‘‘PALAIS DES FLEURS’’ adını koydu. Süreç içinde ‘‘Jardin des Fleurs’’un diğer bölümünde ve 1860 yılının Ocak ayı içinde ‘‘Mr. Bouin’’ yönetiminde, ‘‘Hotel Restaurant des Palais des Fleurs’’ hizmete girdi. 1861 yılında ise, arazinin gerçek sahibi ‘‘Mr. Scribe’’, Cafe Concert olarak çalışan Palais des Fleurs'un yerine, ‘‘Jardin des Fleurs’’ adını verdiği yeni tiyatroyu açtı.
5 Haziran 1870 günkü, Büyük Beyoğlu yangınında, burası Naum tiyatrosu ile birlikte yanınca, Mr. Scribe, buraya bugünkü ünlü ‘‘Avrupa Pasajı’’nı yaptırdı.

Bir yazarımız bu pasaj için aynen şunları yazar:

‘‘... Bir adı Aynalı pasaj öbür adı Avrupa pasajı. Tam da Avrupa'dan kopya, Londra'nın ‘‘Burlington Arcade’’nın özenilmiş, onun bir minyatürü.’’

Yalnız gerçek, ne mimari ne de sosyal yönden Sayın Yazar'ımızın ileri sürdüğü gibi değildir. Örneğin: ‘‘Burlington Arcade’’ Londra'daki, ‘‘Burlington House’’ kompleksi içinde ve 1869 yılında ‘‘Renaissance’’ stilinde ve ‘‘Pennethorne’’ tarafından inşa edilmişti.

Bilindiği gibi, XIX. yüzyılın ikinci yarısında, İngiliz mimarisinde iki ekol göze çarpıyordu. ‘‘Renaissance’’ ve ‘‘Neo-Gothique’’. ‘‘Renaissance’’ın yorumcusu ‘‘Alfred Stevens’’ idi. ‘‘Pennethorne’’ da o ekole yetişmiş idi. Kaldı ki: ‘‘Burlington Arcade’’ ilk yapıldığında pasaj olarak düşünülmemiş ve 1900 yılından sonra pasaj olarak çalışmaya başlamıştır.


Avrupa Pasajı’nın mimari özellikleri nelerdir?

Ayrıca pasajlar hep birbirine benzerler ama bu pasaj Avrupa'ya hiç mi hiç benzemez. Önce tavanı kısmen pencerelerle örtülmüştür, tamamı cam değildir. Aydınlatma için kullanılan ve tavandan sarkan avizeler birer harikadır. Ayrıca pasajın zemini mermer olmayıp, dükkanların ön yüzleri yere kadar camlıdır. Her dükkanın arasında, ayrıca stilinin gereği kemerler vardır. En büyük fark ise, ‘‘Burlington Arcade’’ın bulunduğu yer ve işlevidir. Pasaj, Dünya'nın en zengin kişilerinin ‘‘shopping’’ yaptığı ‘‘Old Bond’’ Streett'e paraleldir. Kendi bünyesi içindeki tüm mağazalar, Dünya'nın en zenginlerine hizmetlerini sunar. Bizim Avrupa Pasajı'mız gibi, orta sınıf sade vatandaşa hizmet götüren bir pasaj değildir. Sayın yazar, bu benzetmeyi sırf Londra'yı gördüğünü ve oradaki eserleri incelediğini kanıtlamak için yazıyor ise, oldukça garip bir neden.

Sade vatandaşa hizmet götüren bu pasaj açıldığında: Kuaför ‘‘Karkonakis’’, brode ve ibrişimci ‘‘Emanuel Karlatos’’, terzi ‘‘Konstantin Hisar’’, kuaför ‘‘Massali’’, saatçı ‘‘Wosterling’’, terzi ‘‘Mme. Rizzo’’, ibrişimci ‘‘Yorgo Tiotis’’, terzi ‘‘Marko Perpignani’’, iplikçi ‘‘Jozef miari’’, kuaför ‘‘Zografos’’ ve 1874 yılında ‘‘Sabuncakis’’in şubesi vardı.

1910 yılında pasaj'da bazı değişiklikler göze çarpmakta idi. Bu arada unuttuğum bir bölümü hatırlatmakta yarar var. Pasaj'ın Tiyatro Sokağı'nda bulunan ‘‘Rezafe’’ apartmanı ile gene Grand'Rue de Pera üzerinde bulunan ‘‘Petrikles’’ binalarının altında kalan altı dükkanı, diğer dükkanlardan daha küçüktür. Neyse: Yandaki ‘‘Krepen’’ pasajında olduğu gibi burada da ayakkabı malzemeleri satan dükkanlar bulunuyordu. Örneğin: ‘‘M.Bon’’, ‘‘N.Moraitis’’, ‘‘Yani Siottos’’, ‘‘Hacı Angelidis’’, ‘‘Jan vakkas’’, ‘‘C.E.Efremidis’’ ve ‘‘A.Tombro’’. Yazdıklarım, hem ayakkabı imal ederler, hem de ayakkabıcılar için malzeme satarlardı. Diğer dükkanlara gelince: kuaför ‘‘Filip Salatis’’, ibrişimci ‘‘Yorgo Tsicopulos’’, abajur ve bronz lamba yapımcısı ‘‘Antranik Ütücüyan’’, terzi ‘‘M.Patrilakis’’, aynı dükkanı paylaşan iki saatçı ‘‘Niko Vitalis’’ ve ‘‘Todori Karavias’’, hem piyano satan hem de piyano bakım ve tamiri yapan ‘‘Lehner’’ ve ‘‘F.Louis Commendinger’’ (Grand'Rue de Pera üzerindeki, ünlü Commendinger ile karıştırmamak lazım.), kuaför ‘‘Niko Yosumidis’’, fes kalıpçısı ve ütücüsü ‘‘Artin Papazyan’’.

1920'de ve daha sonraki dönemlerde: ‘‘Antranik Ütücüyan’’ın yerine, terzi ‘‘Meneteos’’, terzi ‘‘Petrilakis’’in yerine, müzik aletleri tamir ve yapımcısı ‘‘Felix Livarevich ve ortağı’’, ayakkabıcı Moraitis'in yerine, sonraları İstiklal Caddesi'ne taşınacak olan ünlü kuyumcu ‘‘Paghonis’’, saatçi ‘‘Todori Karavias’’ın yerine, deri ve köseleci ‘‘Niko Dimatos’’, temizlemeci ‘‘Dimitri Moraitis’’in (ayakkabıcı Niko'nun kardeşi) yerine tuhafiyeci ‘‘Hamurziadis’’, kuaför ‘‘Yosumidis’’in yerine, deri ve kösele satıcısı ‘‘Anastas Ventura’’, ayakkabıcı ‘‘Tombro’’nun yerine, şarküteri dükkanı ile ‘‘Pagonis ve Pantalos’’ gelecek; 1945'ten sonra ise, Kadıköylü ‘‘Mehmet tipi’’nin yönetiminde ‘‘Çamlıca pazarı’’ buraya yerleşecek, bir süre sonra da ‘‘Ömer Aksoy’’ ve ‘‘mustafa katipoğlu’’ burayı devir alacaklardır. 1955 yılından sonra burası yeniden el değiştirecektir. ‘‘Çamlıca Pazarı’’nın yanındaki ‘‘Jan vakkas’’ın yerine, terzi levazımatı ve kumaş satan ‘‘Eli ve Rafael Aciman’’ kardeşler yerleşecek, şimdilerde sağ sokağındaki büyük kumaş mağazası sahibi olan ‘‘İlya Gülerşen’’ burada çıraklık günlerini geçirecektir. ‘‘Lehner’’ ve ‘‘Livarevich’’in dükkanlarını ibrişimciler devir alacak; ‘‘Louis Commendinger’’in yerini gene bir müzik aletleriyle, yayımlarının satıcılığını yapan ‘‘Hanberk Rupenyan’’alacak ve 1960 yıllarına kadar burasını oğlu ‘‘Rupen Hanberk Rupenyan’’ yönlendirecektir.


Avrupa Pasajı ne zaman Hazine’ye devredildi?

1929 yılı içinde, Avrupa Pasajı hazineye intikal etmiş olduğundan, burası ‘‘Emlak ve Eytam Bankası’’ aracılığı ile dükkan dükkan, hiç peşinsiz, sekiz ay taksitle satılacaktır.

Pasaj bir süre önce, onarılacağı gerekçesiyle tamamen boşaltılmış ve içindeki büyük ve güzel heykeller yerlerinden sökülerek, temizlenmesi için gönderilmiştir. (Kaynak: Hürriyet Gazetesi, 21 Aralık 1988)