Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

Central Park

ABD’nin New York şehrinin Manhattan bölgesindeki 341 hektarlık alana kurulu şehir parkıdır. 1857’de açılan Central Park, yılda 25 milyon ziyaretçiyi ağırlar.




Central Park
Central Park



Central Park’ın genel özellikleri nelerdir?



Central Park, Amerika Birleşik Devletleri'nin New York şehri Manhattan ilçesinde yer alan büyük umumi kentsel bir parktır. Yıllık ortalama 25 milyon ziyaretçisiyle Central Park, Birleşik Amerika'da en çok ziyaret edilen kent parkıdır. Birçok film ve televizyon şovları bu parkı dünyadaki en ünlü şehir parkı yapmıştır ve ayrıca Central Park`ta yüzmek yasalara aykırıdır.



Central Park’ın bir de www.centralparknyc.org adresli resmi internet sitesi vardır.



Tüm yıl boyunca ziyarete açık olan parkın koordinatları şöyledir: 40°47′K 73°58′B


341 hektarlık alana kuru olan park, 1857 yılında açılmıştır. Central Park Conservancy tarafından işletilmektedir. 



Central Park’ın tarihçesi nedir?



1850 yılında yapımına başlanan bu park, ABD'nin peyzaj ve düzenleme çalışmalarıyla kurulan ilk parkıdır. 1853 yılında açılışı yapılmış olsa da çalışmalar, 15 yıl boyunca devam etmiştir. Kuruluş hedefleri arasında bulunan Avrupa'daki benzerlerine ulaşma ve New York zenginlerini kapalı salonlardan kurtarıp açık hava aktiviteleri yapabilecekleri bir alana kavuşturma hayali, zamanla kendini aşmış ve günümüzde her yıl 25 milyon kişi tarafından ziyaret edilen dünyaca ünlü bu parkı New York'a kazandırmıştır. Şöhretinin dünyaya yayılmasındaki en önemli faktör, şüphesiz birçok Amerikan filmine ev sahipliği yapmış olmasıdır. (Gossip Girl, Sex and the City, Spiderman 3, Evde Tek Başına 2… vb) Manhattan'ın en yüksek kiralı evleri Central Park manzaralı olanlardır. Eğer bir rehber eşliğinde bu parkı gezerseniz dünyaca ünlü Hollywood yıldızlarının civardaki evlerini de dışarıdan görebilirsiniz. 



Central Park’ta neler var?



Central Park toplam 800 metre eninde 4 km uzunluğunda bir alan üzerine kuruludur. 120 farklı bitki, 26 binden fazla ağaç ve 130 hayvan türüne ev sahipliği yapmaktadır. İçerisinde 21 oyun alanı, 51 heykel, 36 köprü ve kemer bulunmaktadır. Ayrıca bu parkı ziyaret edenlerin güzel vakit geçirebilmeleri için düzenlenmiş üç büyük göl, oldukça büyük bir hayvanat bahçesi, spor alanları, yürüyüş parkuru, konser alanları ve kış aylarında hizmet veren buz pateni pistleri de parkın sınırları içinde yer almaktadır. 



Central Park'ta neler yapılır? 



Central Park deyince ilk akla gelenlerden biri de fayton ve bisiklet turlarıdır; 


Fayton Turları: Resmi internet sitesinden rezervasyon yaptırabileceğiniz gibi, hali hazırda park girişinde bekleyen faytonculardan biriyle de bu tura çıkabilirsiniz. Fayton turunun biraz pahalı bir seçim olacağını bilmenizde fayda var. Resmi internet sitesinde ilan edilen fiyatlar, 15 dakika için 55$, 30 dakika için 110$, 45 dakika içinse 165$ olarak belirlenmiş. 


Bisiklet Turları: Central Park'ta bisikletle gezmek isterseniz, üç farklı alternatiften birini seçebilirsiniz. Bunlardan biri arkasında iki kişilik koltukları bulunan aynı zamanda şoförünüzün rehberliğinden yararlanabileceğiniz bisiklet turudur. Diğerlerine nazaran daha az yorulacağınız bu özel bisiklet turunu seçerseniz yine resmi internet sitesinden rezervasyon yaptırabileceğiniz gibi hali hazırda park girişlerinde bekleyen araçlardan birini de kiralayabilirsiniz. New York'a okumak için gelen birçok öğrenci bu turlarda şoförlük yaparak ek gelir elde ediyor. Türk öğrencileri de bu grubun çoğunluğunu oluşturuyor. Fayton kiralarken pazarlık etmeniz çok hoş karşılanmıyor ancak bu Türk öğrenciler pazarlığa daha sıcak bakıyorlar. 


Bir diğer alternatifiniz ise, gezdiğiniz bisikleti bizzat kullandığınız, internet sitesinden duyurulan belirli saatlerde başlayan, rehber eşliğinde ve kalabalık bir grupla düzenlenen bisiklet turlarıdır. Bu turun için ödemeniz gereken bedel ise, 1 saat için 40$, 2 saat için 54$ olarak belirlenmiş. (Fiyatlar hafta içi ve hafta sonunda değişiklik göstermektedir.) 


New York Pass kartı ( Tüm New York aktivitelerini, ücretsiz olarak yapmanızı sağlayan bir çeşit turist kartı) olanlar bu tura ücretsiz olarak katılabilirler. 


Üçüncü ve son gezi alternatifi ise, yine bisiklet kiralayarak özgürce dolaşıp dilediğiniz yerlerde mola verebileceğiniz bireysel bisiklet turudur. 40 West 55th Street adresinde bulunan ofislerden kiralayabileceğiniz bisikletlere 1 saat için 15$, 2 saat için 20$, 3 saat için 25$ ve tüm gün kiralamayı seçerseniz 40$ ödemeniz gerekir.

Yürüyüş Turları: Central Park'ı yine rehber eşliğinde yürüyerek de gezebilirsiniz, günün belli saatlerinde başlayan bu turun merakınız yönünde şekillendirilmiş iki farklı tipi bulunmakta. 


Bunlardan birincisi Belvedere Castle (Belvedere Kalesi), Conservatory Garden, Shakespeare Garden… vb yerleri ziyaret edebileceğiniz Arts & Archıtecture Tour (Sanat Ve Mimari Eser Turu). Bu tur, 1 saat, 2 saat ve 5 saatlik üç farklı tipte organize edilmekte. İki kişi için fiyat aralığı 50-155$ olarak belirlenmiş. Kişi sayısınız arttıkça ciddi indirimlerden yararlanabilirsiniz.


Yürüyüş turlarının ikincisi ise, Gossip Girl, Saturday Night Live, Sex and the City gibi film ve dizilerin çekildiği yerleri detaylı olarak gezdiren Movie&TV Sites Tour'dur ( Sinema Tv Turu). Süre ve fiyat aralığı Arts & Archıtecture Tour ile aynıdır. 


Her iki tura da internetten rezervasyon yaptırabileceğiniz gibi, her gün 9.00-12.00 ve 15.00-17.00'de Central Park West 85th Street'e giderek kaydınızı yaptırıp aynı noktadan başlayan turlardan birine dâhil olabilirsiniz. 



Central Park’ta mutlaka görülmesi gereken yerler hangileri?



Central Park Hayvanat Bahçesi (The Central Park Zoo): Kutup ayısından sürüngenlere kadar 130 farklı türde hayvanı bünyesinde barındıran bu hayvanat bahçesi, hayvanların doğal ortamlarına en yakın yaşama alanlarına sahip olabilmeleri için titizlikte dizayn edilmiş. Central Park Hayvanat Bahçesi hayvan türlerine göre ayırdığı birçok özel bölümden oluşmaktadır. Bunların içinde en çok ilgi çeken üç alan, Kutup ayılarının bulunduğu Polar Circle (Kutup Dairesi), birçok sürüngen ve kuşun bulunduğu The Rain Forest (Yağmur Ormanı) ve leopar, denizaslanı, kırmızı panda gibi hayvanları görebileceğiniz The Temperate Territory'dir (Ilıman Bölge). 


Bu hayvanat bahçesini bir yetişkin için 12$, 3-12 yaş aralığındaki çocuklar için 7$ ödeyerek gezebilirsiniz. Üç yaş altı çocuklar bu geziye ücretsiz olarak katılabilirler.


Central Park Gölü: Central Park'ın turistler ve fotoğrafçılar tarafından en çok ilgi gören yeri kuşkusuz bu göldür. Göl kenarındaki gezintiniz sırasında doğal ortamlarında yaşamaya devam eden yaban ördekleri ve kaplumbağalara da rastlayabilirsiniz. Dilerseniz bu muhteşem gölde, hemen yakınında bulunan Leob Boatshouse Restoran'ından kolayca kiralayabileceğiniz sandallarla bir gezinti de yapabilirsiniz. Bu keyifli tur için Nisan ayından başlayıp Kasım ayına kadar geçen sürede saat başı 12$, 15 dakikalık bir tur için ise kişi başı 2,5$ ödemeniz yeterli olacaktır.

Bethesda Terası (Bethesda Terrace): Bethesda Terrace, 1863 yılından Central Park'a kazandırılmış iki katlı bir yapıdır. Gölün hemen bitişiğinde yer alır. Bethesda Çeşmesi ve Angel of Water'ı (Suların Meleği Heykel'i) görmek isteyenler için en ideal yerdedir. Central Park'ın en yoğun turist alan kısımlarından biri olması sebebiyle Central Park resimlerinin birçoğu buradan çekilmiştir. Buraya gittiğinizde -özellikle alt katında- bir katalog çekimine rastlayabilir veya düğünlerinden önce kişisel albümleri için fotoğraf çektiren gelin ve damatları görebilirsiniz. Burası, New York'la adeta özdeşleşen sokak çalgıcılarının da toplandığı adreslerden biridir. 


Belvedere Kalesi (Belvedere Castle):  Calvert Vauxand ve Jacob Wrey tarafından tasarlanmış bu kalenin yapımı 1865 yılında tamamlanmış. Günümüzde bir meteoroloji merkezi olarak da kullanılan bu kale, bu alandaki hizmetine ilk olarak 1919 yılında başlamış. Belvedere Kalesi aynı zamanda Henry Luce Doğa Rasathanesi ismiyle bir Kuş Gözlem Merkezi olarak da kullanılmakta. Meraklılarının daha detaylı bilgi edinebilmesi için bir kısmı da müze olarak hizmet veren bu yeri ücretsiz olarak gezebilirsiniz. Tüm bu özelliklerinin yanında turistlerin en çok uğradığı yerlerden biri olmasının sebebi, konumu itibariyle Central Park manzarasının en iyi izlenebildiği yer olmasıdır. 


Delcorate Tiyatrosu (Delacorte Theater):  1962 yılında kurulan Delcorate Tiyatrosu, her yıl yaz aylarında Shakespeare Festivali'ne ev sahipliği yaparak binlerce kişiyi bir araya getirir. Programında en az bir Shakespeare eserine yer verilen bu festivali ücretsiz olarak izleyebilirsiniz. Ancak 1872 koltuk kapasiteli bu tiyatroda kendinize güzel bir yer bulmak istiyorsanız mutlaka vaktinden önce orada olmalı ve uzayan bilet kuyruğundaki yerinizi almalısınız. Oyunlar, oyuncular ve program saatleri hakkında detaylı bilgiyi resmi internet sitesinden alabilirsiniz. 


Dikilitaş (The Obelisk): Obelisk, Central Park'ı gezenlerin muhakkak gördükleri devasa bir anıttır. Birçok insan ne olduğunu nereden geldiğini bilmediği bu taş anıtın yakınlarında hatıra fotoğraf çektirir. 


Obeliks, MÖ 1500'lü yıllarda Mısır'ın Heliopolis şehrinde dikilmiş, MÖ 12. yüzyılda İskenderiye şehrine taşınmış; burada yüzyıllarca süren ikametinin ardından uzun bir gemi seyahatiyle 1879 yılında Amerika'ya getirilmiş. Cleopatra's Needle (Kleopatra'nın İğnesi) ismiyle de anılan bu dikilitaş, 22 metre uzunluğu ve 244 ton ağırlığıyla, Central Park'taki yerini almış. Obeliks'in bie özelliği de Central Park'ta bulunan en eski insan yapımı eser olmasıdır.

Büyük Yeşil Alan (Great Lawn): Yılın her mevsimi oldukça kalabalık olsa da en yoğun zamanını bahar aylarında yaşayan bu alan New York'un sahip olduğu insan popülâsyonunun adeta bir özetidir. Her milletten insan dinlenmek, güneşlenmek, piknik yapmak, kitap okumak, müzik dinlemek ya da arkadaşlarıyla hoşça vakit geçirip sohbet etmek için burayı tercih eder. Dönem dönem düzenlenen senfoni konserleri de zaten son derece renkli ve eğlenceli olan Great Lawn'a farklı bir boyut getirerek değer katar. 


Buz Pateni Pisti (Ice Skating): Kış aylarında, Central Park'ta yapabileceklerinize bir de buz pateni eklenir. Parkın iki ayrı noktasında kurulan buz pateni pistlerinde bir taraftan New York'u izlerken diğer yandan buz pateni yaparak keyifli vakit geçirebilirsiniz. 


İki farklı bölgede kurulan pistlerin ilki, parkın doğu tarafında Central Park Hayvanat Bahçesi'ne oldukça yakın bir yere konuşlanmış Wollman Rink'tir. Wollman Rink'te belirlenmiş bir ücret karşılığında buz pateni veya buz hokeyi dersleri alabileceğiniz gibi günübirlik gelen ziyaretçiler için sundukları paten kiralama hizmetinden de yararlanabilirisiniz. Bu merkezde kiralamak isterseniz ortalama bir yetişkin için belirlenen fiyat 15$ dır. (Hafta içi ve hafta sonu fiyatları değişiklik göstermektedir.) Sadece izleyici olmak isteyenlerdenseniz, tribünlerde oturmanın bedeli kişi başı 5$ olarak belirlenmiş. 


Yine kış aylarında Central Park'ta hizmet veren ikinci buz pateni pisti ise, parkın merkezine yakın bir yerde kurulan ve yaz aylarında yüzme havuzu olarak hizmet veren Lasker Rink'tir. Parka Lenox Avenue'den (Lenox Caddesi) giriş yaparsanız bu merkezi kolayca bulabilirsiniz. Lasker Rink'te de Wollman Rink'te olduğu gibi günübirlik paten kiralama ve özel ders hizmeti verilmektedir. Biraz daha küçük olduğundan paten kiralama bedeli oldukça uygundur. Bir yetişkin için günübirlik paten kirası 10-12$ olarak belirlenmiştir. (Hafta içi ve hafta sonu fiyatları değişiklik göstermektedir.)


Çilek Bahçesi (Strawberry Fields): Beatles grubunun eski üyelerinden John Lennon'ın anısını yaşatmak için parkın batı yakasında, kalan bu alana Lennon'ın Strawberry Fields Forever adlı şarkısından esinlenerek Strawberry Fields ismi verilmiştir. Alanın tam ortasında Imagine Mozağiyi bulunmaktadır. Lennon hayranları, sanatçıya olan sevgilerini göstermek için bu mozaiği çiçeklerle süsleyerek aynı noktada anma programları düzenlerler. Buraya vardığınızda ağaçlar ve çiçeklerin arasında görebileceğiniz çilekler de yine Strawberry Fields Forever şarkısından esinlenerek ekilmiştir. 


Shakespeare Bahçesi (Shakespeare Garden): Central Park'ın gizli köşelerinden biri de güllerle bezeli Shakespeare Garden'dır. Birçok turist şayet rehber eşliğinde gezmiyorsa bu güzel yeri görme şansını kaçırır. 1916 yılında düzenlenen bu bahçeye sadece ünlü şairin şiirlerinde ismi geçen bitkiler ekilmiş böylece bu güzel alan Shakespeare Garden ismini almıştır. Ayrıca bu bahçe düğün organizasyonlarında da kullanılmaktadır. 



Central Park'taki restoranlar hangileridir?



Central Park'ın Manhattan çıkışlarında bolca restoran ve kafe bulabilirsiniz. Ancak parkın o muhteşem atmosferinden uzaklaşmadan yemek yemek isterseniz park içerisindeki iki restorandan birini de seçebilirsiniz. 

Bu restoranlardan biri, camdan oluşan dış cephe kaplamasıyla harika bir manzara eşliğinde vakit geçirebileceğiniz Tavern on the Green'dir. 1934 yılından beri hizmet veren Tavern on the Green, yılda 500.000'den fazla kişiye hizmet vererek ABD'nin en yüksek hâsılata sahip ikinci restoranı olmayı başarmıştır. 2009 yılında yaşadığı krizin ardından zor günler geçiren bu restoran, 2010 yılından bu yana bilgi merkezi ve hediyelik eşya dükkânı olarak da hizmet vermeye başlamıştır. 


Park içindeki bir diğer restoran ise göl kenarına kurulu Loeb Boathouse Restoran'dır. Önceleri kayıkhane olarak hizmet vermek üzere inşa edilen bu yapı yıkılmasının ardından 1954 yılında yeniden yapılmıştır. Özellikle balık yemekleri konusunda iddialı bu restoran düğün ve özel kutlamalar için de hizmet vermektedir. Bulunduğu konum sebebiyle turist merkezli restoranlar olduklarından her ikisinin de fiyatlarının oldukça yüksek olduğunu bilmenizde fayda var. (Kaynak: Esra Yerebakan, 22 Kasım 2012 USA Sabah, New York)



Central Park, Türk basınında hangi haberlere konu oldu?



Kaplumbağasına tasma taktı parkta gezdirdi (A.A., Mayıs 2013)


ABD'nin New York kentinde yaşayan Cris Roland'ın tasma takarak gezdirdiği kaplumbağası, görenleri şaşırtıyor.Yıllarca kasaplık yaptıktan sonra emekliliği ayrılan Rolan'ın yeni yaşamında yaptığı ilk işlerden biri, kaplumbağa edinmek olmuş. Roland, Florida'dan 7,5 yıl önce satın aldığı su kaplumbağasına "Cindy" adını vermiş.New York'taki Central Park'ta yaptığı günlük yürüyüşlerine Cindy'i de dahil etmekten büyük keyif aldığını söyleyen Roland'ın, Petro ve Wanda adında iki kaplumbağası daha var. Eşinin de hayvanları çok seviyor olması, bakım için yoğun mesai harcayan Roland'ın işini kolaylaştırıyor. Roland ve Cindy'nin günlük yürüyüşleri ortalama bir saat sürüyor. Cindy, yürüyüşler için harcadığı enerjinin karşılığında, üç günde bir beslenmekle yetiniyor. En sevdiği yemek ise haşlanmış yumurta.Kaplumbağanın fotoğrafını çeken New Yorkluların beraberlerindeki evcil hayvanlar da Cindy'e ilginç tepkiler veriyor.



New York’ta canavar balık alarmı (A.A., Mayıs 2013)


Yırtıcı yapısı ve bulunduğu ekosistemi istila etmesi nedeniyle "Fishzilla" adı verilen snakehead balığının avlandığı Central Park'taki Harlem Gölü çevresine uyarı levhaları yerleştirildi.Anavatanı Afrika ve Asya olan ve ABD'nin sularında türememesi için yoğun önlem alınan Snakehead balığı ülkenin en önemli sembollerinden Central Park'ta görüldü. Fishzilla'nın amatör balıkçılar tarafından yakalanması üzerine harekete geçen New York Çevre Koruma Departmanı, vatandaşları söz konusu balık konusunda uyardı. Snakeheadlerin ekosistemi tehdit ettiği belirtilen uyarılarda, yakalanan balıkların göle bırakılmaması gerektiğinin altı çizildi.Snakeheadlerin New York'taki göl ve akarsulara yayılmasından endişelenen yetkililer, balığın Central Park'a nasıl geldiğini tespit etmeye çalışıyor.



Türk faytoncunun atı “Oreo” New York’ta dehşet saçtı (Hürriyet Gazetesi, Ağustos 2012)


New York’ta Türk sürücüsü Mehmet Dündar'ın kullandığı faytonu çeken “Oreo” isimli at, Central Park’a girmek üzere kavşağı geçerken korna seslerinden korkarak bir anda çılgına döndü. Sürücü Dündar ve yolcuları Avustralyalı turist çifti, caddeye savuran Oreo, Manhattan’ıın en kalabalık yerlerinden olan “Columbus Circle” denilen kavşakta polisin sırtına ateşlediği uyuşturuculu darta rağmen, caddedeki araçlara da çarparak bir anda büyük bir panik yarattı.


Yaklaşık 20 kadar polisin müdahale ederek etkisiz hale getirdiği Oreo, kendisini bayıltan ilacın etkisinin geçmesi ile ayağa kaldırılarak barınağına geri götürüldü. Sinoplu Türk sürücü Mehmet Dündar, kazayı yara almadan atlatırken, devrilen faytondan düşerek önemli yaralar alan yolcuları hastaneye kaldırıldı.


Geçtiğimiz yaz da yine faytonları çeken atlardan iki tanesinin yolda yığılıp can vermesi hayvan hakları savunucularını harekete geçirmiş ve New York caddelerinde faytonculuğun yasaklanması için kampanya başlatılmıştı.


BELEDİYE BAŞKANI'NDAN DESTEK


New York belediyesi tarafından sayıları sadece 68 ile sınırlı tutulan fayton çeken atları kullanan 30 kadar da Türk faytoncu bulunuyor. Günlük kazancı ortalama 750 dolar olan faytoncular son yıllarda atların sebep olduğu kazalar nedeniyle zor durumda kalmıştı. New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg ise eleştirilere karşın faytonların New York’un simgeleri arasında yer aldığını ve sıkı denetlendiklerini belirterek faytonculara desteğini sürdürmüştü. 



New York'ta Türkiye'nin sesleri (Hürriyet Gazetesi, Haziran 2011)


ABD’nin New York kentinin ünlü parkı Central Park’ta düzenlenen ’Istanbulive: Türkiye’nin Sesleri ve Renkleri Konseri’ni binlerce kişi izledi.


Türkiye ve Türk Müziği"nin tanıtımı için en geniş kapsamlı etkinliklerden biri olan ve Central Park’ta bu yıl üçüncüsü düzenlenen ‘Istanbulive 2011’ konseri, New York’u etkisi altına alan sağanak yağmura karşın coşkulu geçti. 

Konserde, bu yıl 40’ıncı sanat yılını kutlayan sanatçı Zülfü Livaneli, rock grubu ’Manga’ ve New York’un yetenekli müzisyenleri ’New York Gypsy All-Stars’ sahneye çıktı. Serdar İlhan ve Mehmet Dede’nin yapımcılığında, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ana sponsorluğunda, bu yıl gündüz yerine ilk kez gece düzenlenen konser, Livaneli’nin 65’inci doğum gününe denk geldi. Livaneli için sahnede sürpriz doğum günü pastası kesilirken, Livaneli, pastanın mumlarını söndürdükten sonra izleyicilere ‘Siz benim en güzel doğum günü hediyemsiniz’ dedi. Zülfü Livaneli, ”Yiğidim Aslanım’, ’Leylim Ley’, ’Güneş Topla Benim İçin’, ’Özgürlük’, ’Karlı Kayın Ormanı’ gibi sevilen şarkılarını söyledi. Livaneli’nin şarkılarını, konseri dinlemeye gelenler hep bir ağızdan söylerken, Livaneli’ye bazı şarkılarında Demet Sağıroğlu da eşlik etti. Livaneli’nin ’Leylim Ley’ şarkısını İngilizce söyleyen Selloane Lekhoaba da izleyicilerden büyük alkış aldı. Manga grubu da parçalarıyla dinleyenleri coşturdu.