Son zamanlarda, özellikle Mart'tan beri kurlarda yaşanan yükseliş, inşaat maliyetlerinin de hızlı bir şekilde artmasına neden oldu. İnşaat sektörünün malzeme kalemlerinde el yakan zamlar yapıldı. Peki sektör bu konuda ne diyor?
Yeni Şafak Gazetesi köşe yazarı Ahmet Ulusoy bugünkü köşesinde inşaat sektöründeki zamları kaleme aldı.
İşte Ahmet Ulusoy'un 'İnşaat malzemeleri el yakıyor' başlıklı yazısı...
Son zamanlarda, özellikle Mart'tan beri kurlarda yaşanan yükseliş, inşaat maliyetlerinin de hızlı bir şekilde artmasına neden oldu.
Nisan ayının bitimi itibariyle inşaat maliyet endeksindeki artış yüzde 35’lere ulaştı ve bu son 3 senenin en yüksek artışı oldu. Tabii ki bu genel ortalama olarak hesaplanıyor.
Temel ürünler kapsamında değerlendirildiğinde; örneğin demir fiyatları Mayıs ayı itibariyle 2020'ye göre yüzde 120’ye yakın yükseliş kaydedildi. Yine hazır betonda yüzde 86, cam, kereste, pvc doğramada yüzde 207, sac levhada yüzde 258 olmak üzere; seramik, elektrik malzemeleri gibi kalemlerin birçoğunda yıllık fiyat yükselişlerinden enflasyonun ve endeks artışından fazla zam yaşandı.
**
2020'den beri dolar kurunun yüzde 23, Euro’nun yüzde 30 ve enflasyonun yüzde 17 yükselmesine karşılık inşaat malzeme fiyatlarının yüzde 35 ve temel malzeme fiyatlarının yüzde 100’leri aşma sebepleri ne? İşte o nedenler...
Birinci sebep Çin’in hammadde stoklaması (çok büyük alımlara gidiliyor) ve demir-çelik ihracatı kapsamında sunduğu yüzde 13 oranındaki KDV teşvikini bitirmesi. Çin'den ithalat gerçekleştiren firmaların bir bölümünü Türkiye yöneltmiş ve otomatikman de demir-çelik ihracatı ve bununla bağlantılı şekilde fiyatları yükseltti.
Türkiye’de (aslında bütün dünyada emtia fiyatlarında görülmemiş yükseliş yaşanıyor) başta demir olacak şekilde inşaat malzemelerinin fiyatlarını artıran en önemli sebep ihracatın hızlı yükselişi.
Daha da önemlisi müteahhitler içerde inşaat malzemesi bulurken sorun yaşıyor (mobilyacılar MDF plaka ihtiyacının ancak yüzde 30’unu giderebiliyor) ve bazı temel malzemelerde karaborsanın oluştuğunu belirtiyor.
**
Kurlarda yaşanan artış inşaat malzemelerinin önemli bir kısmının ithalata bağımlı olması sebebiyle yine maliyet yükselişini de beraberinde getiriyor. Hem kur yükselişi hem de dünya piyasalarındaki emtia ürünlerin fiyatlarındaki artış ithal maliyetine ciddi olarak yansıyor.
Yüksek kredi maliyetleri, hem malzeme üreticilerinin kredi maliyetlerinin yükselmesine hem de inşaatçıların malzemeyi krediyle almasıyla faiz yükünün iki kez binmesine ve bu sebeple de aşırı maliyet artışına sebep oluyor.
**
Sektör yetkilileri 2020'de kamu bankaları tarafından konut kredi faiz oranlarının 0,64’lere kadar düşürülmesinin sektöre nefes aldırdığına vurgu yapıyor.
Senelik yaklaşık 800 binle 1 milyon civarında ev ihtiyacı bulunuyor. İnsanlar sosyoekonomik sebeplerle evleniyor-boşanıyor, büyüyor, gelir sahibi-iş sahibi oluyor, göç ediyor ve bir şekilde ayrı ev için harekete geçiyor.
Bir başka konu da Türkiye’de deprem riski bulunan 7 milyon civarındaki konutun kentsel dönüşüme tabi tutulmasıdır. Deprem riskine sahip olan konutların inşaat maliyetleri sebebiyle kentsel dönüşüme tabi tutulamaması olası bir sarsıntıda meydana gelecek olan insan kaybının telafi de edilemeyeceği de düşünülmeli.
Yüksek üretim maliyetleriyle ve bu maliyetleri giderecek talebin gelemeyeceği düşüncesiyle müteahhitler yeni projeler için adım atmıyor (yeni inşaat ruhsatları yüzde 70 azalmış).
Zamanla meydana gelecek arz açığı konut fiyatlarında ve kiralarda aşırı yükselmeye neden olacak. Bu artış sektörün toplumsal refah katkısında aşırı şekilde sınırlandırmaya gitmesine neden olur.
**
Devletin düzenleyici rolünün bu durumda harekete geçmesi, sektör temsilcilerinin makul taleplerinin gündeme gelmesi gerekiyor.
Maliyetleri yükselten, malzeme kıtlığı yaşanan malzemelerin ihracatına ek vergi veya bir kota koyulması gerekli. Yani önce iç piyasanın hammadde ve yarı mamul ihtiyacı giderilmeli. Ayrıca bitirilmiş ürün ihracatının teşviki yapılmalı.
Yine kredi faiz oranlarında bir gevşemenin yapılması, orta gelirli vatadaşların konut talebini yükseltmesi ve sektörün canlanmasına neden olur.
Yeni ev ve iş yerlerinde tapu harcının kaldırılması ve KDV oranlarının azaltılması (bütün evler için düşük ve standart bir KDV oranı olması) kısa süreli tedbirler şeklinde düşünülebilir.
Tabii ki piyasalara güven verilerek kur ve fiyat istikrarı sunulması; ithalatçının, üreticinin, sanayicinin fiyat-maliyet planlaması-tahmini ve yatırımları için hayati öneme sahip olduğu da göz önüne alınmalı.