Tebernüş Kireççi'ye SORU SOR

İşte kentsel dönüşüm süreci!

Gür Law Hukuk Bürosu ortaklarından Sena Apak, Türkiye’de uygulanan kentsel dönüşüm sürecini anlattı..


Ülkemizde kırdan kente doğru yaşanan göçler, hızlı bir kentleşmeye yol açarak gecekondu alanlarının oluşmasına neden oldu. Bu sorunun en yoğun olarak yaşandığı il olan İstanbul’da ise, zamanla olması gerekenden daha büyük, aşırı ve sağlıksız bir yığılma gerçekleşti.



Kentsel dönüşüm, plansız gelişen kentleri kontrol altına alıyor

Ülkemizdeki birçok şehirde uygulanmakta olan kentsel dönüşüm politikaları, çarpık yapılaşmaların, fiziksel ve sosyal bozulmaların giderilmesi için tatbik edilen projelerin başında geliyor. Kentsel dönüşüm ile kentlerde sorunlu olarak tespit edilen bölgelerde düzenlemeler yapılarak plansız gelişen kentler kontrol altına alınırken, aynı zamanda çarpık yapılaşmanın da önüne geçiliyor.

 

Kentsel dönüşümler kanun çerçevesinde yürütülüyor

Kentsel dönüşüm ile ilgili temel düzenleme Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 16.05.2012 tarihinde çıkartmış olduğu 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu’dur. Bu kanun, afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemeyi amaçlar.

 

Vatandaşı teşvik edecek projeler önem taşıyor

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın örnek teşkil etmesi amacı ile belirlediği riskli alanlarda projeler yaptığına da değinen Gür Law Hukuk Bürosu ortaklarından Sena Apak; “Sınırlı ve az sayıda olan bu alanlar vatandaşı teşvik etmek için değerlendiriliyor. Vatandaşlar kentsel dönüşümden yararlanabilmek için Bakanlıkça yetkilendirilmiş kuruluşlara başvurarak binaları için risk raporu alabilir. Başka bir ifade ile riskli yapıların tespiti işlemi, öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından, Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılabilir. Bakanlık ise, verdikleri süre içerisinde maliklerden veya kanuni temsilcilerinden riskli yapıların tespitini ister. Tespitler, söz konusu süre içinde yaptırılmadığı takdirde, Bakanlıkça veya idarece gerçekleştirilir.”dedi.

 

Eski yapılar için risk değerlendirme raporları hazırlanıyor

Riskli yapı tespiti için lisanslandırılmış kuruluşlar, yapıların ekonomik ömrünü doldurmuş, yıkılma ya da ağır hasar görme gibi afet riskleri taşıyıp taşımadığı hakkında bir değerlendirme yapar. Bu değerlendirme sonucunda da bir rapor düzenlenir. Raporun bir örneği, tespiti yapan idare veya kuruluş tarafından yapının bağlı bulunduğu Bakanlık birimine gönderilir. Raporlarda herhangi bir eksiklik bulunmadığının tespitinin ardından riskli yapılar, Bakanlık veya ilgili müdürlükçe tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilmek üzere, tespit tarihinden itibaren en geç on iş günü içinde ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir. Tapu kütüğüne işlenen belirtmeler hakkında, ilgili tapu müdürlüğünce ayni ve şahsi hak sahiplerine bilgi verilir. Bakanlıkça veya idarece yaptırılan riskli yapı tespitlerine karşı maliklerce veya kanuni temsilcilerince, kendilerine yapılan tebliğden itibaren 15 gün içinde, yapının bağlı bulunduğu Bakanlığın il müdürlüğüne itiraz edilebilir.

 

Riskli yapıların yıktırılmasında malikler ile anlaşmak esastır

İlerleyen süreçlerde riskli yapı tespiti, itiraz edilmemesi veya itirazın reddedilmesi sonucu idari açıdan kesinleşir ve riskli yapı yıktırılır. Fakat riskli yapıların yıktırılmasında esas olan konu, bulunduğu alanlar ile riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda, öncelikli olarak malikler ile anlaşma yoluna gidilmesidir. Anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine, malik olmasalar dahi kiracı ya da sınırlı ayni hak sahibi olarak bu yapılarda ikamet edenlere veya bu yapılarda işyeri bulunanlara geçici konut, işyeri tahsisi ya da kira yardımı yapılabilir.

 

Malikler tarafından yıkılmayan yapılar idari makamlarca yıktırılır

Yıkıma başlanmadan önce, riskli yapıların maliklerine altmış günden az olmamak üzere süre verilir. Bu süre içinde yapı, malik tarafından yıktırılmadığı takdirde idari makamlarca yıktırılacağı belirtilir ve tekrar süre verilerek tebligatta bulunulur. Yapı maliklerinin yıkımı gerçekleştirebilmeleri için ilgili belediyeden yıkım ruhsatı alınması gerekir. Yapı malikleri verilen bu süre içinde de yıkım yoluna gitmediği takdirde, yapıların insandan, eşyadan tahliyesi ve yıktırma işlemleri başlatılır. Bu işlemler, yıktırma masrafı ile gereken diğer yardım ve krediler öncelikle dönüşüm projeleri özel hesabından karşılanmak üzere, mahallî idarelerin de iştiraki ile mülki amirler tarafından yapılır veya yaptırılır. Malikleri tarafından yıktırılmayan, mülki amirler tarafından da tahliye ve yıkım işlemleri gerçekleştirilmeyen riskli yapılara ilişkin bilginin Bakanlığın ilgili müdürlüğüne bildirilmesini müteakiben, bu yapılar Bakanlıkça yıktırılır.