İstanbul’un Avrupa yakasında Alibeyköy Deresi ile birlikte Haliç’i oluşturan deredir. Kağıthane Deresi, 12,5 km uzunluğundadır. 2012 yılında Kağıthane Deresi’ne deniz suyu verilerek Haliç Körfezi’ni temizleme çalışması başlatılmıştır.
Kağıthane Deresi
Kağıthane Deresi’nin özellikleri nelerdir?
Terkos Gölü'nün doğusunda bir kaynaktan doğar. Belgrat Ormanı’nın bir bölümünün suyunu toplayan Kağıthane Deresi, Kemerburgaz'dan geçerek, Haliç'e dökülür. Uzunluğu 12,5 km’dir. Havzası büyük olmasına karşın yaz aylarında suyu azalır.
Kağıthane Deresi’nin adı nereden gelir?
Bizans döneminde Barbisos adıyla bilinen derenin, Osmanlı döneminde çevresinde bulunan kâğıt fabrikası nedeniye Kâğıthane Deresi olarak anılmaya başlandığı rivayet edilir.
Kağıthane Deresi, Beyoğlu platosunun su bölüm çizgisinin batısındaki suları toplar. İlçenin kabaca batı sınırını oluşturan, E5'i 02 TEM'e bağlayan bağlantı yolu da başka bir sırtın üzerinde uzanır. Bu sırt aynı zamanda ilçe topraklarındaki ikinci su bölüm çizgisini oluşturur. Sırtın doğusundaki sular Kağıthane Deresi’ne, batısındaki sular ise Alibeyköy Deresi aracılığıyla Haliç'e akmaktadır.
Günümüzde, çevresinde yoğun yerleşim bulunan derenin kenarları geçmişte geniş çayırlarla kaplıydı. Bu çayırlarda saraylılara ait atlar otlatılırdı. Dere, İstanbul halkı için başlıca mesire yerlerinden biriydi. İçinde kayık gezintileri yapılırdı. Osmanlılı gezgin Evliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde İstanbul'u anlattığı bölümde tüm bu özellikleriyle Kâğıthane Deresi'nden söz etmektedir.
Osmanlı tarihinde Lâle Devri olarak anılan dönemde. Yirmisekiz Mehmet Çelebi, Avrupa gezileri sırasında gördüğü konakların benzerlerini burada inşa ettirmiştir. Bu tarihten sonra derenin kenarlarında yer alan çayırlar İstanbul'un ileri gelenlerinin yazlık konutlarının olduğu bir yer durumuna geldi. Ancak Kâğıthane Deresi kıyısındaki tüm kasır ve köşkler 1730 Patrona Halil Ayaklanması sırasında tahrip edildi. Daha sonra eski görkemini yeniden yakalayamayan Kâğıthane ve çevresi, 1950'li yıllardan sonra İstanbul'a yapılan yoğun iç göçle karşı karşıya kaldı. Dere yatağında yoğunlaşan gecekondu türü yerleşmeler plansızca büyüyerek günümüzdeki semtlere evrildi.
Altyapı yetersizliği ve çarpık kentleşme ve yanlış planlamalar dere için büyük sorunlar yarattı. Çevresindeki sanayi kuruluşları nedeniyle yoğun biçimde kirlenen dere, Haliç'i ve dolayısıyla İstanbul Boğazı'nı ve Marmara Denizi'ni de kirletiyor; çevresine kötü kokular yayıyordu. Dere yer yer üstü kapatılarak yeraltına alındığı için, yağışlı mevsimlerde yatağına sığmayarak taşıyor, çevresindeki yerleşim yerlerinde büyük zararlara yol açıyordu. 90'lı yıllarda başlatılan kapsamlı çalışmalarla kısmen temizlenen ve ıslah edilen dere çevreye yaydığı kötü kokulardan arındırıldı.
Kağıthane Deresi’nin İstanbul’un su ihtiyacının giderilmesindeki tarihi yeri nedir?
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (İSKİ) kayıtlarına göre; İstanbul’un ilk önemli su tesisleri Roma İmparatorları zamanında yapılmıştır. İmparator Hadriyen (117-138) tarafından sur dışındaki bir kaynaktan Haliç'in kenar mahallelerine kadar su yolu yaptırıldığı, Valens'in de (364-378) Halkalı civarından Beyazıt'a kadar su getirttiği ve bu su yolu için Mazul Kemer ile bugün Bozdoğan diye bildiğimiz Valens Kemeri'ni inşa ettirdiği kayıtlarda mevcuttur. Yine Valens zamanında Belgrat Ormanları'nda bir bent yaptırılmış, Kağıthane Deresi'nin suları ızgara ve havuzlarda toplanarak bu sular şehre getirilmiştir.
Böylece 1555 senesinde Kırkçeşme Su Tesisleri’nin inşasına başlandı. O zamanlar; Alibey ve Kağıthane Dereleri’nin mecralarından toplanan sular, havuzlarda biriktirilerek Eğrikapı'ya getiriliyor, oradan da şehre taşınıyordu.
Yapılan ilk tesis, 1883'de Terkos Gölü kenarındaki terfi merkezidir. 1888'de göl çevresini yükseltecek bağlama yapılmıştır. 1926 yılında ise Kağıthane sırtlarında ilk su tasfiye tesisi inşa edilmiş ve su arıtılarak, klorlandıktan sonra şehre iletilmiştir. Sonraki yıllarda da Kağıthane Arıtma Tesisi'nin kapasitesi arttırılmıştır.
Kağıthane Deresi hangi haberlere konu oldu?
Boğaz’dan Haliç’e oksijen (Milliyet Gazetesi, 11 Temmuz 2012)
İSKİ’nin 3 yıl önce başlattığı projeyle Cendere’den gelen deniz suyu Kağıthane Deresi’nden geçerek Haliç’e ulaşacak. Böylece sirkülasyon sağlanarak Haliç yeniden eski canlı günlerine geri dönecek.
İstanbul Boğazı’ndan pompalanan 260 bin metreküp deniz suyu Haliç’e yeniden hayat verecek. Ayazağa Sarıyer Çayırbaşı arasına inşa edilen 4 km’lik tünel tamamlandı. Cendere’den gelen deniz suyu Kağıthane Deresi’nden geçerek Haliç’e ulaşacak. İSKİ’nin 3 yıl önce başlattığı proje de sona gelindi ve Haliç’e deniz suyu akıtıldı.
Eski günlerine dönecek
Sarıyer Çayırbaşı’nda inşa edilen tünel aracılığıyla Boğaz’dan pompalanan 260 bin metreküp deniz suyu önce Ayazağa Deresi’ne, bağlantılı olarak Kağıthane Deresi’ne akıtılacak.
Bu proje sayesinde Haliç’te sirkülasyon sağlanarak yeniden eski canlı günlerine geri dönecek. Deniz suyu Haliç’te rif yapısı ve biyolojik çeşitliliğin artmasına katkı sağlayacağı gibi çeşitli etkinliklerin de başlamasına önayak olacak.
Deneme amaçlı salınan deniz suyu Kağıthane Deresi’ni ve Haliç’in kuşbakışı görüntüsünü de değiştirdi.
Başbakan Erdoğan’ın da programı dahilinde olduğu bildirilen resmi açılışın önümüzdeki günlerde yapılması bekleniyor. Kağıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç, Kağıthane ve Haliç’te artık her hafta yeni bir etkinlik yapılacağını belirterek, “Zaten Sadabad Vadimiz SİT alanı olduğu için özel bir mekan haline geldi. Başbakanımızın da çok önemsediği bu proje sayesinde deniz suyuyla yeniden hayat bulacak. Sadabad Deresi olarak da bilinen Kağıthane Deresi’ne yarım asır sonra yeni aldığımız kayıkları indireceğiz” dedi.
Kağıthane Deresi'ndeki balıklar ölüyor (Radikal Gazetesi, Temmuz 2012)
İstanbul'un 'mini çılgın projesi' olan Kağıthane Deresi'ne boğaz suyu pompalanması sonucu bu hafta derede görülmeye başlanan balıklar toplu olarak katledildi.
Kağıthane Deresi'ne bu sabah saatlerinde derenin bazı kesimlerinde su yüzeyinde ölü balıklar görüldü.
Bölge sakinlerinden Günay Tekel, balık ölümlerinin çevredeki fabrikaların atık sularından kaynaklandığını ileri sürdü.
Tekel, temizlendikten sonra deniz suyu aktarılan dere yatağında balıkların görülmeye başlandığını anlatarak, şöyle devam etti:
“Balıkların akın akın çıktığını görüyorduk ve bundan büyük zevk alıyorduk. Ancak şu rezalete bakın. Kimyevi madde üreten fabrika var yukarıda. Sanırım oradan sanılan sudan etkilendi balıklar. Sabahleyin ağır bir koku ve su yüzeyinde yağımsı bir tabaka vardı. Ondan kaynaklanan bir durum.”
Derede balıkların öldüğünü gören vatandaşlar, duruma tepki göstererek, yetkililerden konuya acil çözüm bulmalarını istedi.
Mini çılgın proje başladı (Radikal Gazetesi, Temmuz 2012)
İstanbul Kanalistanbul'u beklerken, ilk kanal Kâğıthane'de açıldı bile! Kâğıthane Deresi'nde artık deniz akıyor. Sularda balıklar da görülüyor. Peki bu gerçekten 'harika' bir şey mi?
Altımızdan yeşil-kahve yosun rengini yansıtan ama çok berrak bir su akıyor. Yanıbaşımdaki Kağıthaneli hanım hafifçe zıplayarak “İşte, işte...” diye bir balık sürüsünü gösteriyor. “15 gündür var bu balıklar. Akıntının tersine doğru yüzüyorlar...” Kâğıthane Belediyesi’nin önündeki köprüde duruyoruz. Önümüzde 1721 yılında yapılan 110 metrelik meşhur Cetvel-i Sim (Gümüş Cetvel) kanalı... Arkamızda, hafifçe solda, eskinin Sadabad Sarayı şimdinin Kâğıthane Belediye Binası.... Daha gerilerde Kâğıthane Deresi’nin kenarına halıfleks gibi serilmiş yeşil çimler ve mangalcılar. Bu çimliklere inen sırtlarda 1960’larda köyken şimdi nüfusu 422 bine varan Kağıthane’yi saran yüksek konutlar ve en geride de Kâğıthane Deresi’nin döküldüğü Haliç var. Veya artık yeni haliyle söylemek gerekirse ‘Kâğıthane boru hattı’nın döküldüğü Haliç...
Kayık fantezisi
Türkiye geçen yılı Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacak Kanalistanbul’u (Çılgın Proje) konuşarak geçirdi. Ama Kanalistanbul konuşulurken, çılgın projenin bir benzeri, küçük bir modeli Kağıthane’de hayata geçirildi bile...
İSKİ ve Büyükşehir Belediyesi’nin 3.5 yıldır üzerinde çalıştığı belirtilen proje, temmuz başında nispeten sessiz sedasız hayata geçirildi. Büyükdere Çayırbaşı’ndan alınan deniz suyu, Kâğıthane Deresi üzerinden Haliç’e akıtılmaya başlandı.
Belediye önünde dalgın dalgın 2 dakika suya bakmam yetiyor. Arkamda önce bir ‘izahatçı’ sonra bir, iki, üç derken epey meraklı bir kalabalık birikiyor. Balıklar için “Kefal” diyorlar.
Temmuz-ağustos aylarında zaten kuruyan derenin yatağında şu anda 15-20 santimetrelik bir su görünüyor. Ama proje tam hayata geçirildiğinde Kağıthane’den Haliç’e kayıklarla gidilebileceği söyleniyor. “Böylece Haliç’e taze su girişi sağlanacak, koku bitecek, biyolojik çeşitlilik artacak” deniliyor. Haliç’ten dereye girip yukarılara tırmanan balıklar bunun ilk işareti olabilir.
Bu sırada Osmanlı’nın bir dönemine damga vuran, 1960’lara kadar verimli bağları, bostanları ve balıklarıyla hatırlanan Kâğıthane Deresi’ne ne olacak? Hidrobiyolog Levent Artüz’e “Dereye deniz suyu verildiğinde ne olur?” diye sorduk. Artüz, “Tuzlu su belli bir oranı aştığı zaman biyolojik bir değişiklik ve çok ciddi bir biçimde çürüme olacak. Ne tatlı ne tuzlu su balığı hiçbir şey yaşamayacak” diyor. Deniz haline getirilen Kâğıthane’de deniz suyunun öncesinde canlılık ne düzeydeydi, şu anda ne düzeyde? Artüz’ün elinde kesin bir veri yok. İSKİ’den ise yanıt bekliyoruz.
Rüyalara hapsolan Kâğıthane
‘İsmail Hakkı Güler, Manastır doğumlu. 1956’da Kağıthane’ye geldi. Esnaf.
Derede ilk ne zaman balık tuttunuz?
8-10 yaşlarında falandım. Atleti çıkarır, iki tarafından tutup akıntıya doğru yürürdük. Envai çeşit balık çıkardı. Süs havuzlarındaki gibi, kırmızı beyaz, parmak kadar balıklar. Yılanbalığı. Kumbalığı. Sazan, turna balığı çıkardı. Mandalar suya girerdi. Biz de arkasından. Mandalar suyu bulandırırdı. Yukarı çıkan balıkları kuyruğundan tutup kıyıya atardık. 12-13 yaşında oltaya geçtik. Ucuna solucan, çekirge takardık. Tutar, eve getirirdim. Yerdik, annem komşuya dağıtırdı. Kerevit çıkardı....
Bu balıklar hâlâ var mı?
Bu dere bizim eski deremiz değil ki. Dere eski yatağında değil bir kere. Eskiden yılan gibi kıvrılır gelirdi. Tüylerim diken diken oluyor hatırladığımda.
Balık gördünüz mü hiç yakında derede?
5-6 yıl önce kefaller vardı. Haliç’ten geliyorlardı. Daha sonra kayboldular. Şimdi yeniden gelmişler.
Elinizde sihirli değnek, gücünüz olsa, Kağıthane’yi nasıl değiştirirdiniz?
Yetmez ki. Zaman zaman rüyalarıma girer eski Kâğıthane, sokaklarında dolaşırım. Yolların kenarında bodur ağaçlar... Bütün binaları, bütün fabrikaları yıksam, yine de eskisi gibi bağ bahçe yapamam. O dereyi eski yatağına getirsem... Eski suyu getirsem. Biz eskiden susayınca eğilip içerdik o suyu.
Rüyaları ‘süsleyen’ Kâğıthane
Kâğıthane, emlak sitelerinde genelde şu ifadelerle tanıtılıyor:
“Plazaların gölgesinde gelişen Kağıthane’de eski fabrikalar lüks residence ve ofis projelerine dönüşüyor. Avrupa yakası merkezde iş merkezi olacak bölge kalmazken Kâğıthane Levent’e birkaç km uzaklıkta ve kentsel dönüşüm içinde tek bölge. Kâğıthane’nin pek yakında kaliteli konut, ofis, AVM projeleriyle ticaret, kültür ve fuar merkezine dönüşeceği öngörülüyor.”
Önerilen Bağlantılar : Anneler günü konut kampanyaları